Bana baktı Çeviri İspanyolca
3,067 parallel translation
Kamp gezisi için toplanmakla o kadar meşguldüm ki bana baktığını fark edemedim.
Yo estaba tan ocupada empacando para ese campamento que ni la miré. Yo- -
Bana baktırdığın şu adı biliyorsun?
¿ Ese nombre que me pediste que averiguara?
Bana baktı.
Y me miró.
Beni buldu ve bana baktı.
Me encontró y cuidó de mí.
Beni bağrına basıp, bana baktı fakat yukarıda iki kişi için yeterli oda olmadığını düşündü.
Ella me recibió, bendita sea, y me cuidó pero decidió que no había suficiente espacio para dos personas arriba en el apartamento.
Sonra Ferguson bana baktı.
Y Ferguson solo me miró.
Sonra bana baktı ve dedi ki...
Luego me miró y dijo :
Havaalanındaki adam az önce bana baktı.
El hombre del aeropuerto me miró ahora.
Etrafıma baktım ve herkesin filler yerine bana baktığını gördüm.
Y miré alrededor, y... me di cuenta de que todo el mundo me estaba mirando a mi en lugar de a los elefantes.
Demin bana baktı. Gördün mü?
Acaba... acaba de mirarme. ¿ Lo habéis visto?
Binbaşı birkez bana baktı ve aradığımız adam sensin dedi.
Con solo mirarme supieron que era el perfecto ejemplar físico.
Bana baktın, son haftalarımda yanımda oldun.
Cuidaste de mí. Y me diste compañía en mis semanas finales.
Huzursuzlanıp yerleşmeye çalışmaya başladı ve nihayet gözlerini açıp bana baktı.
Empezando a moverse para buscar un lugar cómodo, y finalmente... Abrió los ojos y me miró
İfadesizce bana baktı ve dedi ki...
Me miró sin comprender.
Peter, bana neler olduğunu ben de senin gibi anlayamıyorum ama bu seni tanıdığımı, senin de bana baktığında onu gördüğünü değiştirmez.
Peter, no entiendo lo que me está pasando más que tú. Pero eso no cambia lo que si sé, lo que sabes tú... Que cuéndo me miras...
Bana baktığı zaman, gözlerinde hayal kırıklığını görebiliyordum.
Era como si al mirarme, sólo viera su fracaso.
Bana baktı.
Ella me miró.
İddia ederim, bana baktığın gibi erkek arkadaşına artık bakmıyorsundur.
Apuesto a que ya no miras a tu novio de esa manera.
Orada bir süre durup, bana öyle bir baktı ki...
- Como si estuviera... triste. Se paró allí por un rato, mirándome como si...
Bana dik dik baktığını fark ettin mi?
¿ Lo has visto curioseando?
Onları yeniden görmek güzeldi ama bana her baktıklarında yüzlerinde senin şuan ki ifaden vardı.
Fue bueno verlos pero... pero tenían la mirada que tú estás teniendo ahora.
Ve bana çok sevimli baktın Nathan. Naneli, çikolatalı dondurmayı seçtiğini çünkü, en sevdiğimin o olduğunu söylemiştin. İşte o anda ilk defa fark ettim ki karar alırken, ne düşündüğünü önemsemiyordun.
Y me miraste tiernamente, Nathan, y dijiste que siempre elegías el de menta con pepitas de chocolate porque sabías que era mi sabor favorito. Y fue cuando me di cuenta por primera vez que nunca habías tomado ninguna de tus decisiones por ti.
herkesin bana acıyarak baktığını biliyordum, ama seni tanıdığımda, farklı hissettim.
Pero cuando te conocí, me sentí diferente.
Bana kahvaltıyla süpriz yaptığında Kovulmuştum, ama gizlice baktım ve onlar tamamen çikolata parçacıklı pancakelermiş.
Bueno, ha sido despedido mientras me sorprendía con el desayuno, pero me asomé y eran tortitas con chispas de chocolate.
Bana verdiğin büyüye daha dikkatlice baktım.
Observé mejor el hechizo que me diste.
Jim Jannard bana Epic'i gösterdiğinde, ona baktım ve " Bir dakika.
Cuando Jim Jannard me mostró la Epic, la miras y dices : " un minuto,
O kızın bana nasıl baktığını görmediniz.
