Imkansız değil Çeviri İspanyolca
537 parallel translation
- Bu imkansız değil ki.
- Lo que estoy pidiendo no está imposible.
- Bu imkansız değil, sizi temin ederim!
- No sería capaz.
Bu dalış imkansız değil.
Esa expedición no es imposible.
Zor, ama imkansız değil.
Difícil, pero no imposible.
Şey, imkansız değil... ama son derece düşük.
- Imposible no, pero sí improbable.
Hayır, imkansız değil.
Sí, doctor, no es algo imposible.
Ama imkansız değil.
Pero no imposible.
Teklifin kalanına gelince, bu imkansız değil neredeyse olasılık dışı. Ve hepsinden öte, küstahlık.
El resto de la propuesta no es que sea imposible es simplemente improbable y sobre todo una impertinencia.
Hayır, imkansız değil.
¡ No es imposible!
- Hayır, imkansız değil, Mrs. Lowe.
- No, no lo es, Sra. Lowe.
Bu imkansız değil.
No es posible.
Zor olacak. Ama imkansız değil.
Será difícil pero factible.
Bu beyefendi, imkansız değil, ne kadar fantastik gözükse de.
Eso, señor, no es del todo imposible, por fantástico que parezca.
Geleneklere uymaz, fakat imkansız değil.
Poco convencional, pero no imposible.
Bana inanın, imkansız değil.
No lo es, créame.
Hiç bir şey imkansız değil.
Nada es imposible.
Yani o kadar da imkansız değil.
O sea, ¿ es realmente imposible?
Bu, imkansız değil.
¡ Es posible!
Hiçbir şey imkansız değil.
No hay nada imposible.
- Bu ülkede hiçbir şey imkansız değil.
- Nada es imposible en este país.
Acılı olur, ama imkansız değil.
Sería doloroso, pero posible.
Bu sebeple şişeye konulması imkansız değil.
Además no es imposible... que lo echaran en la botella.
Almanların bu gece nehre ulaşmaları imkansız değil.
No se excluye la posibilidad de que los ademanes se aproximen al río esta noche.
Ama hiçbir şey imkansız değil.
Bueno, nunca se sabe.
Ama bu imkansız, değil mi?
Pero no puede ser, ¿ verdad?
İmkansız! Sizin işiniz Bayan Kane'in yeteneği hakkında karar vermek değil.
Su trabajo no consiste en dar opiniones sobre los talentos de la Sra. Kane.
Hüner ya da değil, Bu kadar iyi ekmek yapmam imkansız Neşelen, David.
Con o sin él, jamás podría hacer tan buen pan.
Uzak değil Fakat halen daha imkansız
No esta lejos, pero veo que ya es imposible.
İmkansız, zira Michel kuşkulanırdı, değil mi?
Seguro que Michel ya había pensado en eso.
İmkansız değil.
No es imposible.
İmkansız. Para sayesinde olduğunu sanıyorsun, değil.
No es el dinero.
İmkansız. Zeki bir makineden öte biri değil.
Es una máquina.
O kadar imkansız değil.
- No es imposible.
Korkarım ki bu imkansız, tatlım. Kollarım yeterince esnek değil.
No tengo los brazos tan elásticos.
Çocukken oynadığım yerlerle ilgili, şunu bunu düşünmeye başlamam imkansız bir şey değil.
Así que no fué difícil que empezara a recordar esto o aquello relacionado con lugares donde jugué de niño.
Bu imkansız, Cinayet işledi, özgürlüğü satıIık değil.
Es imposible. Ha sido condenado por asesinato. Su libertad no está en venta.
İmkansız değil, değil mi?
No es imposible.
İnanmak neredeyse imkansız, değil mi?
Resulta casi imposible de creer, ¿ verdad?
İmkansız değil.
Pero no imposible.
Uzay araçları için imkansız ama insanlar için değil.
Las naves no pueden aterrizar, ¿ pero y las personas?
İmkansız, değil mi anne?
No podemos. ¿ verdad, madre?
Bu kazak çok büyük değil. Büyük olması İmkansız.
No solamente no es demasiado grande, sino que no puede serlo.
Bu imkansız Senatör, mümkün değil.
No es posible, senador. Hasta luego.
İsteği olağan dışı değil ancak gerçekleştirilmesi imkansız.
No es de extrañar su petición aunque, es imposible de complacer.
Bulduğumuz tüm bulgular Karın Deşen Jack'i gösteriyor, bu ise imkansız, değil mi? Yoksa mümkün mü?
Todo lo que hemos descubierto apunta a Jack el Destripador, lo cual es algo imposible, ¿ no es cierto?
Sadece tuhaf değil... imkansız!
No es absurdo, es imposible.
Ama, bu imkansız. Doğru değil bu.
No es posible, no puede ser, no está cansada.
Buradan ıskalamam imkansız ve beyninde delik açılsın istemezsin değil mi?
Si le disparo, no más cerebro. Sólo agujero, Sr. Azad, nada más que agujero.
Teorinizin yanlışlığı sadece sağlam temelli olmamasında değil, aynı zamanda kanıtlanması imkansız, değil mi?
El problema de su teoría es que no sólo es inconsistente sino imposible de demostrar, ¿ verdad?
Fazlasıyla spekülatif ama imkansız da değil.
A lo más es muy especulativa, pero no del todo injustificada.
- Olay bu değil miydi? İmkansız!
- ¿ No era esa la idea?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66