Ona söyleyin Çeviri İspanyolca
1,229 parallel translation
Yemek istemediğimi ona söyleyin.
Dile que no quier ninguna cena.
Bana söyleyeceğiniz bayağı lafları, ona söyleyin.
Ahórrese todas las perogrulladas que iba a usar conmigo. Dígaselas a él.
Evet lütfen. Ona söyleyin... Alo?
Si, por favor, dígale que es... ¿ Hola?
Ona söyleyin, bütün karakoldakiler onun hissettiklerini paylaşıyorlar.
Digale que los chicos de la estación estamos con el.
"Ona söyleyin, küçük sincabı... "... onu daima sevecek! "
"¡ Dígale que su ardillita siempre Io querrá!"
Gözünü korkutun, sonra da ona düşüncelerinizi söyleyin.
Dale un buen susto y luego dile qué piensas.
Ve ona kitaplarını mümkün olan en kısa sürede hazırlayıp yollayacağımı söyleyin.
En cuanto estén listos Ios libros que pide se los enviaré.
Ona vurulduğumu söyleyin.
Dígale que me dispararon.
Ona bir dava için şehir dışına çıktığımı söyleyin.
Dígale que no estoy en la ciudad.
Lütfen ona ofisine geleceğimi söyleyin.
Le veré en su despacho.
Ona aradığımı söyleyin tamam mı? Çok teşekkür ederim.
Sólo digale que lo llame, de acuerdo?
Billy gelirse... ona elçiliğe geri döndüğümü söyleyin.
Si Billy regresa... díganle que regresé a la embajada.
Ona endişe etmemesini söyleyin.
Diles que no te preocupes.
Ona, onu sevdiğimi söyleyin.
diles que. Y que me encanta.
Ona, Jesse'nin onu aradığını söyleyin.
Dígale que lo busca Jesse.
Olmaz. Ona yapamayacağını söyleyin.
Dile que no puede.
Ona aracının durumunu söyleyin.
Diganle en qué condiciones está su nave.
Sizinle temas kurarsa ona aynı şeyi söyleyin.
Si se pone en contacto con usted, dígale lo mismo.
Ona bunu yemesini söyleyin.
Dile que se lo coma.
Michael ararsa ona hangi odada olduğumu söyleyin.
Si llama Michael, díganle en qué habitación estoy.
Bana mesajınızı söyleyin, ben de ona ileteyim.
¿ Por qué no me deja un recado y yo se lo digo?
Doktora gidin ona müptela olduğunuzu ve ilaca ihtiyacınız olduğunu söyleyin.
Mire, señora. Vaya al médico, dígale que es drogadicta y que le extienda una receta.
Hayır, Sadece Ona Rico'nun Çağrı Attığını Söyleyin..
No, sólo dígale que Rico llamó de nuevo.
- Ona beni bulduğunuzu söyleyin.
- Decidle que me habéis encontrado.
Ona oğlunu bulduğunuzu söyleyin ve onunla buluşmaya can atıyorum.
Decidle que habéis hallado a su hijo y que se muere por verle.
Ona yapmamı istedikleri için yaptığımı söyleyin.
Hago esto porque... mi gente espera que lo haga.
Eğer Fred benden önce gelirse, söyleyin ona bensiz başlamasın.
Si Fred vuelve antes de que regrese, díganle que empiece sin mi.
- Ona bizden selam söyleyin.
- Saludadla de nuestra parte.
Ona altı aydır beraber yaşadığımızı söyleyin.
Dile que vivimos juntos durante seis meses.
Ona Salina'ya göz kulak olmasını söyleyin.
Dígale que se ocupe de Salina.
Ona söyleyecek sözünüz varsa, ona söyleyin o zaman.
Y si tiene algo que decir, dígaselo a él.
Ona siz söyleyin, General.
Díselo en persona.
Ona bir dost bulduğunu söyleyin.
Díganle que encontró a un amigo.
Ona hazır olduğumu söyleyin.
- Decidle que estoy preparado.
Ona çok çok acil olduğunu söyleyin.
Dígales que es muy importante.
Ona sadece son derece hayal kırıklığına uğradığımı söyleyin.
Solo dígale que me ha dejado una terrible decepción.
Ona "des innois" in yer olmadığını söyleyin. Baktıklarımız arasında yoktu ve arkadaşların bildikleri kadarıyla antropolojiyle ilgili bir şey değil.
Dígale que "des innois"... no es un lugar, al menos no pude encontrarlo... y nadie parece pensar que tiene que ver con antropología.
Neyse, onu özlediğimizi ve eğer canı sıkılırsa her zaman kapımızın ona açık olduğunu söyleyin.
No olvide decirle que Ia extrañamos y si se cansa... de todo el sol, que regrese, de acuerdo?
Et arabası çağırın ( can-kurtaran ), sonra da Loomis'i bulun, ona burada olası bir ölümlü vakanın olduğunu söyleyin.
- Solía serlo. Llama la ambulancia... y dile a Loomis que tenemos una posible víctima fatal.
Hey, ona gerçeği söyleyin.
Hey, diganle la verdad
- Ona selamımı söyleyin. Hayır, boş verin.
Dígale que le mando saludos- - No, olvídelo.
Ona bunu söyleyin!
¡ Díganle eso!
Söyleyin ona!
¡ Díganselo!
Ve unutmadan, gelecek sefer Bay Eliot'ı gördüğünüzde ona "Çorak Ülke" in harika olduğunu düşünen iki tane kendini adamış Islington'lı takipçisi olduğunu söyleyin.
Y recuerde, la próxima vez que vea al Sr. Eliot... dígale que tiene dos admiradores devotos en Islington... que piensan que La tierra baldía es una verdadera maravilla.
Bay Crusher, annenizle temasa geçip, ona sevgilerimi... ve Atılgan'da kalmanıza izin verdiğimi, ama onun arzusuna da itaat edeceğimi söyleyin.
Llame a su madre en la sede médica de la Flota. Envíele mis saludos y dígale que tiene mi permiso para quedarse pero que me atendré a sus deseos.
Ama onu gördüğünüz zaman... ona arabasının haczedildiğini söyleyin.
Pero si lo ves... dile, por favor, que embargué su auto.
Söyleyin ona.
Díselo a él.
Ona önemli olduğunu söyleyin.
Bueno, dígale que es importante.
Bir dahaki sefer Bennington dışarı gittiğinde... ona vücudunu da götürmesini söyleyin.
La próxima vez que Bennington salga, dígale que se lleve su cuerpo.
Ona, itaat etmek nedir bilmediğimi söyleyin.
Decid a quien os envía que desconozco la palabra "sumisión".
Ona, 15 dakika içinde orada olacağımı söyleyin!
Es que- - Dígales que llegaré en 15 minutos.
söyleyin bana 123
söyleyin 443
söyleyin ona 26
söyleyin bakalım 40
ona sor 138
ona söylemelisin 22
ona sordum 39
ona söyle 131
ona sordun mu 17
ona söylemedin mi 18
söyleyin 443
söyleyin ona 26
söyleyin bakalım 40
ona sor 138
ona söylemelisin 22
ona sordum 39
ona söyle 131
ona sordun mu 17
ona söylemedin mi 18