English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kaz

Kaz Çeviri İspanyolca

14,094 parallel translation
Benim de bu adamın adresinin neden kafamda kazılı olduğunu sorduğumda içim rahat olacak.
Bueno, yo me sentiría más cómoda si pudiera preguntarle a ese tipo por qué su dirección está impresa en mi cabeza.
Sanıyorum tüm kötülüklerin kökünü kazıdık.
Creo que todas las malas hierbas viciosas han sido desarraigadas.
Gördüğün bu şerefsizlerin her biri karılarını aldatıyor ortaklarına kazık atıyor ve Milli Gelirler İdaresi'ni kandırıyor.
Cada uno de estos imbéciles están engañando a su esposa, estafan a sus accionistas, y le mienten al IRS.
Şunu biliyorum ki, bazı Amerikalılar Japonları kazıklayınca bir zafer kazanmışlar gibi düşünüyorlar.
No ignoro que, para algunos estadounidenses, hay una sensación de victoria en engañar a los japoneses.
Basitçe geri kalan her şeyi kazımalıydım ki ona ulaşabileyim... onu şekillendirmek için.
Simplemente necesitaba esculpir y quitar todo lo demás para llegar a él. Para darle forma.
Sam dünyaya işaretimizi kazımıştı, tam burada çölde, her yer yanmadan önce.
Sam dejó nuestra marca en el mundo, justo aquí en la naturaleza, antes de que todo se quemara.
Oraya gidip kazı yapmanı istiyorum.
Quiero que vaya a ese punto y lidere una excavación.
Ben oyumu onun kalbine bi kazıp sokup Julian anne saçmalığından bir an önce kurtulmamız yönünde vermiştim.
Oye, no me mires a mí ; yo voté ponerle una estaca a su corazón y librarnos de este drama materno con Julian de una vez por todas.
Eski kazığı kalbe sokma olayı şu an çok iyi bi alternatif gibi duruyor.
La vieja estaca a través del corazón está pareciendo una alternativa bastante buena ahora mismo.
Julian bu gece ölecek ama ben kazığı onun kalbine soktuğumda hala ona bağlı olup olmaman umrumda olmaz.
Julian muere esta noche, pero no me importa si aún te sientes vinculada a ese tío cuando le clave una estaca en el corazón.
Yani lütfen artık sadece kalbine hızlı düz bir kazık sokacaksın.
Así que, por favor, una rápida puñalada directamente al corazón.
Kendi kalbine kazık sapladı.
Se ha clavado una estaca en el corazón a sí misma.
Bu senin için berbat bi şey ama Julian 500 yaşında ve kaç tane mineçiçeği okun veya kazığın olursa olsun onu yalnız başına alamazsın.
Es una mierda para ti, pero Julian tiene unos 500 años, y no vas a derrotarle solo, no importa cuántos dardos con verbena tengas o cuántas estacas.
O kendisini bi kazıkla cezalandırdı zaten.
Se castigó ella con una estaca.
Bu kazık hissettiğim her şeyi daha da artırıyor...
Esta estaca me hace sentir todo...
Senin eski sevgilin tarafından kazıklanıp, Nik'in eskisi tarafından suya atıldım.
Apuñalada por tu ex, ahogada por la de Nik.
Aya'nın kazığı lanetliymiş.
La estaca de Aya estaba maldita.
Bunu alacaksın, Mikaelsonların evine arkadaşmışcasına gideceksin ve sonra bu kazığı Elijah'ın kalbine saplayacaksın.
Cógela, ve a la casa Mikaelson bajo el pretexto de la amistad, y luego clava esta estaca en el corazón de Elijah.
Bu kazığa kara büyü yapılmış.
Esa estaca estaba llena de magia negra.
- Kazı getirecek mi? - Evet, getirecek.
- ¿ Traerá el ganso?
- Merak ettim, bu benim için mi kaz için mi? - Senin için!
- Me pregunto si es por mí o por el ganso. - ¡ Por ti!
Zırhından çamuru ve kanı kazıyıp temizlediğinde seni çağıracaktır.
Enviará por usted cuando haya limpiado el barro y la sangre de su malla.
Zengin çocuklarını herkesle aynı okula göndererek onların diğer çocuklarla arkadaş olarak büyümelerini sağlıyorlar. Bu çocuklar büyüyüp zengin birer yetişkin olduklarında da diğerlerine kolay kolay kazık atamıyorlar.
