English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ M ] / Mesele bu değil

Mesele bu değil Çeviri İspanyolca

835 parallel translation
Seni hiç anlamıyorlar... Ama mesele bu değil.
No te entienden... pero no importa.
Ama mesele bu değil.
Pero no es eso.
- Mesele bu değil.
Eso es aparte.
Mesele bu değil.
No se trata de eso. No quiero volar.
- Asıl mesele bu değil. Sen kimsin?
- Eso es lo de menos. ¿ Quién es usted?
Mesele bu değil. Patron olmak istiyor musun?
- ¿ Tú te imaginas de jefa?
- Mesele bu değil.
- No, no es por eso.
- Mesele bu değil.
- No se trata de eso.
Ayrıca mesele bu değil.
Además, esa no es la cuestión.
Ama mesele bu değil. - Para senin içine işlemiş.
No es esto, la verdad es que el dinero está dentro de ti.
Mesele bu değil ki.
No es eso.
Mesele bu değil.
Con este, ¡ no! ¡ Acelera!
Ama mesele bu değil.
Esa no es la cuestión.
Mesele bu değil.
No se trata de eso.
Mesele bu değil.
Ése no es el problema.
- Hayır, mesele bu değil.
- No, no se trata de eso.
- Hayır, mesele bu değil.
- No, para nada.
Mesele bu değil.
No es eso.
- - Ama mesele bu değil, Doktor.
- Pero esto no es el principio, Doctor.
- Mesele bu değil...
- ¡ Eh... no lo sé...!
Mesele bu değil. Sizce de korkaklık olmaz mı?
Pero la cuestión es ¿ no te pareció un tanto cobarde?
Mesele bu değil.
- Precisamente.
Mesele bu değil Yeğen.
Pero no es esa la cuestión, Sobrino.
Mesele bu değil.
No tiene nada que ver.
Mesele bu değil.
Eso no formaba parte del trato.
- Mesele bu değil. Böyle durumlarda yaşanan korkunç şeylerle ilgili yazılanları okumuyor musun?
No sé cómo puedes estar tan tranquilo con todo lo que está pasando.
- Mesele bu değil. Evin meskûn olup olmadığını bilmediğini söyledi, sonra da gecesini orada geçirdi.
No es verdad, dijo que no sabía si la casa estaba o no habitada.
- Ama mesele bu değil ki anne.
- No es eso, Madre querida.
Bu ciddi bir mesele, değil mi?
Esto no es cosa de broma.
Onunla yelken açan biri varmış ve sen de kim olduğunu öğrenmek zorundasın. Mesele bu, değil mi, Maxim?
Alguien había salido a navegar con ella y tienes que averiguar quién era, es eso, ¿ no?
Tüm mesele de bu zaten, değil mi?
Eso es lo único que importa, ¿ no?
Bu mesele sadece buradaki 300 kişinin hayatı değil.
No es sólo cuestión de salvar a 300 de nosotros aún vivos.
- Bu mesele aramızda değil miydi?
- ¿ Esto no era entre nosotros?
Oturduğum dairenin hemen üst katında. Unutma bu mesele resmî değil.
No es una visita oficial, sé prudente.
- Bu mesele yapılacak bir şey değil.
- Al whisky no le pasa nada.
Bu kişisel bir mesele değil, Bay Harvey.
No se trata de un tema personal, Sr. Harley.
Bu mesele için değil.
Ni yo tampoco, por ese asunto.
Çünkü bu mesele çözülmedikçe... ve kraliçeler koloniler kurup... üremeye başlamadan bulunup yok edilmedikçe... daha kaç kraliçe karınca üreyeceğini tanrı bilir. Dünyada hakim tür olan insanın soyu... bir yıl içinde... tükenir, değil mi doktor?
Porque si no hallamos a esas hormigas reinas, y no las matamos antes de que establezcan colonias y produzcan más reinas el hombre, la especie dominante sobre la tierra será exterminada
Çok da uzakta olmayan bir yerde başka bir yuvarlak masa toplantısı var. Ama bu sefer mesele köpeğin çiğ ya da pişirilerek yenmesi değil tek amaç kâğıt oynamak.
Al lado se reúne una nueva conferencia pero para jugar a las cartas.
Bu geceki mesele çok da önemli bir şey değil. En iyisi bunu tamamen unutmak.
Lo de esta noche... son cosas que pasan.
Bu ikinci önemde mesele, değil mi?
Eso es secundario, ¿ no?
Nedenini benden iyi biliyorsunuz. Asıl mesele de bu değil mi?
El por qué lo sabe Vd. mejor que yo, ¿ no es cierto?
Hayır sana ait bir mesele değil bu.
- No, no le relaciona del todo.
Bu mesele zaten umrumda değil.
Tus asuntos no me importan.
Bu askeri değil politik bir mesele.
Ésa es una cuestión política, no militar.
- Mesele bu değil- -
Uso, no! -
Ama değil, mesele de bu.
Pero el caso es que no lo es.
Zaten tüm mesele bu, değil mi?
¿ Con que eso es todo, no es así? Eso es.
Bu, askeri bir mesele değil ki.
No es una cuestión militar.
- Burada mesele zaman değil, burada mesele bu eldiven.
Aquí, el tiempo no es el problema. El problema es el guante.
Bu askeri bir mesele değil.
Sigue sin ser asunto del ejército.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]