Ona gününü göstereceğim Çeviri İspanyolca
47 parallel translation
Hiç bırakmamış. Ona gününü göstereceğim.
Todo el tiempo ha estado haciéndolo y yo lo voy a acabar.
Elime geçirdiğimde, ona gününü göstereceğim.
Cuando lo atrape, Voy con todo contra eél.
Ona gününü göstereceğim.
Se le va a caer el pelo.
- Ona gününü göstereceğim- -
- Yo le enseñaré a molestar a mi...
- Ona gününü göstereceğim.
- No te entrometas, Birnbaum.
Ona gününü göstereceğim. Çok iyi bir fikir...
Voy a darle una lección.
- Ona gününü göstereceğim.
- ¡ Es problema mio!
Ona gününü göstereceğim.
Te voy a patear el culo.
Ona gününü göstereceğim!
¡ Se acordará de ésta!
Ona gününü göstereceğim.
Voy a domarlo.
Ona gününü göstereceğim.
¡ Le voy a meter un pleito que se va a acordar de mi!
Ona gününü göstereceğim.
¡ Ya verá quién soy!
- Ona gününü göstereceğim.
- Debo atraparlo.
Ona gününü göstereceğim!
¡ Le daré su merecido hasta que implore piedad!
Sue Ellen Hindistan'daki düğününün davetiyesini sadece 1 hafta önce yolladı. Ona gününü göstereceğim.
Sue Ellen me envió una invitación una semana antes de su boda en la India. ¡ Ya verá!
Şimdi ona gününü göstereceğim!
Voy a ir ahora mismo!
Dayan Grundy, ona gününü göstereceğim.
¡ Espera, Grundy! ¡ Lo tengo!
- Ona gününü göstereceğim,
- Me la voy a joder.
Ona gününü göstereceğim.
Le voy a matar...
O senin ustan, buna rağmen... Ona gününü göstereceğim, bir sağ yumruk ve kıçına bir tekme!
Es tu amo, después de todo... asi que solo dele un buen derechazo y golpeelo en el trasero!
Yine Bağdat'taki o kadını görmeye gittiyse Tanrı'ya yemin ederim ona gününü göstereceğim.
Si fue a ver a esa mujer en Bagdad de nuevo juro por Dios que le cortaré las pelotas.
Geum Jan Di gelene kadar bekle, ona gününü göstereceğim.
Espera hasta que llegue Jan Di, se lo mostraré.
Hemen şimdi gidip ona gününü göstereceğim.
Ahora mismo voy a ir a patearle el trasero.
Bu akşam ona gününü göstereceğim.
Esta noche le diré lo que opino.
Büyüdüğüm zaman ona gününü göstereceğim.
Aunque no sea mayor...
Ona gününü göstereceğim.
Yo le enseñaré.
Ona gününü göstereceğim.
voy a darle un pedazo de mi mente.
Ona gününü göstereceğim!
¡ De ninguna manera!
Ona gününü göstereceğim.
Que te den...
- Şimdi ona gününü göstereceğim.
- Ahora mismo lo arreglare.
Ona gününü göstereceğim!
No te perdonaré
- Evet, ona gününü göstereceğim.
Sí, al diablo con él.
Ona gününü göstereceğim.
No tendré piedad.
Teğmeninle görüşüp ona gününü göstereceğim.
Quiero hablar con tu teniente, darle un pedazo de mi mente.
- Ona gününü göstereceğim!
Él sabrá que le llegó la hora.
Gününü göstereceğim ona!
¡ Y su bebé vagabundo también!
Sana söyleyeyim yine o adamsa, gününü göstereceğim ona.
Te diré una cosa... si es ese hombre otra vez, me va a oír.
Ona öğreteceğim, öğreteceğim, gününü göstereceğim.. Sorun ne?
- Te voy a enseñar algo.
Ben ona göstereceğim izin gününü!
Ya le daré yo días de fiesta.
Ona gününü göstereceğim!
¡ Se va a enterar!
- Göstereceğim ona gününü.
Ese me las paga. - ¿ Quién?
Serseri! Eve döndüğümüzde gününü göstereceğim ona.
Ese malcriado, cuando llegue a casa se las va a ver conmigo.
Gününü göstereceğim ona.
le enseñare.
Gidip ona gününü göstereceğim.
Voy a darle una lección ahora.
Buraya gelince göstereceğim ona gününü.
Espera a que vuelva a verlo.
gene mi O... ona gününü gosterecegim!
No de nuevo... ¡ Ya verá!
Ona yaptığı şey yüzünden Marslı kaltağa gününü göstereceğim.
Tendré mi venganza contra la bruja marciana que le hizo esto.