Bu sadece Çeviri İspanyolca
47,696 parallel translation
Yetişme tarzım düşünülünce bu sadece... midemi bulandırıyor.
Con la forma en que fui educada, me revuelve el estómago.
- Bu sadece bir kaza. - Evet.
- Esto solo ha sido un accidente.
Bu sadece gerçek LeGrand'ların satışını engellemek için yapılan açık bir teşebbüs. "
Solo un intento transparente de frustrar la venta de las verdaderas LeGrand ".
Bu sadece sürüngenlere karşı bencil bir oda arkadaşı olduğunu kanıtlar.
Eso solo prueba que es un compañero desconsiderado de los reptiles.
Ama bu sadece ay ışığı oluyor
Pero es sólo la luz de la luna en mi cama.
Bu sadece seni ilgilendirmiyor.
- Esto no te concierne solo a ti.
Ve bil diye söylüyorum bu sadece senin büyükanne olmanla ilgili değildi.
Y, para que lo sepas, esto no tenía que ver con que fueras abuela.
Bu sadece kendimize söylediğimiz bir şey. Yaptığımız fedakarlıkların bir anlam ifade etmesi için.
Ahora, eso es solo algo que nos decimos a nosotros mismos para hacer que los sacrificios signifiquen algo.
Hayır, bu sadece...
No, es que...
Bu sadece benim.
Haz lo que tengas que hacer.
Bu sadece bir hataydı efendim.
Ha sido un error, señor.
Eğer bu sadece bir et yerine ise, O zaman, vegan koridorunda oturup duruyor.
Si se trata solo de un sustituto de la carne, entonces se queda, tristemente, en el sector de los alimentos veganos.
Hükümetin kırmızı alarm verdiği doğru ama bu sadece tedbir amaçlı.
Es verdad lo del Código Rojo pero fue a modo de prevención.
Sadece yürüyordum ve bu şey tavandan aşağı düştü.
Pasaba por aquí y esta cosa ha caído del techo.
Az önce bu binadaki en değerli şeyin sadece para olmadığını fark ettim.
Acabo de darme cuenta de que el dinero no es lo único valioso en este edificio.
Bu yüzden sadece hatırlamaya çalış :
Intenta recordar :
Sadece ayrıntıları merak ediyoruz. Hepsi bu.
Solo queremos detalles, eso es todo.
Bu sefer, hayatı tehlikede olanlar var, ama sadece benimki değil.
Esta vez, hay vidas en juego, y no precisamente la mía.
Gerçekten bu kadar yolu sadece bir iş için teptiğimi düşünmüyorsunuz, değil mi?
No habrán pensado que me tomé tantas molestias por un solo objetivo, ¿ verdad?
Bu işleri sadece sıkıldığım için kabul ettim.
Solo acepto estos trabajos para no aburrirme.
Bu uzaktan kumandalı öldürücü robotlar, son teknoloji ürünüdür, ama onlara komut yollamasını sağlayan sadece geliştirilmiş telsiz vericileridir.
Esas máquinas de matar a control remoto son increíblemente de alta tecnología, Pero el que está usándolas para enviarles comandos es básicamente un transmisor de radio trucado.
Bu hakkı sadece şartlı tahliye memurunla ilgili yardımda bulunduğumda elde edebileceğimi sanıyordum.
Yo pensaba que solo los obtendría al ayudarte con tu supervisor de libertad condicional.
Bilmen gerekir ki bu geceye kadar sadece bir isimdin
Entiende que, hasta esta noche, sólo eras un nombre.
Umarım bu işi sadece doğru sebeplerden dolayı yapıyorsundur.
Solo espero que lo estés haciendo por las razones adecuadas.
- O da neydi öyle? - Elinde sadece bu mu var?
- ¿ Eso es todo lo que tienes?
lütfen. Sadece... bu... bu dün gece ile alakalı değil. Bu...
Es que no se trata de anoche, es...
Birçok soykırımdan sadece biriydi bu.
Esa fue una de las muchas matanzas.
Mikroskopla bile göremeyeceğimiz kadar küçük olan bu parçacıklar sadece olasılık olarak mı ölçülebilir?
Estas partículas, más pequeñas de las que podemos ver con un microscopio, ¿ son medibles solo como probabilidades?
