Ne kadar yazık Çeviri İspanyolca
540 parallel translation
Oh, ne kadar yazık.
Oh, que pena.
Ne kadar yazık.
Qué pena.
Ne kadar yazık!
¡ Qué desgracia!
Ne kadar yazık.
Qué lástima.
Ne kadar yazık...
¡ Son unos inconscientes!
Öyle genç bir adamın gözlerinin zayıf olması ne kadar yazık.
Es una pena que un hombre tan joven tenga tan mala vista.
Bütün bunlardan sonra, Calvera gelmezse, ne kadar yazık olur!
Si Calvera no viene después de esto qué desperdicio.
Ne kadar yazık, kocam bir iş için çıktı.
¡ Qué pena! Mi marido ha salido a resolver unos asuntos.
- Bu gece de aynısını yapamıyor olmamız ne kadar yazık, değil mi?
¿ No es una lástima que no lo podamos hacer hoy?
Ne kadar yazık. Bir çok insan bunu duymaya bayılırdı.
Es una pena, conozco muchos que quisieran oírme.
Ne kadar yazık, çok yakışıklı bir adam.
Lástima, es un chico muy guapo.
Ne kadar yazık.
Qué desgracia.
İki adamını o müzikhole kadar takip ettim. Ne yazık ki, beni farkettiler.
Localicé a dos de sus hombres en el teatro de variedades.
Yazık, ne kadar da iyi anlaşmaya başlamıştık.
Qué lástima, justo ahora que nos llevábamos tan bien.
Daha ne kadar bu yazın boğucu ve kışın dondurucu ısıya dayanabileceğimizi düşünüyorsun?
¿ Cuánto tiempo más crees-- - que podremos resistir? Asfixiarnos en verano y congelarnos en invierno.
Yüz sene alacak olsa yazık olurdu ama hayatım boyunca da olsa ne kadar gidebileceğimi görüyorum
Si se tardan cien años lo lamentaré, pero yo voy a ver hasta dónde puedo llegar en la vida que me queda.
Ne yazık ki Bay Tenderfoot kumu kazamayacak kadar kibarmış. Durmuş ve suyun dolmasını mı beklemiş?
El imbécil no tuvo el sentido de la lógica para cavar en la arena... y esperar a que el agua comience a llenar el tanque.
O kadar ateş ve müzik söndürülseydi ne yazık olurdu.
Qué lástima. Todo ese fuego y música apagados.
Ama bütün hayaller gibi, ne yazık ki bu da sonsuza kadar süremez.
Pero como todos los sueños, no puede durar para siempre.
Ne yazık ki, sizi buna inandıracak kadar delilimiz yok. Size tek söyleyebileceğim, benim ve Bayan Saijo'nun yüzüne bakmanızdır.
Lamentablemente carecemos de pruebas suficientes para mostrar nuestra inocencia,... todo lo que puedo hacer es ofrecerme a mi mismo y a la señorita Saijo.
Ne yazık ki saymayı bitirene kadar bir centilmen olamayacağım.
Pero no seré un caballero hasta que no haya acabado de contarlo.
Karınızın bunu sahneleyecek kadar yetenekli olmaması ne yazık.
Qué pena que su esposa no es una actriz buena.
- Ne yazık ki, bir kraliyet saplantısı yüzünden önüme gelen... her deli kadını görecek kadar ömrüm kalmadı.
No me quedan suficientes años para ver a cada trastornada con delirio de realeza.
Ne yazık ki çok fazla doktor olmasına rağmen yeteri kadar öğretmen yok.
Hay demasiados médicos y faltan profesores.
Ne istiyorsan onu yap, ama... buralara kadar geldikten sonra, vazgeçmemiz çok yazık olur.
Nunca te miento, ya lo sabes. Haremos lo que tú quieras, pero habiendo llegado hasta aquí es una lástima.
Ne yazık ki raporum, sizi de benim kadar üzecek efendim.
Temo que Vuestra Alteza quedará tan chocada como yo.
