English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sanırım değil

Sanırım değil Çeviri İspanyolca

4,780 parallel translation
Başkanın takdiri kitabımda bir önyazı olamaz sanırım değil mi?
¿ El agradecimiento del Presidente podría venir en forma de publicidad para mi libro?
Sanırım ağlamasını sağlamamız lazım, değil mi?
Vale, así que supongo que solo necesitamos hacer que llore, ¿ no?
Sanırım bana o dairede ne yaptığını söylemeyeceksin, değil mi?
Supongo que no me dirás qué hacías en el apartamento.
Sanırım Kruger'in yerine yeni bir avcı çağıracaksın, değil mi?
Supongo que entonces convocarás a otro cazador para reemplazar a Kruger.
Sanırım bu kasabada o kadar saygı kazandım, değil mi?
Creo que me he ganado ese mínimo respeto, ¿ cierto?
Evet, Ark'ı ön saflarda ne kadar süre tutabilirim bilmiyorum ama, sanırım senin dünyanda sadece ilk olmalıyız, en iyisi değil.
Si, no estoy seguro de cuánto tiempo Arco se mantenga en la vanguardia, pero creo que en su mundo sólo hay que ser el primero, no el mejor.
Sanırım seks buna dahil değil.
Bueno, supongo que entonces lo del sexo queda descartado.
Jenna, Sanırım sen de buradaydın değil mi?
Y, Jenna, creo que tú estabas por acá,
Sanırım Brick sohbet havasında değil.
Supongo que Brick no tiene ganas de platicar.
Sanırım ailen hakkımda yanılmadılar, değil mi?
Supongo que tus padres tenían razón sobre mí, ¿ verdad?
- Sanırım evde değil.
- Parece que no hay nadie en casa.
Sanırım annen yine kız kardeşiyle kavga etmiş ama oğlunun evi dahi olsa, böyle habersiz gelmesi uygun değil.
Imagino que mamá tuvo otra pelea con su hermana... pero aunque esta es la casa de su hijo, llegar así de repente es una molestia.
Ama sonra sanırım Quinn gerçek adı değil.
Pero supongo que Quinn no es tu verdadero nombre.
Çok, evde oluyor değil Sanırım.
No tienes mucho que hacer en casa, supongo.
Evet. Sanırım bu işe gerçekten ihtiyacımız var şimdi, değil mi?
Sí, supongo que realmente necesitamos este trabajo ahora, ¿ no?
Sanırım evlendikten sonra değil de şimdi ayrılması daha iyi oldu.
Supongo que es mejor que me haya dejado ahora que después de habernos casado.
Antrenmanlara gelen hanım sanırım, değil mi?
Sí. Parece la mujer que apareció durante el entrenamiento, ¿ no?
Ne olduğunu bilmiyorum ama sanırım herkes ikinci bir şansı hak eder, değil mi?
No sé que pasó, pero creo que todos merecen una segunda oportunidad, ¿ cierto?
Sanırım Örümcek Adam'ın da ikinci bir şans hak etmesi imkânsız değil.
Creo que no es imposible que Spiderman tenga una segunda oportunidad.
"Sanırım yeni şantiye müdürümüz ikisi de değil."
Sospecho que nuestro nuevo jefe ingeniero no es nada de eso.
Sanırım bir tahminin var, değil mi?
A pesar de todo tienes un candidato, ¿ verdad?
Havaalanına değil sanırım.
Supongo que al aeropuerto no.
Sanırım senin kostümün organik değil.
Supongo que tu traje no lo es.
Sanırım, müşterilerinin de böyle düşünmesini istedi, değil mi?
Quiero decir, eso es lo que sus clientes pensarían, ¿ verdad?
Sanırım bir köpek ağır şekilde yaralandı, sahibi de evde değil.
Creo que hay un perro lastimado, pero el dueño no está en casa.
Beyazdı sanırım, değil mi?
Y sin embargo, un tipo blanco, ¿ no?
Sanırım... konuşmalıyız. Değil mi?
Creo que... creo que necesitamos hablar. ¿ No lo crees?
Ve sanırım bize yardım edecek durumda değil.
Y rápidamente... No creo que pueda ayudarnos más.