Buradaki en iyi arkadaşın benim çünkü bu teklifi sadece ben sunabilirim.
Así que... soy tu mejor amigo en este edificio porque soy el único que puede ofrecerte un trato.
Sadece İtalyanlar bir şeyi bu kadar romantik yapabilirdi.
Solo los italianos podrían hacer algo tan romántico.
Bu sabah yaptığım çalışmalara dayanarak, sadece bir kişi onu vurabilirdi.
Basado en el trabajo que hice esta mañana, solo uno de ellos pudo dispararle.
Üzgünüm, bu Wade'in söylemlerinden birisi sadece.
Disculpa. Es algo que diría Wade.
- Bu gece sadece Doug'um.
Esta noche seré sólo Doug.
Bu kaplumbağa, kent ortamının getirdiği değişimlere uyum sağlamakta başarısız olan sayısız türden sadece biri.
Esta tortuga es una de las innumerables especies que no han sido capaces de adaptarse a los cambios producidos por el entorno urbano.
Daha önce bu kediler yalnızca bir an için filme alınabilmişti ve sadece yerlerini tespit etmek için bile yeni kızılötesi kameralara ihtiyacı var.
Solo se han captado destellos de estos gatos con las cámaras, y solo para localizarlos, necesitará nuevas cámaras trampa de infrarrojos.
Bu yüzden, işte sadece ben ve faturalar olacak. Onları henüz tamamlamadın mı?
Primero, una noticia falsa de que un jet de Bass Industries se había hundido.
Hayır, yani sadece tüm bu "olmalıydı" lar,
No, me refiero a todos los "es mi destino",
Oraya ulaşmak için kılıçla başlayacağız. Ama bu, sadece bir başlangıç.
Comenzaremos con la espada, pero... solo es el principio.
Bu tahta kılıç sadece yetenekleri savaş meydanını da aşan gladyatörlere verilir.
Esta espada de madera se da sólo a los gladiadores cuyas habilidades trascienden la arena.
Sadece Kolezyum'da zafer kazanmadım, burada da bu binada da muzafferim.
no sólo como vencedor en el Coliseo sino aquí mismo en este edificio.
Bu çocuklara her şeyi verdim ama onlar dandik bir eşek şakasına bile değmeyecek bir saftirik olarak görüyorlar beni sadece.
Es solo que... le doy todo a estos chicos y todo lo que ellos piensan de mí es que soy un pelele que ni siquiera merece una pésima broma.
Ben sadece bu adamların kaçmaktan nefret ediyorum.
Solo odio que estos tipos se salgan con la suya.
Sadece bu düğmeye tamam mı?
Solo este botón, ¿ bien?
Bu senin için sadece bir oyun olabilir ama benim için değil.
Esto puede ser un juego para ti, pero no lo es para mí.
Ben sadece bu sefer doğru bulmaya başlamıştım.
Estaba empezando a hacer lo correcto esta vez.
Sadece konuşacaklardı. Benim için yeni tedavi seçenekleri, Bu yüzden gitmedim.
Iban a hablar sobre opciones de nuevos tratamientos para mí, así que no fui.
Bu yüzden sadece senin için bir şeyler yaparken kullanıyorum.
Por eso solo la uso cuando estoy haciendo algo para ti.
Sadece çıkan bu lağım suyu.
Es la porquería que sale.
Ama bu ATM vurgunları siber soygun buz dağının sadece ucu.
Pero estos golpes a cajeros automáticos son la punta del iceberg del ciberdelito.
Tarihî bir soygun ama günümüz parasıyla sadece 75 dolara rehin verildi. Bu da onu "çalınan miktar" kategorisinde sonuncu yapıyor.
Un atraco histórico, pero fue empeñado solo por 75 dólares a valores de hoy, ubicándolo en el último lugar de la categoría "monto robado".
Ama bu ihtiyarlar sadece iki ay sonra gözaltına alındı.
Pero estos veteranos fueron atrapados por la policía a los dos meses.
bu sadece bir oyun 48
bu sadece başlangıç 61
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
bu sadece başlangıç 61
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece sen varsın 16
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece seni 36
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece benim 48
sadece sen varsın 16
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece seni 36
sadece bir gece 27
sadece ben 126