English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bir şeyin yok

Bir şeyin yok Çeviri İspanyolca

2,469 parallel translation
Kaybedecek bir şeyin yok tabii.
Tú no tienes nada que perder.
İyi misin sen? Bir şeyin yok ya?
¿ Estás bien?
Bir şeyin yok.
Está bien.
- Bir şeyin yok.
Estás bien.
- Bir şeyin yok ya?
¿ Estás bien?
Yol gösterecek bir şeyin yok, değil mi?
No tienes ninguna pista, ¿ o sí?
Tanrım! Bir şeyin yok ya?
Oh, Dios mío, ¿ estás bien?
Bir şeyin yok ya?
¿ Estás bien?
Nasılsın? Bir şeyin yok ya?
¿ Estás bien?
Evet, demek ki bir şeyin yok.
Sí, me parece bien.
Bir şeyin yok. Hepsi çok güzel.
Estás perfectamente.
- Rebecca, içine koyacak bir şeyin yok ki.
Pero, Rebecca, no tienes nada para colocar dentro.
Söyleyecek bir şeyin yok mu?
¿ Nada que decir?
Şükür bir şeyin yok.
Estás bien.
Müvekkilimi suçlayacak bir şeyin yok.
No tienes nada contra mi cliente.
Söylecek bir şeyin yok mu?
¿ No tienes nada para decir?
Bir şeyin yok.
No te pasa nada malo.
Bir şeyin yok.
Está bien. Está bien.
- Yapacak bir şeyin yok, Bay Thompson. - Hiçbir şey yapma.
Cuando no tiene movimientos, Sr. Thompson, no hace nada.
Keşke yapmasaydım dediğin bir şeyin yok mu?
¿ No hay nada que hayas hecho que desearías deshacer?
Çünkü senin saklayacak bir şeyin yok. Pekala.
Porque no tienes nada que esconder.
Bir şeyin yok ya?
¿ Estás herido?
Bir şeyin yok.
Todo está bien.
- Bir şeyin yok.
- Estás bien.
Beni ısıtacak başka bir şeyin yok mu?
Usted no tiene nada con que entibiarme?
Negatif çıktı, bir şeyin yok.
Te quema pero no te pica, estás bien.
Bir şeyin yok.
Está bien, está bien.
- Bir şeyin yok ya?
- ¿ Estás bien?
Kendini kontrol etme diye bir şeyin yok ve ben bundan bıktım artık. Demek babasın?
No tienes autocontrol, y estoy cansada de eso.
Bir şeyin yok, Evelyn.
Todo está bien, Evelyn.
Bu konuda kendini suçlu hissedecek bir şeyin yok.
No tienes por qué sentirte culpable.
Söyleyecek başka bir şeyin yok zaten, değil mi?
Bueno, tampoco hay nada más que quieras decir, ¿ no?
Don, bir şeyin yok ya?
Don, ¿ estás bien?
Bir şeyin yok, değil mi?
Estás bien, ¿ verdad?
Evet, bir şeyin yok gerçekten de.
Sí, lo estás, ¿ verdad?
Söyleyeceğin hiçbir şeyin bir önemi yok. Düğün iptal.
No me importa lo que digas, la boda sigue cancelada.
Hiçbir şeyin olmadığı bir planımız yok.
No hay "plan nada".
Daha küçük bir şeyin yok muydu? Düşündüğün gibi değil.
No es lo que piensas.
Kırığın var mı? - Yok. - Herhangi bir şeyin?
Bien... ¿ Algún hueso roto?
Bak, George'la hâlâ azgın bir cennettesin farkındayım ve başka bir şeyin önemi yok, ama sana söyledim, tamam mı?
Mira, sé que aún estás en una etapa puerquita con George y no importa nada más, pero te lo dije, ¿ de acuerdo?
Bir şeyin yok.
Estás bien.
Eksik olan şeyin bir önemi yok.
No creo que lo que haya desaparecido importe.
Bir şeyin yok ya?
- Sí.
Tüm bu şeyler size harikulade geliyor olabilir ama şu anda tecrübe ettiğiniz şeyin ilahiyat ile bir ilgisi yok.
Esto podría pareceros muy milagroso, pero lo que estáis experimentando no tiene nada que ver con lo divino.
Yok bir şeyin.
Estás muy bien.
İyisin, yok işte bir şeyin!
Estás bien, estás bien.
Eğer haklıysak ve her şeyin kaynağı oraysa ajanı yok edebilecek kadar güçlü bir etkiye sahiptir.
Y si estamos en lo cierto y lo que esta pasando se origina alli, sera poderoso por eso el agente fue eliminado.
Ve başka bir şeyin önemi yok.
Y no importa nada más.
Sana yaptığı şeyin mesleğinle hiç bir alakası yok.
Lo que haces para subsistir, no tiene nada que ver con lo que él te hizo.
Çıktın işte bak, bir şeyin yok.
Te sacaremos. Estas bien.
Ama Wiene ve yapımcı Erich Pommer, finalde filmin siyasi yanını yok eder. Her şeyin, deli bir adamın, Feher'in rüyası olduğunu söylerler.
Pero Wiene y su productor, Erich Pommer, eliminaron el ataque político de la película añadiendo este final en el que todo había sido el sueño de un loco, Feher, y en el que Caligari no era malvado

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]