Ama sanırım hayatta olduğum için şanslıyım, değil mi?
Pero supongo que tengo suerte de estar vivo, ¿ no?
Çünkü sanırım sen dışarıda insanlarla konuşuyordun, ki bu bir sorun değil, bunda yanlış bir şeyde yok ama... Ama sonra son anlarda birden gelip de yine de yer sahiplenemezsin.
Porque creo que estabas afuera, sabes, hablando con la gente, lo que no es ningún problema, no hay nada malo en ello, pero... después no puedes esperar entrar en el último minuto y todavía tener un sitio.
Sanırım Esther yerde uyumaya alışkın değil.
Supongo que Esther no está acostumbrada a dormir en el suelo.
Sanırım Müdür Coulson bize tam da evimize gitmemizi söyleyecekti, değil mi?
Creo que el Director Coulson iba a decirnos que fuéramos a casa, ¿ cierto?
Sanırım yaptığın veya yapmadığın şey umurunda değil.
Creo que no está realmente interesado en si lo hiciste o no.
Var, değil mi? Sanırım...
Lo sabes, ¿ verdad?
Dikkat et! Sanırım elim hakikaten hep tetikte, değil mi?
- ¡ Cuidado! Parece que sí que tengo el gatillo fácil, ¿ eh?
Sanırım hepimizin küçük sırları var, değil mi?
Supongo que todos tenemos nuestros secretitos, ¿ no?
Sanırım beni seçtiğiniz için bayağı şanslıyım, değil mi?
Supongo que tengo suerte de que ustedes me eligieran, ¿ no?
Sanırım hayatın çocuk sahibi olduğunda cidden değişecek, değil mi?
Supongo te tu vida cambia mucho cuando tienes un hijo, ¿ verdad?
Sanırım onu biraz incittim, değil mi?
Supongo que me hacía parecer como si fuera su culpa, ¿ no?
Sanırım artık korkmuyorsun. Değil mi? Güzel.
Supongo que ahora ya no estás asustada.
Sanırım bu durum çevreyle değil, Kimera Karınca'nın kendine has özelliğiyle alakalı.
Yo creo que tiene algo que ver con la naturaleza única de las Hormigas Quimera más que con el entorno en sí.
- Ölümlerin sebebi "ebedi güneş ışığı" aşırı kullanımına bağlandı. Mucizevi bir iksir, herkese verdiğiniz ve her şeyi iyileştirdiğini iddia ettiğiniz sanırım teknik olarak öldüklerinde de hastalıktan kurtuluyorlar, değil mi?
Las muertes se atribuyeron a sobredosis de "sol perpetuo" un elixir milagro que solía prescribir asegurando que curaba casi cualquier cosa.
sanırım bu sana geçmişimi anlatmamla alakalı, değil mi?
Supongo que esto tiene algo que ver con lo que te dije sobre mi pasado, ¿ verdad?
Sanırım Bella'yla aramızda küçük bir çekim yakaladık, değil mi?
Creo que Bella y yo nos estamos haciendo amigos, ¿ no?
Sanırım bu bir sır değil.
Bueno, supongo que no es ningún secreto.
Sanırım öyle mi, değil mi öğreneceğiz.
Supongo que averiguaremos si es verdad.
Sanırım Jeremy artık kayıp değil.
Supongo que Jeremy ya no sigue desaparecido.
Sanırım kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermek kutsal ruha aittir, bana değil.
Creo que escoger quién vive y quién muere es cosa del Gran Espíritu, no mía.
Pekala, sanırım Gunnar'dan benimle gelmesini istemem gerekecek. Maalesef. Ama dördümüzün bir arabayı paylaşmasına karşı bir kural yok, değil mi?
Supongo que tendré que pedir a Gunnar que sea mi acompañante desafortunadamente, pero no hay ninguna norma en contra de que cuatro compartan un coche, ¿ no?
Morel, sanırım öğrencilerinin dövüş günü bugündü değil mi?
¿ verdad?
Evet, sanırım bu konuda hiç konuşmadık, değil mi?
Sí, supongo que nunca hemos hablado de verdad acerca de esto, ¿ no?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]