Kaybedecek zamanımız yok Çeviri İspanyolca
107 parallel translation
Kaybedecek zamanımız yok.
No hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
No tenemos tiempo.
- Kaybedecek zamanımız yok.
- No hay tiempo que perder.
Oh, pardon Müfettiş ama kaybedecek zamanımız yok.
Lo siento, inspector general.
Kaybedecek zamanımız yok, hemen atınıza binerseniz bizi memnun etmiş olursunuz.
No hay tiempo que perder, así que le pediría que montase ya.
Sorun değil Livia ama artık kaybedecek zamanımız yok.
Está bien, Livia,... pero ya no hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok!
¡ No tenemos tiempo que perder!
İnin aşağıya, onu biraz yürütün, kaybedecek zamanımız yok.
Bájale y hazle caminar, pero pronto, no hay tiempo que perder.
- Lütfen, kaybedecek zamanımız yok.
- Por favor, no hay tiempo que perder.
Tercihimiz sizsiniz fakat kaybedecek zamanımız yok.
Comendador, le preferimos a usted, pero no podemos perder más tiempo.
Şimdi kaybedecek zamanımız yok.
No hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok, beyler.
No hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
Es muy grave... Debemos hacer algo antes que sea tarde.
Kaybedecek zamanımız yok.
No podemos perder tiempo.
Kaybedecek zamanımız yok.
Este no es momento para matar a nadie.
Kaybedecek zamanımız yok.
No tenemos un momento que perder.
Pek âlâ. Kaybedecek zamanımız yok.
Bueno, no hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
No tenemos tiempo que perder.
Orfeum Tiyatrosu. Kaybedecek zamanımız yok.
Al teatro Orpheum, no hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok. - İçeri girmek için acele etmeliyiz.
No hay tiempo que perder, tenemos que tratar de entrar.
İktidarsız! Kaybedecek zamanımız yok!
Impotente, no tenemos tiempo que perder!
Çabuk, kaybedecek zamanımız yok.
Deprisa, no hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok!
¡ No tenemos tiempo de sobra!
Öyleyse kaybedecek zamanımız yok.
No hay tiempo que perder.
- İşte bu yüzden kaybedecek zamanımız yok.
- No hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
¡ No tenemos tiempo que perder!
Sen bunu yaparken... bizim kaybedecek zamanımız yok.
- No tenemos tiempo para huevadas.
Kaybedecek zamanımız yok.
- No podemos perder más tiempo.
Galen haklıysa ve Drakhlar saldırıya geçmeye hazırlanıyorsa kaybedecek zamanımız yok.
Si Galen tiene razón y los drakh están listos para actuar cualquier demora podría ser costosa.
Kaybedecek zamanımız yok.
¡ no es hora de desesperarse!
Kaybedecek zamanımız yok.
No hay tiempo que perder, de Niles.
- O zaman kaybedecek zamanımız yok.
- Entonces no hay tiempo que perder.
Yanlış kaynaklara bakarak kaybedecek zamanımız yok.
No tenemos tiempo para ésto, casi perdido.
Peki, kaybedecek zamanımız yok, değil mi?
No tenemos una hora para desperdiciar, ¿ verdad?
Şimdi, kaybedecek zamanımız yok.
No hay tiempo que perder.
Yarın ilk iş, seanslarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Kaybedecek zamanımız yok.
Vamos a terminar nuestra sesión mañana, o sea... no hay tiempo que perder, tienes que decirle a los demás.
Yolumuz cok uzun kaybedecek zamanımız yok.
Hemos llegado muy lejos. Hay tiempo que perder.
Yolumuz cok uzun değil ama kaybedecek zamanımız yok.
Digo, hay mucho que andar, no tenemos tiempo que perder.
Onunla kaybedecek zamanımız yok.
No podemos perder tiempo con esto.
O zaman kaybedecek zamanımız yok!
iNo tenemos tiempo!
Kaybedecek zamanımız yok.
No tenemos tiempo que perder
Diğer Cadılar yıldızımızı bulurken sen bizi bir Babil mumu için yakalatacaksın aptal.Kaybedecek zamanımız yok.
Estaremos buscando la vela mientras otra bruja encuentra la estrella. Tonta. No hay tiempo que perder.
Şapkanızı alın, kaybedecek zamanımız yok!
Póngase el sombrero, no hay tiempo que perder.
Kaybedecek zamanımız yok efendim.
No hay tiempo que perder.
Kaybedecek fazla zamanımız yok, deniz hızla yükseliyor.
- Vamos, la marea sube deprisa.
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
Les hemos despistado.
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
No tenemos tiempo que perder.
Teşekkür ederim, Kaybedecek hiç zamanımız yok.
Gracias, no tenemos un momento que perder.
- Farklılıklarımızı tartışarak kaybedecek zamanım yok. Ajan Doggett.
- Mire, no tengo tiempo que perder para debatir nuestras diferencias, Agente Doggett.
Kaybedecek hiç zamanımız yok!
No podemos esperar, tú.
Kaybedecek daha fazla zamanımız yok. Tutulma yaklaştı.
No tenemos mucho tiempo.
zamanımız yok 144
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73