English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bıle

Bıle Çeviri İspanyolca

12,257 parallel translation
Gloria, kuzenine çer çöpünü etrafa saçmayı bırakmasını söyler misin?
Gloria, ¿ le puedes decir a tu primo... que pare de dejar basura por todas partes?
Bu oyunu kabul edip Rosenthal'ı... serbest bırakarak Kate'le takas edeceğimizi... - düşündürmelerinin imkanı yok.
No hay... manera de que estén de acuerdo con una trampa para... que Rosenthal piense que lo estamos liberando de prisión a cambio de Kate.
Ve onu birçok defa bıçaklamıştım. O, dizlerinin üzerine düştüğünde ve her yer kan olduğunda... " Neden Thor?
Así que le pego un montón de veces, y ella está como de rodillas, y hay sangre por todas partes y ella está balbuceando " ¿ Por qué Thor?
Bu işe yaramaz hediyelerin gelmesinden bıktım usandım.
Sus admiradores le dieron flores y regalos.
Şayet kilidi vaktinde açamazsanız bıçak vücudunu ikiye bölecek.
Si usted no puede desbloquearlo, el gran cuchillo le cortó en dos.
O da kült filmler seviyordu.
Le gustaban las películas B, también.
Eran'ın arkasından adamları o gönderdiyse öldürmeden bırakmazlar.
Y si él es el que le ha dicho a estos tíos que vengan a por Eran, no van a parar hasta que esté muerto.
İstediğiniz yere bırakırım. En iyi araçlar bende.
Le llevaré a donde quiera.
Uzun süre önce zarar görmüş ve bu zarar onda iz bırakmış. Ve asla geri adım atmayacak.
El daño se produjo hace mucho tiempo y le marcó.
Belki de onu yalnız bırakmalıyız.
Sería mejor que le demos privacidad.
- Size bıçak getirmemi ister misiniz Bay Drake?
- ¿ Quiere que le traiga un cuchillo, señor Drake?
Eğer Bob şuan bırada olsaydı, ona ne söylerdiniz?
Si estuviera aquí sentado, ¿ qué le diría?
Dedektif Struk'a, Kathie'yi son gördüğünüz Pazar gecesi onu istasyona bıraktığınızı... sonra da bir içki içmek için Mayer'lara gittiğinizi söylemişsiniz.
Le contaste al Detective Struk que el domingo cuando viste a Kathy por última vez, la habías dejado en la estación y luego fuiste a casa de los Mayer a tomar algo. Los vecinos.
Morris'in ayakta olduğunu gördüm... "Silahı bırak!" dedim.
Vi a Morris allí de pie y le dije : " Baja el arma, baja el arma
Dertlerini bankada bırakmasını söyledim.
Le dije que dejara sus preocupaciones en el banco.
Önce E-5'le cevap ver, sonra da B-C-4.
Responda con E-5, a continuación, BC-4.
Condé'ye genis bir manevra alanı bıraktı.
Ella le está dando a Condé esquinazo últimamente.
Ona yazlık eve gideceğine dair bir not bırakmış.
Le dijo que se iba a la casa de campo.
Bildiğiniz üzere Annika Melander aklandı ve Claes Sandberg'i de serbest bıraktık.
A Melander le dieron el alta y liberamos a Sandberg.
İstifa etmesini istediklerinde geride bıraktığı şeyler arasındaydı.
Ellos estaban entre las cosas que su padre dejó cuando le pidieron que renunciara.
... seri katilin bıraktığı mesaj hakkında çok az bilgi var. Kendisine "Red Ripper" denmesini istiyor.
Se sabe muy poco del mensaje que dejó el asesino en serie... que pide se le llame el Destripador Rojo.
Onu bir yere bırakacağımıza söz verdim.
Le prometí que lo llevaríamos.
Telesekreter dolana kadar mesaj bıraktım.
Le dejé mensajes hasta llenarle el contestador.
O yüzden gururunu bir kenara bırak ve ondan yardım iste veya yeni bir sekreter bul, ama iki türlü de Rachel'la uğraştığın günler sona erdi artık.
Así que será mejor que te tragues tu orgullo y le pidas ayuda, o que contrates una nueva secretaria, pero de cualquier manera, se acabó que te desquites con Rachel.
Küçük yavşak beni bıçaklamaya çalıştı, ama ben onu hakladım.
Ese gilipollas trató de apuñalarme, pero me le adelanté.
Artık onu polise bırakıyorum.
Le estoy liberando a la policía ahora.
Tanrı biliyor ya babam seni asla başıboş bırakmamalıydı. Tabi senin frijit annen onu dışarıda çalışmak zorunda bırakmasaydı.
Dios sabe que papá nunca se hubiera desviado si tu frígida mamá no le hubiera echado de casa.
Kampanyasının bu şartlar altında sürdüremeyeceğini gördüğün için üzüntülerini ifade edeceksin alçakgönüllükle bıraktığı mirası devam ettireceksin.
