Her şeye rağmen Çeviri İspanyolca
1,396 parallel translation
Kyungsoo her şeye rağmen, insan gibi davranmak zordur.
Kyungsoo... Aunque es difícil ser un ser humano, no nos convirtamos en monstruos, ¿ de acuerdo?
Her şeye rağmen insan gibi davranmak zordur ama hayvanlık yapmanın lüzumu yok.
Aunque es difícil ser un ser humano, no nos convirtamos en monstruos.
Her şeye rağmen onu sevmeye söz verdin.
- Vos prometiste amarlo como sea.
Her şeye rağmen bu tarafı seçecektin.
Hubieras tomado este camino costase lo que costase
Bay Page, her şeye rağmen bugün mutlu olmuşsunuzdur.
Sr. Page, de cualquier modo, hoy debe sentirse feliz.
Her şeye rağmen tıpkı bizim gibi gülüyor ve düş görüyorlar. Merak ediyorum, acaba genç bir vahşi evlendiği kızı kaç kez bu kulübeye getirmiştir. "Şapkanı çıkar, sevgilim, burası evimiz" demiştir.
Pero reian y respiraban igual que nosotros cuantas veces un joven salvaje traería a su novia a este lugar y le diría, quitate el sombrero cariño estamos en casa.
- Her şeye rağmen düğün olacak mı?
- ¿ La boda sigue en pie?
Her şeye rağmen bir konuda haklıydı... kaçmak bir cevap değil.
Pero tenía razón sobre una cosa.
Her şeye rağmen Menk'lere iyi davranıyorlarmış buda insanların hayal dünyasında yüzmesi gibi bişi olmalı.
A pesar de la insistencia de los Menk de que son tratados bien, mis compañeras humanas ven las cosas diferentes.
Her şeye rağmen gayet iyi oldu.
Vaya. Resultó muy buena, a pesar de todo.
- Her şeye rağmen oldukça sakinim.
- Estoy muy calmada dada la situación.
Her şeye rağmen onu sevmeye söz verdin.
Pero prometiste amarlo sin importar lo que pase.
Her şeye rağmen çok güzeller.
Hay algo bello en ellos.
Ama, her şeye rağmen, deneyeceğiz.
Pero, no obstante, lo intentaremos.
Daha 2 hafta önce, onlara her şeye rağmen kalacağımı söyledim,
Hace dos semanas, les dije que había decidido quedarme
Her şeye rağmen... Hayatta kalacağız.
Que a pesar de todo... sobreviviremos.
Her şeye rağmen Bayan Bradshaw'un keskin, komik, bekar kadınların harika, erkeklerin atıldığı dünyasında vakit geçirmek zevkliydi.
"En general, disfruté de pasar el tiempo en el mundo agudo, divertido y delicadamente trazado de Bradshaw donde gobierna la mujer soltera y los hombres son descartables."
Ve eve gelip bana dedi ki : "Umurumda değil. Her şeye rağmen, güzelsin."
Espero que tu próximo hombre, trabaje de nueve a cinco, en vez de purgar de cinco a diez años.
Her şeye rağmen güzel bir yıldönümü olabilir.
Después de todo, puede que resulte ser un buen aniversario.
Her şeye rağmen, çektiklerinin bir işe yaradığını hissettiriyorlardı ona.
Eran la prueba de que a pesar de todo, su sufrimiento había creado algo valioso.
Her şeye rağmen bu kadar kibirli olmanı son derece çekici buluyorum.
A pesar de mí mismo, encuentro tu vulgaridad yanki intensamente atractiva.
Her şeye rağmen, onu mutlu edeceksin.
Y a pesar de todo... vas a hacerla feliz.
Onunyaptığıher şeye rağmen nasıl böyle davrana bildin!
¿ Cómo puedes estarlo, Simon, después de todo lo que te hizo?
Oraya vardığımda, her şeye rağmen, New York'da kalmaya karar verdim.
Cuando llegue, decidí quedarme en Nueva York,
Her şeye rağmen kazanmalıyız!
¡ Yo estoy ganando esta carrera!
Her şeye rağmen, hepimiz için en iyi şeyin...
Aun así, creo que es lo mejor para todas las personas involucradas si...
Yani her şeye rağmen...
A pesar de todo.
Ya da her şeye rağmen beni sevecektin.
