Karar Çeviri İspanyolca
79,286 parallel translation
Bundan sonra bir mahkeme kararı gerekiyor.
Después de eso es necesaria una orden judicial.
Belki, ancak mahkeme kararı olmadan, onu kendi iradesine dışında tutacak hiçbir yasal yetkiniz yok.
Tal vez, pero sin una orden judicial, no tiene autoridad legal para retenerlo contra su voluntad.
Ama karar verilene kadar özgür bir adam.
Pero hasta que la concedan es un hombre libre.
Kocanızı serbest bıraktım çünkü onu tutmak için mahkeme kararı yoktu.
Liberé a su marido porque no había orden judicial para retenerlo.
Her ne karar verirsen ver, yalan söylemek zorunda kalmayacak kadar emin ol.
Decidas lo que decidas, confía lo suficiente en ello para que no tengas que mentir.
Betty ile biraz konuştuk ve Archie için didişmeyi bırakmaya karar verdik ve paylaşmayı öğrenmeye başladık.
Betty y yo hemos hablado, y hemos decidido que es hora de parar de pelear por Archie y empezar a aprender a compartir.
Ve bir gün büyük büyükbaba Blossom karı paylaşmak istemediğine karar verdi.
Y, un día, el bisabuelo Blossom decidió que no quería compartir los beneficios.
Karar vermeye çok yaklaşmıştım.
Casi no me podía decidir.
Kalmaya karar verirsem Bobo ile konuşacağım.
Hablaré con Bobo si decido quedarme.
Çoktan suçlu olduğuna karar vermişsiniz.
Ya han decidido que es culpable.
Benim kararım değil.
No es solo mi decisión.
Devriyeye ihtiyacımız olduğuna karar verdim.
- Bien. He decidido que necesitamos una patrulla.
Kararı mı sorguluyorsun yani. Bren'in'inin onlara kalmaları için izin verdiği kararı.
Así pues, cuestionas mi decisión, la decisión de tu Bren'in de permitir que se queden.
Bir kararını ver.
Aclárate.
Tam da demek istediğim bu anne. En iyisi olduğunu düşündüğün şeylerde karar kılıyorsun ve senin en iyisini bildiğinden şüphe ettiğim halde karara beni dahil etmiyorsun.
Lo sé ; esto es exactamente a lo que me refiero, madre... por eso estoy enfadado, porque tú decides lo que es mejor sin incluirme en la decisión, cuando no estoy seguro de que realmente sepas lo que es mejor.
Çok korunmasızdı ve... Herhalde annemin ölümünden sonra, onu koruyamadığım için Madeleine için durumun farklı olmasını istedim ve... Bu yüzden suçu üstlenmeye karar verdim.
Era muy vulnerable y supongo que, tras la muerte de mi madre, sin ser capaz de salvarla, quería... que las cosas con Madeleine fueran distintas y... y por eso decidí asumir la culpa.
Yargıç, delillere göre duruşmaya gidilip gidilmeyeceğine karar verecek.
El juez debe decidir si lleva el caso a juicio, dependiendo de las pruebas.
Bu yüzden nasıl bir yol seçeceğimize karar vermemiz gerekiyor.
Por eso tengo que empezar a pensar en nuestra estrategia.
- Kaderin karar vermesine izin vereceğiz.
- Hmm. - Vamos a dejar que el destino decida.
Kansas eyaleti kararına göre... İstediğim yere gidebilirim.
El estado de Kansas ha decretado... que puedo conducir a cualquier sitio que quiera.
Senin konumundaki biri neden böyle bir karar versin?
¿ Por qué alguien a su nivel tuvo algo que ver en esa decisión?
Ve beni bulmak için bıçaklanana kadar beklemeye karar verdin.
¿ Y se te ocurrió aguardar a que te apuñalaran antes de venir a buscarme?
Ama o yüzmek biraz daha kalmaya karar verdi.
Pero él decidió quedarse un rato, a nadar. ¿ Nadar?
Olanları anlatmamı istiyorsunuz ama kim olduğuma bile karar veremedik mi?
¿ Quiere saber que pasó, y ni siquiera sabe quién soy?
Evet, görünüşe göre tekrar buluşmaya karar vermişler.
Sí, al parecer una maldita reunión.
Maçı, tiyatroyu, konseri kaçırmayı seçersiniz çünkü çalışıp ailenizin geleceğine yatırım yapmaya karar vermişsinizdir.
Es perderse el partido, la obra, el concierto porque estás resuelto a trabajar e invertir en el futuro de tu familia.
Karar verdiniz mi çocuklar?
¿ Decidieron, chicos?
Fırsatın yerine sen karar verebilirsin.
Tú decides dónde están las oportunidades.
Fırsatın Missouri'de olduğuna karar verdim.
Y decidí que están en Misuri.
Karar senin.
Tú decides.
Ama tabii ki, karar size kalmış.
Pero, por supuesto, es decisión vuestra.
Onları da kullanmaya, gerçekten kullanmaya karar verirse...
Si los decide usar, usarlos de verdad...
Onun yerine karar alamam.
No puedo tomar decisiones por ella.
Henüz karar vermedim.
Todavía no lo sé.
Dünya kızların ne olacağına karar vermesine müsaade etmez.
El mundo no deja que las niñas decidan lo que quieren ser.
Karar vermen gereken bir gün gelecek.
Llegará un día en el que deberá tomar una decisión.
Sonra bir gün, insanların suistimal edilmesini engellemeyi görev edinmeye karar verdim.
Un día, decidí que mi misión iba a ser impedir que la gente abusara de ella.
Önce bize ne bildiğini anlat sonra yardım edip etmeyeceğimize karar veririz.
Primero dinos lo que sabes, y luego decidiremos si te ayudaremos.
Büyük kararınızda nereye vardınız?
¿ Cómo vais con vuestra decisión importante?
Karar vermek üzereyiz.
Nos estamos acercando.
Dışişleri Bakanlığı, Sovyetlerin bu durumu propaganda için abarttığı konusunda kararından dönmedi.
El Dpto. de Estado insistió en que los soviéticos lo estaban sacando de contexto desproporcionadamente con propósitos propagandísticos.
Sonuçta seninle konuşmak o kişinin kendi kararı değil mi?
Es decir, ¿ no es decisión de esa persona el hablar contigo?
Karar verme zamanı pislik!
¡ Hora de elegir, idiota!
Ve sevmediğinize karar verirseniz, hemen geri geleceğim.
Y si decides que no te gusta, vendré enseguida.
Buna sen karar veremezsin.
Eso no es para que tú decidas.
Toplum, uygun gördükleri şekilde Isabel ile yapacaklarına karar verdi.
La Sociedad ha decidido... que harán con Isabel lo que mejor les parezca.
Susannah Sheldon'ın kaderine de karar vermelisin.
También debes decidir el destino... de Susannah Sheldon.
Buna ben karar veririm.
Yo decido cuándo lo hacemos.
Benim kararım değildi.
No ha sido decisión mía.
Buna sen karar veremezsin.
No es decisión tuya.
- Sıkıntı yok, siparişi versek mi... - Neden her bir kararı sorgulamak zorundasın?
- ¿ Por qué siempre cuestionas cualquier decisión?