Sadece sordum Çeviri İspanyolca
751 parallel translation
- Sadece sordum.
- Por nada. Nada.
- Sadece sordum.
- Era solo una pregunta.
Bilmem, sadece sordum.
No sé, sólo preguntaba.
Sadece sordum.
Tú sabrás.
Sadece sordum.
sólo era una pregunta.
Sadece sordum.
Preguntaba.
Peder Tom'a sadece sordum...
- ¡ Rata! - Sólo le pedí al padre Tom...
Sadece sordum. Sonuçta kendi bileceğin iş.
- Era sólo una pregunta.
Sadece sordum.
Sólo preguntaba.
Sadece sordum.
Sólo quería mencionarlo.
Sadece sordum.
Sóio era una pregunta.
Sadece sordum.
Sólo lo preguntaba.
Sadece sordum.
Era sólo una pregunta.
Yok. Sadece sordum.
No, sólo pregunto
Sadece sordum.
Sólo pregunto.
Sizce bu maske bir aktöre uygun mu? Sadece sordum.
¿ Es esta una máscara para un actor?
Sadece sordum.
Sólo pregunté.
- Sadece sordum.
- Sólo lo preguntaba.
Yok, sadece sordum işte.
Por nada, sólo preguntaba.
Sadece sordum.
Solo estoy preguntando.
Sadece sordum.
Era por decir algo.
Sadece sordum.
Solo preguntaba.
Sadece sordum.
Bueno, solo preguntaba.
Heyecanlanmayın yüzbaşı, sadece sordum.
No se altere, capitán. sólo era una pregunta.
- Yo, sadece sordum.
- No, sólo preguntaba.
Onunla konuşabilir misin diye sordum sadece.
¿ O, o, lastimarlo? Sólo le pedí a Ben, si podía hablar con él.
Sadece soru sordum.
sólo he hecho una pregunta.
- Sadece bir soru sordum.
- Sólo le hice una pregunta, señor.
- Sadece uygarca bir soru sordum.
- Sólo preguntaba civilizadamente.
Sadece evlenecekler mi diye sordum.
Sólo he dicho : "¿ Vin se va a casar con Carol?"
Bir umut sordum sadece.
Simplemente esperaba...
- Sadece nereye diye sordum.
Sólo le pregunté adónde se fue.
Sadece basit bir soru sordum.
Sólo he hecho una pregunta.
Kimin ilgilendiğini sordum. Sadece kafasını kaşıdı ve gülüp geçirmeye çalıştı.
Le pregunté que quien estaba interesado
Sadece kim olduğunuzu sordum.
Sólo he preguntado que quienes son.
Oranın Mavi Gardenya olup olmadığını sordum sadece.
Pregunté si eras la Gardenia Azul.
Sadece bir kaç soru sordum.
Sólo hice unas preguntas.
- Sohbet olsun diye sordum sadece.
- Trato de ser amistoso.
Ben sadece bunu sordum.
Sólo lo que le dije.
Ben ona sadece "telefonunu kullanabilir miyim?" diye sordum?
Sólo le pregunté si puedo usar su teléfono.
Sadece makineye bağlandı mı diye sordum. Sonucu sormadım.
Sólo le he preguntado si hizo la prueba, no los resultados.
- Sadece ne istediğinizi sordum bayım.
Pida lo que quiere, señor.
Sadece ne kadar kalmayı planladığını sordum.
Sólo pregunto cuánto piensas quedarte.
Sadece kafa derisi için ne istediğini sordum.
- Iba a matarte, Toller. Simplemente le pregunté cuánto quería por la cabellera india.
Sordum sadece.
Era sólo una pregunta.
Ona sadece bir görevin sonuçlarını sordum.
No, le preguntaba por los resultados de una misión.
Sadece bir soru sordum.
Sólo hice una pregunta.
- Sadece bir soru sordum.
- Tienes la virtud de sacarme de quicio.
Nereli olduğunu sordum, sadece.
Solo queria saber de donde eres.
- Sadece bir tane sordum.
- Sólo he hecho una.
Sadece bir şeyi sordum.
Sólo quiero saber una cosa :
sordum 54
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece merak ettim 133
sadece bir adam 18
sadece benim 48
sadece sen varsın 16
sadece merak ediyorum 23
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece merak ettim 133
sadece bir adam 18
sadece benim 48
sadece sen varsın 16
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece seni 36
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bu 76
sadece bir kere 62
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece seni 36
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bu 76
sadece bir kere 62