Başka birşey değil Çeviri İspanyolca
222 parallel translation
Toz parçacıklarının solunumuna bağlı olarak akciğerdeki yavaş bir fibrosisden başka birşey değil.
Es un lento proceso de fibrosis pulmonar... debido a la inhalación de polvo.
- Yani saçma, anlamsız bir ödülden başka birşey değil ki.
- Es un estúpido premio sin importancia, es todo.
Seçmelerden başka birşey değil.
Nada más que audiciones.
Mutluluk üzerine devam et ama yarışlara gitmeden önceki tahmin hissinden başka birşey değil, hangi ata oynayacağına karar vermek ve kazandıklarını nasıl harcayacağına.
- ¡ Cállate, soltera! La felicidad es sólo una esperanza. La esperanza de un sueño.
Biz yalnızca Tanrıyı arıyoruz, başka birşey değil.
Queremos a Dios y a nada más.
Annem Yakuzadan başka birşey değil.
Mi madre es una yakuza.
Hurdadan başka birşey değil.
Solo basura.
- Miğde bulandırıcı yağ tadı, başka birşey değil... şüphesiz bu o!
Ese sabor aceitoso y nauseabundo, como ningún otro... No hay duda. Es esto.
Otlakçı bir roninden başka birşey değil bu.
Él no es más que un ronin gorrón.
Koca horoz, aslında ufacık minicik bir tavuktan başka birşey değil.
Ese gallo de pelea se ha convertido en una gallina. ¿ Que no hay líneas enemigas?
Başka birşey değil.
Nada más.
Sen de bunu bir uyarı olarak değerlendir. Başka birşey değil.
¡ Fue una advertencia y nada más!
Outlaws kadrosunun tümünü toplamak kalabalıktan başka birşey değil.
Tener a los Outlaws fuera de aquí a cualquier precio, es la forma de llevar esto.
Berbat bir fikir.Sıkıntı vermekten başka birşey değil.
Es una pésima idea. Únicamente nos traerá problemas.
Altın varakla kaplanmış ahşap heykellerden başka birşey değil bunlar.
No son más que estatuas de madera recubiertas con láminas de oro.
- Mezar devriyesi, başka birşey değil.
En el turno de noche.
- Ufak bir kayadan başka birşey değil.
- Sólo es una roca.
Odamın kapısını tıklatan Başka birşey değil, "Hepsi bu!"
Tocando a la puerta de mi cuarto... Solo eso y nada más.
# Bu eczane bağımlılığından başka birşey değil
That ain't nothin'but drugstore lovin'
Onlar parazit çetesinden başka birşey değil.
Son una grupo de parásitos.
O kız beladan başka birşey değil.
Esa chica solo causa problemas.
-... ölümden başka birşey değil. - Yemek zorunda değilsin.
- Si no quieres, no comas.
Sanık kendi fikrini söylüyor. Başka birşey değil.
El testigo sólo está expresando opiniones.
Göl diyorlar, ama çamurlu sudan başka birşey değil.
Lo llaman lago y en realidad es un barrizal.
Başka birşey değil.
Nada más que eso.
Sıradan hırsızdan başka birşey değil.
Nada más que un ladrón.
- Herkez biliyor ki kardeşin bir başbelasından başka birşey değil.
Todos saben que tu hermano es un fracasado de porquería.
Diyorsun ki, Carol, tek sebep böcek ilaçları... başka birşey değil.
Lo que tú dices, Carol, es que esto se basó... solamente en el pesticida y nada más.
Bu zararsız bir noel hediyesinden başka birşey değil.
Esto es sólo un paquete de Navidad.
6 yıl ya da başka birşey değil, ama oralardaydım.
No como seis años, pero eh estado allí.
Dedikodudan başka birşey değil.
Son solo rumores.
Annem buruşmaya devam ederse..,... 10 sene sonra ki hali bu, başka birşey değil.
Si mi madre se sigue encogiendo así será exactamente como se verá en 10 años.
O sadece fethedilecek başka bir köydü... her zamankinden başka birşey değil.
Sólo era otra villa para conquistar nada fuera de lo normal.
Mükemmelliğe ulaşmak için sonu gelmeyen kovalamacadan başka birşey değil bu.
Se trata de la inagotable búsqueda de la perfección.
Başka birşey önemli değil.
Nada más importa.
Başka birşey için değil!
Nada más.
Silahımı para için kullanırım, başka birşey için değil.
Mi revólver me dispensa dinero y no me gusta trabajar para nada.
Bebek yada başka birşey umrumda değil, gerçekten!
No me importa ni el niño ni nada. No seré segundo plato, prométeme que no la verás más.
Başka birşey daha var, artık evlenmemiz hiç de tuhaf değil.
Sabía que lo harías. ¿ Sabes otra cosa? Los niños tenían razón.
Pislikten baska birsey degil!
¡ Qué es eso sino basura!
- Başka birşey, fakat insan değil.
- Era algo, paro no era humano.
Şunu bilmeni isterim ki korktuğumdan veya başka birşey yüzünden değil.
Quiero que sepa que no es porque tenga miedo ni nada de eso.
Sanırım hayatın kendisi bir bütün olarak, büyük bir kazadan başka birşey değil.- -
Supongo que la vida no es más que un accidente.
Sadece konuşmak için, başka birşey için değil.
Sólo para hablar, nada más.
Çarkıfelek değil başka birşey...
No "La rueda de la fortuna", si no "La cadena alimenticia"
Dave, o bir sirk çadırı değil, başka birşey.
No era una carpa de circo. Era otra cosa.
On dakika daha. Başka birşey değil.
10 minutos más es lo último.
şu cömert gükkubbeye bakın altın parıltılarla bezenmiş bu yüce tavan nedense benim için pis, hastalıklı bulutlarlardan başka birşey değil.
para mí no es más que una pestilente condensación de vapores.
Cevap ise... ne yazık ki fazla birşey değil, sorularınızı düzenli ve sakin bir şekilde cevaplamaktan başka.
La respuesta es, no mucho pero puedo contestar sus preguntas tranquila y razonablemente.
O kendini, şehrin en zengini diyor, ama gerçekte o, sıradan bir eskiciden başka birşey değil.
En verdad, él es sólo un pequeño distribuidor de papel
O halde insanoğlu bulut ya da havadan başka birşey değil.
En ese caso, el hombre tampoco es más que aire.
başka birşey 59
başka birşey var mı 25
birşey değil 209
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
başka birşey var mı 25
birşey değil 209
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154