Y al hacer que los niños ricos vayan a la escuela con los demás, eso causa que se críen con los otros niños como amigos, y, cuando son adultos ricos, tienen que pensarlo dos veces antes de arruinarlos.
Bu, onlar için alınlarına kazınmış bir günah Alman benlikleri üzerindeki kalıcı bir iz. Durmadan af dileyip telafi etmeye çalışmaları ve asla unutmamaları gereken.
Lo tratan como su pecado original, una marca original en el alma colectiva alemana, por la que siempre deben buscar redención, la expiación y nunca olvidarse.
Gümüş mermileri, kalbe kazık sokmayı sarımsağı, ban otunu, kutsal suyu deneyebilirsiniz.
Puede intentar las balas de plata, las estacas en el corazón, el ajo, el beleño o el agua bendita.
Annen ve ben burayı tırnaklarımızla kazıyarak yaptık.
Tu madre y yo construimos este lugar con nuestras propias manos.
Sadece derin kazın, adamınızı kaldırın veya makine yukarı ya da her neyse.
Solo tienes que armarte de valor y ser un hombre o una máquina o lo que sea.
Kazıklanıp kazıklanmadığımızı öğrenmeliyiz.
Averigüe si estamos timado aquí.
Peki, demek, okul bizi kazıklayabilir ve hiçbir şey yapmamamız için kandırabilir?
Bueno, por lo que la escuela puede atornillar todos nosotros, y luego nos engañarlo para no hacer nada al respecto?
Evet, bu da demektir ki gelecek kayaya kazınmış değil.
Sí, lo que significa que el futuro no está gravado en piedra.
Ah, evet. Duyduğuma göre kazığa geçirilmiş.
Sí, escuché que lo empalaron.
Sevgilisi, istemedi ve öfkelendi sonra da parkda kazığa geçirdi.
La amante, despechada, llena de ira, lo empala en el parque.
Eminim ki Peter kötü bir not bekliyordu, kazığa geçirilmeyi değil.
Sí, apuesto a que Peter esperaba una mala nota, no que lo empalara.
Burada Kazık da yok kaya da.
No veo montañas, no veo rocas.
Onu kazığa bağlamışsın.
La atasteis a un poste.
Bu bahar, kaldırım onarım için kazılıp Ve Howard Cudlow cesedi beton altında bulundu.
Esta primavera, el pavimento fue desenterrado para reparaciones y los restos de Howard Cudlow se encontraron por debajo de lo concreto.
İkinizi bu şeye bağlayacağız ve görüleri beyninizden kazıp çıkaracağız.
Amarraos ambos a esa cosa y preparad vuestro cerebro para la visión.
Bildiğin kazıyacaksın yani?
Preparar, ¿ como que cavarás?
Zaten alıcıları kazıklamaya çalışıyorlardı.
Ya estaban intentando estafar a los compradores.
Sana kazık attı.
La traicionó.
- Öyle kazık atacağın adam değilim ben.
No soy alguien a quien se obstaculiza así.
Kazıyoruz.
Excavemos.
- Kazıyoruz.
- Excavemos.
İyi birine kazık attığını ve bunu düzeltmeye çalıştığını söyledi..
Solo que había jodido a una buena persona y quería arreglarlo...
O zaman o gece Scott'ın kime kazık attığını vu düzeltmeye çalışıtığını bulalım.
Veamos a quién estaba jodiendo Scott y qué estaba haciendo para arreglarlo la noche que fue asesinado.
Onlarda mı seni kazıkladı?
¿ Te estafaron también?
Benim zamanımda bunu düşünsen bile kazıkta yakarlardı.
En mis tiempos, todos arderíamos en la estaca por tan solo pensar en algo así.
Çevir kazı yanmasın.
Di algo que tenga sentido.
Bana zayıf not vermişti deşmeden önce alnına Z harfi kazırız.
Ya saben, me puso una "C" deberíamos grabarle una "C" en su frente justo antes de destriparla.
Da teslim menüler var Ön kapı dışında kadar kazık. Eh, bu kişinin uzun uzakta ise,
Bueno, si esa persona ha estado lejos tanto tiempo, probablemente no abandonaban el aire acondicionado.
Ben Prens 3. Vlad'ım. Kazıklı Voyvoda'yım.
Soy el príncipe Vlad III, alias Vlad el Empalador, alias Drácula.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]