O me habrías querido a pesar de todo.
Her şeye rağmen eski anlaşmazlık Lucian'la birlikte mezara girmeye yanaşmıyordu.
Pero la antigua enemistad se negó a seguir a Lucian a la tumba.
Her şeye rağmen kontrol ederiz.
- Sólo preguntaba. - Eso. Vamos a verificarlo.
Her şeye rağmen ben ve kız kardeşim birbirimizi sevmiştik.
Mi hermana y yo nos queríamos a pesar de todo.
Her şeye rağmen...
aunque fue duro...
Çok hassassın her şeye rağmen.
Eres más sensible después de todo
Alex üç yaşındayken evden ayrıldı ve bir kaç yıl sonra 1959'da annemle olan ilişkisi başladı. Her şeye rağmen,
Lou se separó de Anne cuando Alex tenía como 3 años y despues se involucró con mi madre, unos años despues.. en 1959 a pesar de todo..
Yaptığım her şeye rağmen ölmüş olabilir!
¡ No me importa si está muerto!
Her şeye rağmen gelecekte sarılabiliriz belki de.
Bueno... puede que haya un abrazo en tu futuro después de todo.
Bu gece yaşadığımız her şeye rağmen... Çok güzel ve eğlenceliydi ve inanılmaz bir erkek oldun. Ama...
Esta noche fue maravillosa y divertida y te has convertido en un hombre increíble pero no...
Her şeye rağmen neşeli bir Noel olacağa benzer.
Éstas parecen ser unas felices fiestas, después de todo.
Kadehimi kaldırmak isterim Harry ve Charlotte'a çünkü her şeye rağmen birbirlerini buldular
Me gustaría brindar... por Harry y Charlotte... porque se hallaron el uno al otro a pesar de tantas tonterías.
Her şeye rağmen, onu bulmak için evrenin bir ucundan geldi.
De todas formas, ella viajó a través del universo para encontrarlo.
Her şeye rağmen, nihayet hikayemi buldum.
Sin embargo, hallé mi historia.
Lana, bu evlilikte çok şeyin üstesinden gelmeyi öğrendim çünkü her şeye rağmen Henry'nin önceliği olduğumu biliyordum.
Lana, he aprendido a soportar mucho en este matrimonio y fue porque, a pesar de todo, sabía que yo era la prioridad de Henry.
Her şeye rağmen Ethan beyaz atlı şövalye çıktı.
Vaya, así que Ethan ha resultado ser un Príncipe Azul.
Aslında, her şeye rağmen, o haklı.
Igualmente, él está en lo correcto.
Ve her şeye rağmen gidip onu görmek istersen, ben seni durdurmayacağım.
Y si vas a subir a verla... ni siquiera te vamos a detener.
Her şeye rağmen sınırlar hala tam anlamıyla kapatılamadı.
Después de todo, la frontera no esta completamente sellada.
Her şeye rağmen. Bu senin için garip olmalı. Çünkü sen onu tanıyordun.
Sin embargo debe ser extraño para ti porque la conocías.
Her şeye rağmen ümitliyim.
Aunque todavía espero que vayas.
Her şeye rağmen gene de işe yaramaz ise, cıkıcak bi isyanda komutam altındaki büyük ordu onları hemen hizaya sokucaktır.
Y si eso no funcionara y en caso de levantamiento popular... el gran ejército bajo mi autoridad los doblegará en un instante.
20. yüzyıla, serbest piyasayı savunan sağ ile sosyalizmi uygulayan sol arasındaki bir savaş hakim oldu. Bu görüşlerin her ikisinin de kendi sınırlamaları ve kendi sorunları olmasına rağmen en azından onlar şimdi gördüğümüz hiç bir şeye inanmayan toplumun aksine bir şeylere inanıyorlardı.
Mientras el siglo XX estuvo dominado por un conflicto entre una derecha de libre mercado y una izquierda socialista, aunque estos dos puntos de vista tenían sus limitaciones y sus problemas, por lo menos creían en algo, mientras que lo que estamos viendo ahora es una sociedad que no cree en nada.
Tek, bildiğim her şeye rağmen savaşın bitmesi ve birlikte olmamızdı.
El Mayor lo verá ahora, Señor.
her şeye 39
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şey için 64
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyden önce 180
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şey için 64
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyden önce 180