English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ E ] / Elbette değil

Elbette değil Çeviri İspanyolca

1,851 parallel translation
Hayır... elbette değil.
No Por supuesto que no
- Elbette değil.
Por supuesto que no.
Elbette değil.
Por supuesto que no.
Elbette değil.
- Por supuesto que no.
Hayır, elbette değil, sadece ayrı büyümüşüz.
Por supuesto que no, sólo nos distanciamos el uno del otro.
Ah, hayır, hayır. Elbette değil.
No, no, no, naturalmente que no.
Hayır, elbette değil.
No, por supuesto que no.
Hayır, elbette değil.
No, claro que no.
Hayır. Elbette değil. Fakat bu saldırı gerçekse,... Amerika kesinlikle ülkene misillemede bulunacaktır.
No, claro que no, pero si lo del atentado es verdad, le respuesta de los americanos contra tu país sera total.
- Elbette değil.
- Por supuesto que no.
Elbette değil sadece benim öyle olduğuna inanmamı istiyor.
Claro que no. Él solo quiere que piense que lo es.
Kyle Elbette biz de seni kaybetmek istemiyoruz ama bu işler o kadar kolay değil.
Kyle, claro que no queremos perderte, pero no es tan fácil.
Elbette sorun değil
Claro, no hay problema.
Yardımınız için teşekkürler. Elbette, önemli değil.
- Gracias por su ayuda.
- Hiç sırası değil, çocuklar. - Elbette, efendim.
- Muchachos, mal momento.
Elbette, sorun değil!
Claro, ningún problema.
Elbette beş milyon değil ama en azından gideceğimiz yere kadar bize yetebilir.
No serán cinco millones... pero quizá nos baste para llegar adonde vamos.
Elbette çarpıştırmaz. Bu onu bir terörist yapardı, değil mi?
Eso lo convertiría en un terrorista, ¿ no?
Elbette. Fakat silah kullanmak Mustafa gibi biri için alışkanlık, değil mi?
Claro, pero nadie sabe usar una pistola mejor que Mustafá, ¿ verdad?
Elbette yalnız yapılacak bir seyahat değil.
Por supuesto no es un viaje para hacer solo.
Elbette, değil.
Claro que no.
İptal etmeyeceğiz, değil mi? Elbette etmeyeceğiz.
Eso no nos va a detener, ¿ verdad?
Elbette yapacaktır ama şu anda müsait değil.
Claro. Pero como mencioné, no está disponible por el momento.
Hayır, anne, elbette bu bir tartışma değil.
No, mamá, pues claro que no es un lío.
Elbette değil.
Mi tío no es gay. Por supuesto que no.
Elbette bu bir test değil.
Por supuesto. No es un examen.
Elbette, sorun değil.
Sí, no hay problema.
Elbette ki istiyorsun ve bence hiç sorun değil.
Seguro que sí, y estoy bien aquí ahora.
Hayır, hayır, elbette öyle değil ama burada bir ofisi olduğuna eminim.
No, no, no, por supuesto que no, pero estoy casi seguro de que tiene una oficina aquí.
- Öğretmenlik iyi değil mi? - Elbette iyi.
¿ No estás bien siendo maestro?
Margaret'ti değil mi? Elbette öyle.
Sí te llamas "Margaret", ¿ verdad?
Elbette, teyze. Sorun değil.
Muhmi Claro, no hay problema.
Elbette. Çünkü Kira burda değil.
Es obvio, porque Kira no está aquí.
Elbette, güveniyor, ama senin bu oyunun, değil mi?
- Por supuesto, lo hace. Pero ese es su juego, ¿ no es así?
Geldiğin yere git o zaman... Zaten buraya kadar el arabasıyla geldim ve hasırdan geniş bir de şapka takıyorum... ve bir kase pilav ısmarladım değil mi? Elbette hayır!
Por lo que entiendo... tengo mi carreta parada enfrente, tengo un sombrero de paja en la cabeza y voy a comer un plato de arroz blanco?
Değil mi? - Elbette.
- Por supuesto.
Elbette monoton bir iş değil, ama kimi kandırıyoruz?
En realidad no es aburrido, pero ¿ a quién estamos engañando? No es...
Elbette. Hatırlasana, kabuk görünmez kulübenin dışını kaplamış, içini değil.
Por supuesto, recuerda que la piel hace el exterior del cobertizo invisible, no el interior.
Elbette! Değil mi?
¡ Sí, por supuesto ¡ ¿ Verdad?
"Elbette, sorun değil" dedikten sonra telefonu kapattım.
Claro, no hay problema y les cuelgo.
Elbette annesi hayalet değil.
Claro que su madre no era el fantasma.
Elbette Dr.Hurt'un Jupiter'li bitki tasarımı, her ne kadar bilimsel temelli de olsa, eğlenceli ancak uç bir varsayımdan ötesi değil. Ancak bazı astrobiyologlar ve jeologlar,
Le he dado una especie de raíz aérea que cuelga por abajo que cuando se hunde en la parte inferior de la atmósfera puede sacar esos compuestos orgánicos que sabemos que existen en la atmósfera de Júpiter.
Yani... bunu hepimiz de düşünmüştük değil mi? Elbette.
Quiero decir... todos lo hemos pensado, ¿ verdad?
Elbette, gerçek bir cevap kadar değil.
Claro, sólo que no más que las verdaderas respuestas.
Elbette çıkabiliyordu ama malum bir FBI ajanının eşliğinde değil.
Por supuesto que podía, pero no en compañía de un conocido agente del FBI.
Elbette ilgili değil, ama onu yerine bırakmak sorumsuzluk olur.
Claro que no pero sería irresponsable dejarla aquí.
Tabiî, elbette, senin tarzın müzik yapmıyorum diye yaptığım müzik değil, değil mi?
Bueno, claro si no toco su tipo de música no es música, ¿ cierto?
Eşler gibi değil elbette, daha çok anne ve oğul gibi.
Por supuesto, no conyugal si no más como madre e hijo.
Elbette, bunu kanıt olarak gösteren yapay bir ekonomik kayıp ve zarar heyulası da yok değil. Ancak, gerçek savaş ya da gerçek tehdit, salt tüketen bireyler olarak değil de, birer yaratıcı olarak sahip olduğumuz potansiyellere dair algımızın değişmiş olması.
Claro que siempre hay un fantasma amenazando, informando sobre esas p rdidas econ micas pero la lucha real, el peligro verdadero est en el cambio de la forma en que pensamos sobre nuestras posibilidades como creadores, y no s lo como simples consumidores.
Sen de beni kurtarırdın öyle değil mi? Elbette.
¿ Tu tambien irías por mí, cierto?
Tabii, elbette, hayatım, sorun değil.
Sí, claro, amorcito. No hay problema.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]