¿ No vió la manera en que esa chica me miró a los ojos?
Neal, bugün Peter'ın bana nasıl baktığını gördüm.
Neal, vi cómo me miró Peter hoy.
Bunu yanlış anladı ve bana başka gözle baktı.
Lo abracé. Lo interpretó mal y se me insinuó.
sen Londora'da çok ülkücüydün sen bana senin büyük gözlerinle baktın ve o büyük sözlerle konuştun ki... sana aşık oldum.
En Londres eras una idealista. Me mirabas con esos ojazos y decías esas cosas tan maravillosas que me enamoré de ti.
Herkesin sana nasıl baktığını gördün mü? Bana mı çoraplara mı?
¿ Ve como todo el mundo está mirando?
Çünkü, geçen hafta soyunma odasında, senin şampuanını ödünç aldım ve sen de bana şu pis bakışla baktın. Gerçekten mi?
¿ En serio?
Glenlivet var mı diye sordum, ama bön bön baktılar bana.
He preguntado si tenían Glenivet, pero no han oído hablar de él.
Bana nasıl baktığına bir bak.
Mira cómo me mira.
Ciddiyim, annemin bana ayarladığı bu randevuya çıkmak gibi bir niyetim yokdu. Ama internette sana baktım ve... vay canına dedim.
En serio, no tenía intención de salir a una cita que mi madre planeó para mí, pero te busqué en internet y pensé...
Bana nasıl baktığına baksana, George.
Mira cómo me mira, George.
Aynaya baktığımda sanki başka biri bana bakıyormuş gibi geliyor. Ben kaybolmuş gibiyim.
Cuando me miro en el espejo, es como si otra... persona estuviera mirándome por detrás, y yo... yo solo... estoy perdida.
Bir defasında el falıma baktırmıştım ; kadın bana 36 yaşında öleceğimi söyledi.
Una vez me leyeron la mano y dijeron que moriría a los 36 años.
Sonra bana öylece baktı.
Y de pronto, simplemente me miró...
O güzel yüzüne baktığım her gün bana, çok sevgili, rahmetli anneni hatırlatıyorsun. Ki o da tıpkı senin gibi tüm diyarların en güzeliydi.
Todos los días miro tu rostro y recuerdo tu querida difunta madre quien, como tú fue verdaderamente la más hermosa de todo el reino.
Sonra ise bana öyle bir kara gözle baktı ki, o gözler sanki yoktu orada sonra da yürüyüp gitti.
Luego me miró con ojos tan negros que ni siquiera estaban allí y se alejó.
Ben atın gözlerine baktım ve bana kazanacağını söyledi.
Yo miro al caballo a los ojos, y me dice... que él es el ganador.
Onun bana, sana baktığı şekilde bakmasını istiyordum.
Yo quería que me mirara del mismo modo en que te miraba.
Bana öyle geliyor ki, bu olanlara baktığım bunca zaman boyunca komutan hep sağduyuluymuş.
A mí me parece, que en todas las veces que he visto estas cosas el comando es quien decide a su antojo.
Şuradaki domuz bana dik dik baktı!
¡ Ese cerdo de allí me dio una mirada maligna!
Şuradakinin kalbini istiyorum, bana çok komik baktı.
¡ Quiero el corazón de ese que me miró de manera graciosa!
Dhani ve abisi Naidu bana gerçekten de çok iyi baktılar.
Dhani y el hermano Naidu me atendieron muy bien.
Birileri bana, Maine istakozunun, tadına bir kez baktıktan sonra, asla geri dönmek istemeyeceğini söylüyor.
Algo me dice que una vez pruebes uno de esos deliciosos rollitos de langosta de Maine, nunca querrás volver.
Otuz beş senedir bana o kadar iyi baktı ki.
No lo sé, ha estado haciendo un gran trabajo sobre eso durante los últimos 35 años.
Çok kısa zamanda yükseleceksin buna dönüp baktığında gülüp geçeceksin Bana karşı çok iyisin
Y subirás de nuevo tan rápido, que echarás la vista atrás y te reirás de esto. Eres muy buena conmigo.
Bana nasıl baktığını gördüm.
He visto la manera en la que me miras.
baktım 85
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113