Olduğunu söyleyin Çeviri İspanyolca
1,172 parallel translation
Bana olan aşkının hayatta tattığım tek gerçek mutluluk olduğunu söyleyin.
Decidle que su amor es la única felicidad que he conocido.
Acil bir durum olduğunu söyleyin.
Dígale que es una emergencia.
Sadece bir şey... eğer biri sorarsa aşçının oğlu olduğunu söyleyin.
Lo único que le pido es que no niegue que es el hijo de Nikolaev,
Bize neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin Doktor.
¿ Qué necesita, doctora?
Burada ne olduğunu söyleyin.
¿ De qué va todo esto?
Sadece ne olduğunu söyleyin.
Sólo dime cuál ".
Seyircilerinize İsa'ya ihtiyaçları olduğunu söyleyin.
¡ Díganles a los televidentes que necesitan a Jesús!
"Bisikletçi" nin benim bir parçam olduğunu söyleyin.
Dígale que "The Cyclist" es parte de mí.
Şahit olmaları için birkaç tane de gazeteci çağırdım. Bay Schulz'a belgelerin zehir dolabında olduğunu söyleyin.
Ellos no saben cuántos sellos necesitan. ¿ Debo enviarlo de vuelta?
Bunu mutfağa götürün aşçıbaşına da, bir tere çorbası siparişi daha olduğunu söyleyin.
Quiero cresón. Llévese eso a la cocina y dígale al chef que hay una orden más de sopa de cresón.
Ona Dr Fleischman'ın, parasını burada Alaska rivierasındaki bankalara yatıran genç girişimci bir profesyonel olduğunu söyleyin.
Dígale que el Dr. Fleischman es el tipo de joven profesional emprendedor que ha decidido establecerse aquí, a orillas de la Riviera de Alaska.
Sonra okul müdürü bize baktı ve "Lütfen, o nun bana sadece bir çocuk olduğunu söyleyin."
El director me mira y dice : "¡ Dígame que es hijo único!".
Kaptanınıza görevin... tehlikede olduğunu söyleyin.
Dígale a su capitán que la misión está en peligro.
Bak, Fogerty'ye belki de bunun son şansımız olduğunu söyleyin.
Díganle a Fogerty que puede ser la última oportunidad.
Bana neler olduğunu söyleyin.
¿ Cuál es el problema?
Özür dilerim. Lütfen Bay Clamp'a... cevabımın hala hayır olduğunu söyleyin.
Dígale por favor al señor Clamp que la respuesta sigue siendo no.
Onların suçlu olduğunu söyleyin, ve bende onları hemen burada geberteyim.
Si los declaran culpables, los ejecutaré aquí... ahora mismo.
Bir dost olduğunu söyleyin.
Dígale que es un amigo.
Ailelerinize bunların Rose Muldoon'dan olduğunu söyleyin.
Dile a tus padres que éstos son de parte de Rose Muldoon.
İşlerin çok iyi gittiğini ve geleceğin parlak olduğunu söyleyin.
Diles que el futuro del negocio se ve increíble.
Size zahmetiniz için ne kadar borcum olduğunu söyleyin... 400 dolar. Aslında, sen benim ilgi ve saygımı haketmiyorsun!
¡ Tú eres el que no se merece ni mi respeto ni mi atención!
Size zahmetiniz için ne kadar borcum olduğunu söyleyin... 400 dolar. Aslında, sen benim ilgi ve saygımı haketmiyorsun!
ḂTú eres el que no se merece ni mi respeto ni mi atención!
Ona, Cleveland'daki Gloria olduğunu söyleyin.
Dile que soy Gloria de... Cleveland.
Erişimlerini kısıtlayalım ama adamlarınıza onların misafirimiz olduğunu söyleyin.
Limitaremos sus movimientos. Pero recuerde a sus hombres que son nuestros invitados.
Bunların delilik olduğunu söyleyin.
Dígale que es una locura.
- Ona neden olduğunu söyleyin.
- Dígale por qué.
Ona sevimli ve iyi bir kedi olduğunu söyleyin.
Dígale que es un gato precioso. Y un gato bueno.
Birisi sorarsa, 11 kızınız ve 5 oğlunuz olduğunu söyleyin.
Si alguien pregunta, tienes 11 hijas y 5 hijos. Hola.
Kökeni bilinmeyen biyolojik bir etken olduğunu söyleyin.
Dígales que es un agente biológico de origen desconocido.
Mountin karakolunun güç anahtarının hangisi olduğunu söyleyin bana?
¿ Cuál es el interruptor de suministro de la central de la policía montada?
Lütfen bu sabah neler olduğunu söyleyin.
Por favor, decidme qué ha pasado esta mañana.
Onlara, İskoçya'nın özgür olduğunu söyleyin.
Díganles que Escocia es libre.
Birilerinin öldürülmek üzere olduğunu söyleyin.
Van a matar a alguien.
Evet, John tarafından olduğunu söyleyin.
Cobro revertido. Habla John.
Lütfen ona bu jetonu verin ve ona 1 81 8'in benim uğurlu sayım olduğunu söyleyin.
Por favor, dala esta moneda y dila que el 1818 es mi numero de la suerte.
Ona rahibin yanımda olduğunu söyleyin. - Ne? - Burada, yanımda.
Dììgale que el cura al que estàn buscando està conmigo.
Kinjo'ya Racine'in burada olduğunu söyleyin.
Dile a Kinjo que Racine está aquí.
- İşte geliyor. - Sorun değil hanımefendi. Neresi olduğunu söyleyin sizi hemen ulaştırayım.
No hay problema dígame donde esta y las llevare enseguida.
Devam et. - Lütfen bana nerede olduğunu söyleyin.
- Por favor dígame dónde está.
Acil bir durum olduğunu söyleyin.
Dígale que un asunto urgente nos hizo regresar a casa de inmediato.
Herşeyin sizin hatanız olduğunu söyleyin.
Dejen que les den un discurso sobre que todo es culpa de ustedes.
Kontrolün bende olduğunu onlara söyleyin.
- Dígales que estoy a cargo. - ¿ Asistente?
Onun masum olduğunu bildiğimi ona söyleyin.
Digalè que yo sè que èl es inocente.
Wong Fei Hung'un nerede olduğunu söyleyin bana.
¿ Quiero saber dónde está Wong Fei-Hung?
Burada bir valiz dolusu para olduğunu ve bunu istemediğinizi söyleyin.
Diles que hay una maleta llena de dinero, y que tú no lo quieres.
Ne oldugunu söyleyin.
Díganme qué es.
- Kim oldugunu söyleyin Senyor Agustin.
- Dígame quiénes, Sr. Agustín. Dígamelo.
Ne olduğunu bana söyleyin.
¿ Te importa contarme qué pasó?
Tamam, karısının doğurmak üzere olduğunu söyleyin.
- Solo dile que su esposa tendrá un bebe.
Ona çok ağır olduğunu söyleyin.
Dile porque es demasiado pesada.
Amiral Ngomo'ya teklifinden dolayı minnettar olduğumu söyleyin,... fakat gemide neler olduğunu öğrenmeden kimseyi ışınlamak istemiyorum.
Agradezco la oferta del almirante Ngomo pero nadie será transportado hasta saber qué pasa.