English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Küçük çocuk

Küçük çocuk Çeviri İspanyolca

2,697 parallel translation
Buraya gel, yüzünü bantlayacağım, küçük çocuk.
¡ Ven aquí, te voy a pegar la cara, pequeñajo!
Küçük çocuk yabancıları yani.
Bueno... tipos extraños...
Hiroşima'ya bırakılan "Küçük Çocuk" ismindeki bombadaki uranyum burada, Oak Ridge'te üretilmişti.
El uranio en "Little Boy", la bomba que fue lanzada sobre Hiroshima, se hizo aquí en Oak Ridge.
! Geri çekil, küçük çocuk!
! ¡ Atrás, pequeño amigo!
Üç küçük çocuk, yedi yaşlı kadın ve bir düzine çiftlik hayvanının ölümü.
Tres niños muertos más siete viejas y una docena de animales de granja.
Şişman adamla küçük çocuk... Kimdir bunlar?
"Hombre gordo" y "Niño pequeño" ¿ quiénes eran?
Şişman adamla küçük çocuk.
"Hombre gordo", "Niño pequeño".
Ulu Tanrım, bu küçük çocuk ve ona bakan doktorların yanında olmanı ve onu seven ailesine sağlıklı olarak dönmesini diliyoruz.
Señor, te pedimos que acompañes a esta niña y a los doctores que se ocupan de ella y que vuelva completamente sana a su querida familia.
Kim bu küçük çocuk? Hah? Senin erkek yeğenin mi?
Podemos colarnos con él.
Bu küçük çocuk benim kız yiğemin Abby, seni aptal.
¿ Glenn? ¿ Glenn Quagmire? ¿ Qué- -
Bu küçük çocuk, yıllar önce kaçırılmıştı.
Este jovencito, hace muchos años fue secuestrado.
Şimdi uyu bakalım küçük çocuk bir dünyanın hayalini kur acı barındırmayan!
Ahora, ve a dormir, pequeñín, y sueña con un mundo sin dolor.
İki küçük çocuk büyüten bekar bir anneyim.
Soy madre soltera con dos niños pequeños.
Schrute ailesinde en küçük çocuk diğerlerini yetiştirir.
En la familia Schrute, el niño más joven cría a los demás.
Evde bir koca, bir de küçük çocuk var!
Mi marido es un vago y da palos de más.
Hey, küçük çocuk, neler görüyorum?
Oye chaval, tú de qué vas.
Bir anlaşma yapabilir miyiz, küçük çocuk?
¿ Tal vez pudiéramos hacer un trato por ésto, pequeño niño?
Üç küçük çocuk annesi Rachel Kaufman Lucky Star lokantasındaki vardiyasından evine dönüyormuş.
Rachel Kaufman, madre de tres niños iba camino a su casa después de su turno en la cafetería "Lucky Star".
Bence o küçük çocuk Avatar olabilir.
... que ese pequeño podría ser el Avatar.
Bu küçük çocuk. Onu bulabileceğimi nereden çıkardın?
¿ Qué te hace pensar que puedo encontrar al niño?
"Hey, küçük çocuk şeker satın almak ister misin?"
ESTOY CON SIFILIS. "Oye, pequeño, ¿ quieres comprar un dulce?"
Biliyor musun tatlım, belki de bir kaç küçük çocuk görmüşsündür.
Tal vez fueron unos niños que vieron que estábamos aquí.
Zavallı üzgün kel küçük çocuk
y ahora esta un poco triste.
On iki yaşından küçük bir çocuk. Piyanosunun başında, bir orkestra yönetiyor.
Un chico de menos de 12 años, al piano, dirigiendo la orquesta.
Yani, boşanıp yalnız kalmak küçük bir çocuk büyütmek.
Ya sabes, el divorcio y el estar sola. Criando a una niña.
Sonrasında Darwin'in kelimeleriyle "Maymun kendini yere attı ve küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladı."
Y en palabras de Darwin, "La mona se tiró de espaldas y lloró igual que un niñito".
Biz büyüyüp çöpler küçük kalsaydı etrafı temizlemek çocuk oyuncağı olurdu.
Limpiar todo esto habría sido mucho más fácil si nos hubiéramos hecho grandes, y lo demás se hubiera quedado pequeño.
Bu dünyada savunmasız küçük bir çocuk olarak bırakacağım erkek kardeşine, inayetli ve sevgi dolu bir anne olmalısın.
Debes ser una amable y amorosa madre para tu hermano a quien dejo en este mundo...
Küçük bir çocuk odası da ayarlarız.
Podríamos montar una pequeña guardería.
Babam... O, etkileyici bir adam Ve ben küçük bir çocuk iken, Ben tıpkı onun gibi olmak istedim.
Mi padre... es un tipo impresionante, y cuando era un niño quería ser como él.
- Küçük tatlı çocuk.
- Qué chico más dulce.
Tanrım, pistte küçük bir çocuk var!
Oh dios mio. Hay un niño pequeño en la pista!
♪ ve küçük bir baterist çocuk ♪
# Puede golpear su tambor o mi trasero #
Küçük bir çocuk gibi yüzü parlayıverdi.
Toda su cara se encendió como si fuera un niñito.
O daha küçük bir çocuk!
¡ Ella no entiende!
Bir bakın. Elemanda küçük, beslenememiş, ergenliğe yeni girmiş çocuk vücudu var.
Tiene el cuerpo de un malhumorado niño pre púber.
Küçük, vahşi bir çocuk.
Un niñito salvaje.
Tanımladıklarına göre sadece küçük bir çocuk.
Lo describen como un niño.
Sence küçük bir çoçuk ve büyükbabası onu durdurabilir mi?
¿ Cree usted que un niño y su abuelo venir a arrestarlo?
Küçük bir çocuk veya yetişkin olup olmadığınıza bakmadan... ilgilenirdi. Çocuklarımızın George'un evinde yaşadıkları ile,..
A George le gustaba involucrarte en las cosas que le gustaban y le interesaban, fueras un niño o anciano.
Böylesine küçük bir kasabada, bir çocuk telefon direğine çarparsa ya uyuşturucu ya da alkol yüzündendir.
En un pueblo pequeño como este cuando uno chico golpea un poste, es probablemente drogas o alcohol.
Küçük bir çocuk gibi ağlama.
No irás a ponerte a llorar como un crío.
Sen küçük bir çocuk musun?
¿ Eres un crío, es eso?
Topher buda senin küçük şakalarından biri olmasa iyi olur burada Danny Reyes olduğun iddia eden bir çocuk var Danny Reyes Lockton'dan.
Topher, mejor que esto no sea uno de tus pequeños chistes didácticos. Hay un niño aquí que dice ser Danny Reyes. Danny Reyes, de Lockton.
Küçük bir çocuk olduğunu ve sana bu tür laflar etmemem gerektiğini biliyorum ama senin amına koyayım.
Sé que eres un niño y que no debería decirte estas cosas, pero vete a la mierda.
Bunlar çocuk değil, küçük insanlar.
No son niños, son enanos.
Küçük hasta çocuk Dikkatimi çektiler di mi?
Oh, ese niñito enfermo, todos necesitamos un poco de atención, ¿ no?
Çocuk ne kadar küçük olsun?
¿ Qué tan joven lo quieren?
Sorunları var, ama biz onun sadece tatlı küçük bir çocuk olduğunu düşünmüştük.
De verdad tiene problemas. Y pensábamos que solo era un muchachito agradable.
Bazen küçük bir çocuk gibi oluyor ve o hislerle dolup taşıyordu.
Llena de los sentimientos que teníamos.
- Küçük bir çocuk.
- Un pequeño.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]