English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ G ] / Gördüğün üzere

Gördüğün üzere Çeviri İspanyolca

364 parallel translation
Gördüğün üzere, hâlâ yerleşiyoruz ama...
Obviamente, todavía estamos, sabes, en el proceso de establecernos, pero, tenemos...
- Gördüğün üzere.
- ¿ Nos vamos?
Gördüğün üzere açım... ama bir sabah aç kalmak hayatım boyunca aç kalmaktan iyidir.
Verás, tengo hambre pero prefiero pasar hambre una mañana que el resto de mi vida.
- Gördüğün üzere çalışıyorum.
- Como ves, estoy trabajando.
Gördüğün üzere, kanserim.
Tengo cáncer. El Pastor dice que...
Gördüğün üzere aynı adamım.
Soy el mismo hombre que era.
Patron, gördüğün üzere ben körüm.
Jefe... ¿ Puedes guiarnos hasta la puerta?
Gördüğün üzere tekrardan sigaraya başladım.
Como ves, he empezado a fumar de nuevo.
- Gördüğün üzere, hayır.
- No, ya lo ves.
Gördüğün üzere sevgili Isobel, batıl inançları kolayca yok edemiyorsun.
Ya ves, mi querida Isobel, cómo estas viejas supersticiones se resisten a morir.
Gördüğün üzere, 3 savaşçı bu bildirgeyi sunmayı hayatlarıyla ödediğinden tapınağını aramak için resmi yetkimi kullanmalıyım.
Tres samurai han dado su vida. Como inspector general tengo que mirar en tu templo familiar.
Gördüğün üzere, gelmiyor.
- Bueno, parece que no.
- Gördüğün üzere.
- Como puedes ver.
Gördüğün üzere,... dostlar birbirinden sır saklamaz.
Verá, entre amigos no hay secretos.
Gördüğün üzere bir bekçimiz yok.
No hay conserje ¿ ves?
Gördüğün üzere, büyüm çok güçlüdür.
Como podéis ver, mi arte es poderoso.
Gördüğün üzere ben psişiğim.
Soy clarividente.
Gördüğün üzere ben de aynı üniformayı giyiyorum.
Como puedes ver, Estoy usando los colores yo aquí.
Gördüğün üzere askerlerim bu tesisin her yerini ele geçirmiş bulunuyorlar.
Verás, mis tropas han tomado control de cada tanque de almacenaje del edificio.
Gördüğün üzere, şovumda, bir uzaylıyı oynuyorum.
En mi show, interpreto una forma de vida alienígena.
Gördüğün üzere, bu dört çekerli bir Land Rover.
Como ve, esto es un Land Rover con tracción en las 4 ruedas.
Gördüğün üzere, hepsi birbirlerinden farklı.
Como puede ver, son todos diferentes.
Gördüğün üzere...
La misma.
Şaka yapıyor olabilirsin, ama gördüğün üzere, Dr. Uiro'nun beyni hala yaşıyor!
No voy a negar que es el comentario más original que he escuchado. ¡ Niña! como puedes ver, ¡ el cerebro del Dr. Wheelo todavia vive!
Gördüğün üzere Fay bana güvenmiyor.
Ves,... Fay no confía en mi, y yo no confío en ella.
Gördüğün üzere.
Como puedes ver.
Gördüğün üzere burada bizden başkası yok.
No hay nadie aquí. No veo a más personas a parte de nosotros.
Duyduğun üzere çocuklar bir araba aldı ve gördüğün üzere bir şeyi paylaşmaları konusunda bütün korkularım asılsız çıktı.
Como puedes ver, los niños compraron un coche. Y como se puede ver Todos mis miedos acerca de ellos compartiendo eran infundados.
Gördüğün üzere biz gidiyoruz.
Como puedes ver, nos marchamos.
Jadzia, gördüğün üzere planlanacak pek çok işimiz var.
Como puedes ver, tenemos muchos planes que hacer.
Rahatsız etmek istememiştim. Ama gördüğün üzere sağlığım pek iyi değil.
No pretendía molestarte pero, como ves, no estoy muy bien de salud.
Gördüğün üzere, ben ölüyorum.
Me estoy muriendo, ¿ entiende?
Bağınızın çok cazip olduğunu kabul ediyorum. Fakat gördüğün üzere, bu insanlarla zaten bir bağım var.
Admito que su Vínculo es tentador pero ya tengo un vínculo con esta gente.
Gördüğün üzere bu bir kamikaze görevi.
Ésta es una misión suicida.
Gördüğün üzere, poker oynuyorum.
Verá, soy un jugador de póker.
- Bekliyorum, gördüğün üzere.
- Estoy esperando, como ves.
Gördüğün üzere, tam bir Amerikan vatandaşı olduğum ortaya çıktı.
Ya ves, resulta que soy un ciudadano estadounidense, después de todo.
Gördüğün üzere çalışıyorum.
- Estoy trabajando.
Gördüğün üzere anlaşılmaz konuşmamın tecrit edilmiş kulesinde yapayalnızım.
Verás, me he sentido muy solo en mi torre aislada de habla indescifrable.
Gördüğün üzere sen, ahlaksız davranışları onu taşraya sürgün etmiş hassas zamanında seni geçerli kılması için, lekesiz küçük bir kasabanın saf kalbinin şefkatine ihtiyacı olan bir kız gibisin, değil mi?
Como tu libertinaje hizo que te desterraran al quinto infierno necesitabas el afecto del intachable de la ciudad para validar tu periodo de vulnerabilidad, ¿ verdad?
Gördüğün üzere Dawson'ın filmi genel olarak otobiyografik olduğundan beri yeni sahnelerimden bazıları, yazılmadan önce yaşandı mı diye merak ediyordum.
Ya que la película de Dawson es eminentemente autobiográfica me preguntaba si vivió esas escenas antes de escribirlas.
Bak... senin de gördüğün üzere bizim seni incitmemiz pek olası değil o yüzden ne istiyorsan al, ama eğer bu iki kanat birbirine değerse...
Mira, como puedes ver, no es probable que vayamos a lastimarte, así que toma cualquier cosa que desees. Pero, si estos dos paneles se tocan...
Yani, gördüğün üzere herşey bu yemeğe bağlı.
Verás, me juego mucho en esta cena.
Fakat daha sonra seninde gördüğün üzere eve çöp yığmaya başladı ve bir daha hiç gün ışığına bakmadı.
Pero después hizo desperdicio de toda la casa, como lo has visto, y desde entonces nunca miró la luz del sol.
Gördüğün üzere, yüksek kurul için yarışıyorum.
Me estoy postulando para un puesto mayor.
Gördüğün üzere, çok güzel temsil edilmiş.
Como puedes ver, estás muy bien representada.
Gördüğün üzere her türlü pisliği yapar bunlar.
Vieron de que burradas son capaces?
Gördüğün üzere, fazla zamanım kalmadı.
Como verás, ya no me queda mucho tiempo.
Ama gördüğün üzere bir kalbim de var.
Solo si eres capaz de verlo, también tengo un corazón
Gördüğün adamın adı Lewis Parma kendisi gasp, adam kaçırma ve cinayetle Birleşik Devletler'de gıda dağıtım sektörünün kontrolünü tamamen ele almak üzere.
El hombre que ve es Lewis Parma quien con extorsión, secuestros y asesinatos tiene el control total de la distribución de alimentos en todo Estados Unidos.
"Melekler dönecek. Ve sana yardım etmek üzere olanı gördüğün zaman mutluluktan ağlayacaksın."
Los ángeles volverán y cuando veas al que viene para ayudarte llorarás de alegría...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]