Başın dertte Çeviri İspanyolca
1,539 parallel translation
Başın dertte.Şimdi, gözlerini aç.
- ¡ Funciona! ¡ Funciona! - Muy bien.
Buna bir çare bulmalısın, Yoksa başın dertte demektir.
- Hacé algo, o estamos en problemas.
Seni ne zaman görsem, başın dertte oluyor.
Cada vez que te veo, estás metida en un lío.
Başın dertte ama seni bu durumdan kurtarabilirim, eğer bana geri dönersen.
Estás en un momento difícil, te ayudaré si vuelves conmigo.
Başın dertte mi?
- ¿ Estás en problemas?
Ama sonrası için başın dertte.
Pero más tarde estarás en problemas.
Senin başın dertte olsa ben yardım ederdim.
Si estuvieras en problemas, yo te ayudaría.
- Başın dertte mi?
- ¿ Estás metido en un lío?
"Hey, seni çetenin içinde yakaladım. Başın dertte."
" Si te pesco con una pandilla, estás en problemas.
White sana başının dertte olduğunu söylemedi mi?
- ¿ White tenía problemas? - Yo le creí.
Başın büyük dertte.
Estás hasta el cuello en la mierda.
Başının dertte olduğu aşikâr.
Este hombre no tiene arreglo.
Başının dertte olduğunu nereden biliyormuş peki?
¿ Cómo ha sabido que estabas en peligro?
Buffy'nin başının dertte olduğunu nereden bildin?
Lo de Buffy. ¿ Cómo supiste que estaba en dificultades?
Başının dertte olduğunu.
A ti. En dificultades.
Ama eğer yalan söylüyorsanız, başınız büyük dertte.
Pero si miente está en grandes problemas.
Başının biraz dertte olduğunu söylediler.
Dijo que habias tenido algunos problemas.
Başınız dertte olduğunu nerden biliyorsun? Bilmiyorum.
¿ Cómo lo sabes?
Kız kardeşiniz Rachel ın başının dertte olduğundan endişeleniyoruz. Şerif Bannerman dan kontrol etmesi iiçin yardım istedim.
Estaba preocupado porque le haya sucedido algo a su hermana... y el sheriff Bannerman me acompañó a venir a verla
Diana'nın başı dertte. Acele Mızrak'a binin!
rápido!
Bir çalışanımızın başı dertte... Jeffrey White'a zincirli olan ajanı kaybettiniz demek?
¿ Perdieron al agente esposado a Jeffrey White?
Başımın dertte olmadığını söylemiştiniz.
Pensé que dijo que no estaba en problemas.
Neden başının dertte olabileceğini düşündün?
¿ Qué la hace pensar que está en problemas?
- Quinn, dalgıcın başı dertte.
- Quinn, hay un buceador en problemas.
Bir arkadaşın başı dertte.
Un amigo mío tiene problemas.
Arkadaşımın başı dertte.
Un amigo mío tiene problemas.
Başın büyük dertte.
Estás en problemas.
Oh bok! Sizin başınız dertte. Biz kaçalım!
Oh mierda, ustedes están en problemas. ¡ No vamos de aquí!
Başım hala dertte ve Fiona'nın da öyle.
Todavía estoy en apuros y Fiona también.
İttifakın başı dertte.
La alianza tiene problemas.
Binbaşının başı derde girmiş olabilir, eğer onun başı dertteyse, bizim de başımız dertte demektir.
Creo que el Mayor podría tener problemas y si él tiene problemas, nosotros tenemos problemas.
Kızının başı dertte anlıyorum ama Patricia yardımcı olabilir.
Entiendo que tu hija está en problemas pero Patricia puede ayudarte.
Onlardan çaldıklarını düşündüğü için Colleen'in başı uyuşturucu satıcılarıyla dertte.
Colleen tiene a traficantes pensando que les robó por tu culpa.
Bu zavallı kadının başı dertte olabilir.
La pobre debe de tener problemas.
O pipoyu ağzına yapıştırınca, başının dertte olduğunu biliyorum.
Cuando fuma pipa es porque está en apuros.
Pekala çocuklar, renk fakiri arkadaşımızın başı dertte.
Bueno, nuestro amigo monocromático está en peligro.
Başınız büyük dertte. Büyük dertte.
Están metido en un gran problema.
Başınız dertte Bay Green.
Está en problemas, Sr. Green.
Küçük kan kardeşinin başının dertte olduğunu öğrenirsen ona yardım et. - Mutlaka yardımına koş.
Si alguna vez encuentras a tu hermanito de sangre en problema, ayúdalo.
Bu da, başın emsalsiz bir dertte demektir.
Jamás se han enfrentado a ese problema.
Bu bana başının dertte olduğunu düşündürdü.
Es por eso que supuse que debías estar en problemas.
Başın şimdi dertte.
Estás en problemas.
Az önce 911'i aradım ve başın büyük dertte.
Acabo de llamar al 911, - y está en serios problemas.
Başın fena halde dertte!
¡ Estás en serios problemas!
Başınız dertte bayan Bruni.
La noto perturbada, signorina Bruni.
- Jessica'nın başı dertte.
Jessica está en peligro. - Abrid el pestillo.
- Başım dertte, Sarah. Yardımın gerekli.
- Estoy en un lío, necesito ayuda.
Başın büyük dertte demek.
Quieres decir que estás jodido.
Almanların başı dertte gibi görünüyor.
Los alemanes están fritos.
Onunla ilgili hiçbir şey bilmiyor ama kadının başı dertte görünüyor.
Igual, no sabe nada de ella. Parece que ella tiene problemas.
Oğlunun başı dertte diyorsam bana inanmalısın.
Créame cuando le digo que su hijo está en graves problemas.
başın dertte mi 20
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60