Le diras cuanto sientes que abandone la campaña bajo esas circunstancias, y entonces aceptarás humildemente su respaldo.
Buraya tekrar geldiğimde onu bıraktığım gibi istiyorum.
Cuando vuelva, lo quiero en las mismas condiciones en las que le dejé cuando me fui.
Abimi havalimanına bırakana kadar beni arayıp bilgilendireceğine dair iddiaya girmiştim.
Bueno, me aposté eso con mi hermano que me llamarías para contarme antes de que le dejase en el aeropuerto.
Bu akşam Phil'le benim sizi buraya çağırma sebebimiz birlikte karşılıklı olarak boşanma kararı aldığımızı bildirmektir. Büyük b.
La razón por la que Phil y yo los llamamos esta noche es para comunicarles que hemos decidido divorciarnos.
Bir fareyi köşeye sıkıştırırsan.. ona saldırmaktan başka çare bırakmazsın. Ve bu yüzden hazır olmalısın.
El problema de acorralar a una rata es que solo le das la opción de atacar, y debes de estar preparado.
Çitler hala kırıkken köpeği yine serbest bırakıyorsun sonra da üvey babanın onu zamanında bulmamasından mı dert yanıyorsun?
- Dejas al perro fuera otra vez con la valla aún rota, ¿ y te quejas de que tu padrastro no le haya encontrado - de manera oportuna?
Dün gece bir kıza önemli bir soru sordum ama sorumu havada bıraktı.
Le hice una gran pregunta a una chica anoche. Y ella sólo me dejó esperando.
Benim haddime değil ama, eğer Condé'yi bulursak... bırakalım da ülkeden çıksın.
No es justo para mí incluso pedirlo, pero si encontramos a Condé... le permitiremos dejar el país.
Sen onu korumak için Condé'nin teklifini tacını bırakman gerektigini onun sadakatine inanarak söyledin, ve yine sana ihanet etti
Le contaste la oferta de Condé de protegerla si tú le entregabas la corona, confiando en su lealtad, y una vez más, ella te ha traicionado.
Alicia beni aradı ve bıraktığı noktadan çok hoşnut olmadığını belirtti.
Bueno, Alicia me llamó y me dijo que no le gustó cómo habían ido las cosas.
Ona peşini bırakması için yalvardım.
Le rogué que lo olvidara.
- Bırakın testlerini bitirsinler. Ondan sonra sanırım onu tahliye edecekler.
- Dejemos que antes acaben las pruebas, después creo que le darán el alta, de todos modos.
Sizde oldukça iyi bir etki bırakmış olmalı o zaman.
Vale, bueno, entonces le debió causar una gran impresión.
Bilseydim her şeyin ilacı birkaç kırık kemik yıllar önce, Jake'i beysbol sopasıyla patates eder bırakırdım ya!
Sí, llevo tratando de convencer a Jake de ir allí hace siglos. ¡ Si hubiera sabido que lo único que hacía falta eran unos huesos rotos, le habría dado con un bate de béisbol hace años! Sargen, es un spa y casino.
Bırakacağım Çavuş peşinden gitsin.
Voy a dejar que el sargen le siga.
"A," Bu çok zor olacak. "B," O nasıl bir şok yaşayacak.
A ) Va a ser muy difícil... y B ) lo mal que le va a sentar.
Oraya git, bir gezintiye çıkma teklifi et sonra çöle götürelim ve orada bırakıp gelelim.
Simplemente iremos allí, le preguntamos si quiere ir a dar una vuelta, entonces le llevamos al desierto y lo abandonamos allí.
Kızını bir canavarın eline bıraktı.
Le entregó a su hija a un monstruo.
Her gün uyanıyor ve bana bıraktığın yaraya bakıyorum.
Cada mañana al despertar le doy una mirada a la cicatriz que me dejaste.
Boş bırakıp, kullanabilir miyim diye bakacağım.
Lo dejaré sin nada y veré si le doy algún tipo de uso.
Evet, o ve babamın beni Ed'le bırakıp hiç dönmemesi doğru ama ailemin içmesi veya bana bağırması değil.
Sí, bueno eso sí, y que mi padre mi había dejado con Ed y nunca volvió. Pero no las cosas sobre mis padres bebiendo o gritándome.
Seni şu an önemseyen ekibin, Maggie, ben ve büro gibilere de. Hepsi seni bıkmadan güvende tutmaya çalıştı ve çalışıyor.
tu madre, Ed Clark, y la gente a la que le importas ahora... tu equipo, Maggie, a mí mismo y la agencia... todos han estado y están trabajando incansablemente para mantenerte a salvo.
Ona benden bahsedince, ona hiçbir şans bırakmadın.
Algo así no le dejó ninguna opción una vez que le habló de mí.
Su atmayı bırakın, daha da kötü yapıyorsunuz!
¡ No le echen agua, lo están poniendo peor!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]