Ne yazık ki şu anki öngörüme göre bu ayın 28'indeki ecelini o kadar kolay örtbas edemeyeceksin.
Desgraciadamente, no podrá usted... explicar su muerte, el 28 de este mes tan fácilmente... con la predicción que le hago ahora.
Konuşacağımız o kadar şey varken, ne yazık ki, çabucak ayrılmak zorundasın.
Es una lástima que tenga que salir corriendo cuando hay tantas cosas que podríamos haber discutido.
- Ve ne yazık ki şu ana kadar düşüncemi değiştirecek hiçbir nedenim olmadı.
Y desde entonces no he encontrado ninguna razón para cambiar mi criterio.
Ne yazık ki Fransızcam o kadar iyi değil.
Me temo que mi francés no está a la altura de esto.
Siz de gidebildiğiniz kadar gitmişsiniz ama ne yazık ki yeterli olmamış.
Por eso, en unos momentos será el fin de una vida sin provecho.
Ne yazık ki buraya kadar.
Lo siento. Está muerta.
Ne yazık, hepsi bu kadar.
Qué ignominia es todo... ¡ Cómo sabe humillarnos la vida!
Ama gerçekten şu anda bundan bahsetmenin bir anlamı yok. Maalesef yeğenim Tancredi'nin servetinin bugünkü durumuyla..... adı kadar olduğunu ileri sürmek ne yazık ki çok güç.
Pero no está bien que le hable de la antigüedad de mi alcurnia desgraciadamente, la situación económica de Tancredi no está a la altura de la grandeza de su nombre.
Ne kadar yazık.
Mayor es la pena.
Seninle sadece 20 dakika görüşebilmek ne kadar da yazık...
Es una lástima... que sólo estés disponible 20 minutos seguidos.
Ne kadar yazık!
Las muertes.
Ne kadar yazık.
Qué lástima...
Fransızcam iyi ama Rusçam o kadar iyi değil ne yazık ki.
El francés sí, pero mi ruso no es muy bueno. Le tengo miedo.
Dedem diyor ki, babanızın bunu görecek kadar yaşamaması ne yazık.
Mi abuelo está muy triste que su padre no haya podido verlo en vida.
- Ne yazık ki, mesele sandığın kadar basit değil, Prudy.
No es tan sencillo.
Ne yazık ki, benim istencim, bir tiranınki kadar acımasız değil.
Desgraciadamente mi querer no es el despiadado de un tirano
Fakat ne yazık ki şu ana kadar bir eşleşme yakalayamadık.
Pero hasta ahora no hemos tenido exito.
George, şu ana kadar muhteşem ilerledin ; ama ne yazık ki seni yavaşlatmak zorundayım.
George, esta marcha ha sido magnífica pero siento decirte que debo frenarte.
Ne yazık ki illüzyonlarınız düşündüğünüz kadar zararsız olamayabilir.
Me temo que sus ilusiones no son tan inofensivas como Ud. piensa.
Ne yazık ki, bunu görecek kadar yaşamadı.
Pero no vivió para verlo.
O'na ilgi duyuyor olman ne kadar da yazık...
Es una lástima que tengáis que ver con ella.
Ne yazık ki geç saate kadar çalıştık.
Se me ha hecho un poco tarde.
Ne yazık ki, tüm saldırı gücümüzle bile imha edemeyeceğimiz kadar... büyük bir beyni var.
Por desgracia, el cerebro es tan vasto... que ni todo nuestro armamento ofensivo asegurará su destrucción.
Ne yazık ki, hedefim Frances'in nerede olduğunu söylemesi için hayatta kalmasını sağlayacak kadar şaşmamıştı.
Si tan solo me hubiera salido el tiro un poco más desviado aún estaría vivo para decirnos dónde está Frances.
Onu dinlemeye ne kadar da heveslisiniz. Doğu Ukrayna aksanını da yapabilirim fakat ne yazık ki, Bayan McCan'thy ile benim bir randevumuz var.
Que perspicaz es usted tambien podria hacer de Ucrainiano pero desafortunadamente Mis McCarthy y yo tenemos una cita.
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34