Konuşma yok Çeviri İspanyolca
403 parallel translation
- Konuşma yok mu? - Konuşma yok.
- ¿ No daré un discurso?
- Konuşma yok mu? - Hayır.
- ¿ No daré un discurso?
Tanrı aşkına, konuşma yok.
- No. Por el amor de Dios, no.
Konuşma yok.
No habléis.
Soru yok. Konuşma yok.
No le preguntes nada, ni hables con él.
Bayan Kent daha fazla konuşma yok. Dinlenmeniz önemli.
Sra. Kent, no hable más, debe descansar.
- Konuşma yok.
- ¡ No hablen!
Bu son hali, fakat konuşma yok.
Es la versión final, pero sin la narración.
Konuşma yok, sadece görüntüler.
No hay palabras, sólo visiones.
Konuşma yok, sadece dinleyeceksin.
No tendrá que hablar, sólo escuchar.
Konuşma yok.
No apuesto.
- Konuşma yok.
- Olvídalo.
Başka konuşma yok artık.
No insistan.
Konuşma hakkım yok mu?
¿ No tengo derecho a ser escuchado?
- Henüz yok, hala konuşma aşamasındayım.
- Aún no, pero he hablado con Horace.
Bos konusma yok. Hemen konuya giriliyor.
Nada de andarse con rodeos.
Beni uyarmana lüzum yok, onun konuşma şekli böyle.
No debes preocuparte, sólo habla por hablar.
- Bu adamların burada konuşma ihtimali yok.
- Estos sujetos no hablarán.
Biliyorsun Truman, seninle konuşma iznim yok.
Sabes, No tengo permitido hablarte.
Bekar insanlar gerçek mutluluk ne bilmiyorlar. Konuşma hakları yok.
Los solteros no saben lo que es la felicidad
Teğmen, bunu sizinle konuşma yetkim yok.
Teniente, no puedo contárselo.
Konuşma tehlikesi yok, efendim.
Eso es un signo de debilidad. No hay peligro de que hable señor.
Hayır konuşma yapmak yok.
Nada de discursos.
- Öyle konuşma. - Hiç şüphem yok Tokyo'ya dönmüştür.
- De regreso a Tokyo, sin duda.
Konuşma isteğim yok.
No tengo ganas de hablar.
İrticalen konuşma kabiliyeti kesinlikle yok.
Es totalmente incapaz de improvisar un discurso.
Komisyon yok ve ücret yerine bir sürü konuşma duyuyorsun.
Si no consigues comisiones, recibes palabras en vez de dinero.
Yönetmelikte albayın yarım dolarlık bir teğmenle konuşma zorunluluğu yok.
No hay ninguna norma que obligue a un coronel a hablar con un teniente de tres al cuarto.
Konuşma özgürlüğü yok mu?
No hay libertad para hablar, ¿ eh?
Bayan Bertholt, davayı mahkeme dışında konuşma özgürlüğüm yok.
Sra. Bertholt, no puedo hablar del caso fuera del Tribunal.
Bu akşam konuşma dinlemeye ihtiyacın yok.
No necesita oir discursos esta noche.
Nedeni yok, sadece konuşma olsun diye.
Ya ve..., un poco por hablar.
Oturmamın sakıncası yok değil mi? Ne yaptığın umrumda değil ama benimle hiç konuşma.
Me da igual lo que hagas mientras no me hables.
Güvenliktekiler soruşturmayı derinleştirene kadar sizinle konuşma iznimiz yok.
No hablaremos con usted hasta que Seguridad termine su investigación.
Maurice ile 10 dakikalık konuşma filan yaptığım yok.
No tendré charlas de 10 minutos con Maurice.
Konuşma yapmakta üstüne yok.
Parmen, es muy bueno para los discursos.
Sanığın konuşma alışkanlıklarının davayla bir ilgisi yok.
El lenguaje supuestamente utilizado por el acusado está fuera de cuestión.
Hiç belirti yok efendim, suçlayıcı bir konuşma da...
Nada, ninguna indicación de palabras sospechosas
- Konuşma izni yok.
- No puede hablar.
Konuşma hakkım yok mu?
¿ No se me permite decir nada?
Flo, kimsenin benim içim konuşma yapmasına ihtiyacım yok. O yüzden, şakalarına beni karıştırmazsan çok sevinirim.
Flo, no necesito que nadie eche discursos por mí, así que te agradecería que no me metieras en tus chistes, ¿ vale?
Ona Noel için ne alacağıma hala karar veremedim. Bu normal bir konuşma değil. Artık hiçbir şeye ihtiyacı yok.
No es una simple conversación.
Bu filmde, hiç konuşma bölümü yok! - Mm-hmm :
Ya conocen el hecho... de que no habrá papeles hablados en este filme.
Bak, uzun bir konusma ic _ in zamanim yok, tankeri senin kuIIanmani istiyorum.
Mira, no tengo tiempo para discursos, quiero que conduzcas el camion cisterna.
Yok! Benimle asla Macarca konuşma.
No hables nada de húngaro.
Vereceklerine ihtiyacım yok. Konuşma!
No necesito nada.
Bir baba ve oğul olarak birlikte yaptığımız ilk konuşma bu. Benim başka bir babam yok.
Estamos cara a cara por primera vez, hablémonos como padre e hijo, pues que yo sepa, no soy hijo de otro.
Kapa çeneni, senim konuşma hakkın yok!
No tienes derecho a hablar.
Bunu konuşma yetkim yok.
No puedo hablar de ello.
Hayatım, başkanın adamı olsa bile farketmez. Eğer jeton yoksa artık konuşma da yok.
No me interesa si es su cuñada, si no pone el dinero no hay llamada. me entiende?
Tanık yok. Beni dinle. Konuşma, sadece dinle!
No hay ningún testigo, Escúchame, No hables,.escucha!
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65