English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / Ona sorun

Ona sorun Çeviri İspanyolca

921 parallel translation
O... ona sorun. Neden onun...
Pregúntenle. ¿ Por qué su propia...
Church'ü kimin öldürdüğünü ona sorun.
Pregúntenle a él quién mató a Phil Church.
Ona sorun.
Pregúntenle.
- Ona sorun.
- Pregúntaselo.
Ona sorun.
Pregúnteselo a él.
- O gazeteci gerçekten ona sorun çıkarabilir mi?
¿ Ese reportero puede causarle problemas realmente?
Ona sorun...
Deben preguntárselo...
Ona sorun Peder.
Pregúntele a ella, Padre.
- Ona sorun!
- ¡ Padre!
Para onda. Ona sorun!
El dinero lo tiene él. ¡ Pregúntale!
Ona sorun!
- ¡ PregúnteseIo a él!
Ona sorun, daha önce ona hiç zarar verdim mi? Haydi, ona sorun!
PregúnteIe si Ie hice algo antes de eso, pregúnteselo.
Şimdi, gidip, ona sorun! Hastaneye gidip, ona sorun!
Vayan al hospital a preguntárselo.
Ama ben ona sorun çıkarmak istemedim.
No era mi intención causarle problemas.
Ona sorun.
Pregúnteselo.
İsterseniz ona sorun.
Pregúntenle a Rosalie.
Gidip ona sorun. hadi.
Ve a preguntarle.
, Joe Hadi ona sorun. Haydi.
Vamos, Joe, pregúntale.
İsterseniz ona sorun.
La Sra. Grubach guarda la llave. Pregúntele.
Sorun ona.
Pregúntele.
Ona Bayan Annabella Smith'i tanıyıp tanımadığını sorun.
Pregúntele si conoce a la Srta. Annabella Smith.
Ona herhangi bir soru sorun.
Pregúntenle cualquier cosa.
Hangi saatin ona uygun oldugunu sorun.
Pregúntele a qué hora prefiere que nos citemos.
- Ona binsem sorun etmez bence.
- Seguro que no le importa que lo monte.
Fakat ona : "Telefonum yok ki şayet almaya gücüm yetseydi bile... çözdüğünden fazla sorun getiriyor diye almazdım" dedim.
Y le dije : "Aunque pudiera pagarlo no lo tendría, porque da más problemas que beneficios".
İşte orada tek sorun, ona sahip olmayışımız.
Y ahí está, sólo que no es nuestro.
Ona ne kadar köhne olduğunu sorun!
¡ Pregúntele cuán miserable!
Sorun çıkarsa ona bir kez bas, her şey yolundaysa üç kez.
Oprímelo una vez si hay problemas, y tres si todo va bien.
Sorun nedir? Ona karşı çok yumuşaksın
- ¿ Tú también estás chiflado por ella?
Sorun ona. Seni tanıyor muyum?
Pregúntele a él. ¿ Te conozco?
Gece olunca Lane'i ona götürmek sorun olmaz.
Aproveche la noche para llevarlo a su casa.
Ama sonra, taşımak için çok hafifti babası da ona severdi, yani sorun değildi.
Es que pesaba poco y tu padre le quería, así que no le costaba.
Ona sorun.
Pueden preguntárselo.
- Ona sorun.
Pregúntele.
Ona Shiloh'da ne oldugunu sorun.
¿ Pregúntele que pasó en Shiloh?
Ve kim sorun çıkarırsa ona bıçağımı saplar ve yolun dışında bırakırım.
Si alguien me causa demasiados problemas, le clavaré un cuchillo y lo dejaré atrás.
Sorun olmazsa ona birkaç soru sormak isterim.
Quisiera continuar, si no le importa.
Ona güvenebilirsin, sorun çıkarmayacak.
Tiene que creerle, es buena persona.
Başka bir sorun ise şu : Ona hâlâ aşık.
Otra complicación es que aún lo está.
Haydi sorun ona.
Preguntádle por ellas.
Tabii ona da bir arkadaş getirirsen sorun olmaz.
A menos que puedas traer un amigo para ella.
Çünkü ötelerde bir yerde rulet çarkı döndü ve ona çıkan sayı siyah 13 oldu. İnanmıyorsanız o çok özel krupiyeye sorun.
De alguna manera para él, la rueda giró y cayo en el casillero "negro el 13"
Kaptan Keller doğru söylüyor. Ona bir şeyler verince sorun çıkartmayacaktır.
Me temo que eso que ha dicho el capitán Keller no es cierto.
Ona sorun.
Pregúntele a él.
Ona, kaçırma olayı öncesinde ve sonrasında neler olduğunu sorun. Dur.
Pregúntele que aconteció antes y después del secuestro.
Bir sorun çıkacaksa, o bana çıkaracak, ben ona değil.
Si alguien tiene problemas, será él conmigo, no al revés.
Ama ona, aldığı kolilerde ne olduğunu sorun.
¡ Pero pregúntenle qué contienen esos paquetes que recibe!
- Buradan nasıl çıkacağımızı sorun ona.
- Pregúntele cómo salir de aquí.
Ona soru sorun, hocam.
Interróguelo, maestro.
Sorun çıkaracak olanlar ona hesap verir.
Si alguien arma algún lío, responderá ante él.
Nesne ona da biraz sorun yaratabilir.
El objeto puede causarle problemas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]