Korkarım yok Çeviri İspanyolca
724 parallel translation
- Korkarım yok Bay Fitch.
- Me temo que no, Sr. Fitch.
Hayır, korkarım yok.
No, me temo que no.
Korkarım yok.
Me parece que no.
- Korkarım yok.
- No creo.
Korkarım yok.
¡ Oh, me temo que no!
Korkarım yok.
Me temo que no.
Hayır. Korkarım yok.
Me temo que no.
Millie, beni en çok endişelendiren şey... korkarım... Jordan Gemicilik artık yok.
Sabes, lo que más me preocupa, Millie... es que... me temo que hemos perdido la línea Jordan.
Korkarım ki böyle erken saatte göstereceğimiz bir şey yok.
No hay película a esta hora.
Korkarım ki şu an vakit yok, daha sonra.
Sí. No hay tiempo ahora me temo.
- Korkarım başka şansı yok, mileydi.
- No tiene ninguna posibilidad.
Korkarım başka seçeneğim yok.
Me temo que no tengo alternativa.
Korkarım ki kasa dairemizde o büyüklükte bir kasamız yok.
Me temo que no tenemos cajas de esa medida en la bóveda...
Korkarım gelişinde önemli bir şey yok, Henry.
Entonces me temo que ha venido para nada, Henry.
Bir uşağım yok, korkarım.
No tengo criado.
Daha şimdiden 1 milyon oy gerideyken... KANE SEÇİLDİ... üstelik kilise seçim bölgesinin sonuçları da henüz alınmamışken korkarım seçeneğimiz yok.
Ya con una inmensa mayoría en su contra y los condados de la iglesia todavía por pronunciarse me temo que no tenemos alternativa.
Korkarım fazla para yok.
- No tengo mucho dinero.
Korkarım ki küçük bir hata olmuş. Sinirlenmeye gerek yok.
Lo lamento, pero ha habido un error.
Sevgili dostum, risk almanın gereği yok. Korkarım, Meade yaşadıkça risk altındasın.
No conviene correr riesgos innecesarios, Meade está suelto.
Dayımın ortalama fikirleri yok ve korkarım sizin işinize yaramaz.
Las opiniones de mi tío no son nada comunes.
Korkarım ki başka seçeneğim yok, Dr. Sexton.
Me temo que no tengo elección, Dr. Sexton.
Korkarım ki başka seçeneğim yok, Bay Holmes.
Me temo que no tengo más remedio, Sr. Holmes.
- Korkarım pek bir manzarası yok.
No tiene muy buenas vistas.
Ama korkarım ki kendimi 18 : 25'te Aziz George Oteli'nde bulacağım o yüzden nereye gittiğimin bir önemi yok.
Pero creo que acabare en el hotel St. George a las 6 : 25 lo quiera o no.
Korkarım, tekneyi gözlemenin yararı yok.
Es inútil esperar el barco.
Korkarım, doktor, gerçeğin hiçbir anlamı yok.
Me temo que eso no prueba nada.
Korkarım fazla eşya yok.
Está todo un tanto desnudo.
Korkarım bu yıl teraziyi dengelemeye yetecek kadar bağış yok.
Me temo que este año no hay bastantes ofrendas para llegar al peso.
Ancak korkarım bu kadar yükseklerde uçmanın bir faydası yok.
Pero me temo que no podemos aspirar a tanto.
Korkarım bu konuda fazla espri anlayışları yok.
No tienen sentido del humor cuando se trata de eso.
Korkarım, sizi misafir edecek yerimiz yok acemilerin anneleri için yatacak yer yok.
Lo lamento... No tenemos lugar... No hay lugar para las madres de los reclutas.
Korkarım ki başka alternatif yok.
Me temo que no hay ninguna.
Korkarım evet, başka seçenek yok.
Me temo que se reduce a eso.
Annen yok artık korkarım onu fazla bekletmeyeceğim.
Tu madre está muerta, y estoy preocupado por no estar aquí mucho tiempo.
Korkarım, pek gece hayatı yok burada.
Me temo que no hay mucha vida nocturna aquí.
Korkarım henüz ellerinde bir şey yok.
Ya les robamos arroz el otoño pasado.
Korkarım Usugumo için yapacak bir şey yok.
Ya. La enfermedad de Usugumo no tiene remedio.
Korkarım hiç ortak noktamız yok.
Entonces me temo que tenemos poco en común.
Korkarım başka seçeneğiniz yok.
Me temo que no tienen elección.
Korkarım Bay Avery'nin çocukların bozulmamış hislerine yönelik herhangi bir saygısı yok.
Me temo que el Sr. Avery no tiene mucha fe en los instintos infantiles.
Korkarım ama buna ihtiyacım yok.
Creo que no lo necesito, en serio.
Korkarım o kadar param yok.
Me temo que no llevo tanto dinero.
- Korkarım başka seçeneğin yok.
Soy dueño...
Evet, kayıtlardan adresini çıkarırım, elbette, fakat korkarım Kont hakkında bildiğim başkaca fazla bir şey yok.
Podré sacar Ia dirección de nuestros archivos... pero no podré decirle mucho más sobre eI conde.
Nafaka alamayacaksın, korkarım. Hiçbir gerekçen yok.
No tendrías pensión al carecer de motivos.
Şey, burada o isimde biri yok, korkarım.
No hay nadie con ese nombre aquí.
Şey, Korkarım hiç eski giysilerim yok.
No tengo mucha ropa vieja...
Korkarım, isteğim yok.
No estoy de humor.
Korkarım elimde bu kadar miktarda yok Bay Bolton.
No dispongo de estas cantidades en mis estantes, Sr. Bolton.
- Korkarım ki buna zamanım yok.
- Creo que no tengo tiempo.
Korkarım, hiç param yok. Paramızı babam taşıyordu.
Pues siento mucho no poder dárselo, mi padre lo llevaba todo y se perdió.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65