Saçmalıyorum Çeviri İspanyolca
723 parallel translation
Sanırım saçmalıyorum.
Oh, supongo que estoy diciendo tonterías.
Saçmalıyorum herhal.
Qué tonta soy.
Saçmalıyorum, herhalde.
Eran totalmente diferentes, no sé en qué estaba pensando.
Sanırım saçmalıyorum.
Supongo que es una tontería.
Galiba saçmalıyorum.
Supongo que estoy diciendo tonterías.
Belki saçmalıyorum, ama emin olmalıyım.
Me estoy portando como una tonta, pero quiero asegurarme.
İyice saçmalıyorum.
Estoy atónito.
Hayır, saçmalıyorum işte.
No. No, yo sé lo que me digo.
- Hiç. Saçmalıyorum.
- Nada, yo deliro.
Saçmalıyorum, çünkü Alfred gerçek bir profesyonel.
Esto es ridículo, Alfred es un auténtico profesional.
Ama şu anda sadece saçmalıyorum.
Y sólo estoy diciendo un montón de tonterías.
Saçmalıyorum.
Estoy diciendo tonterías.
Saçmalıyorum demek.
¡ Ahora digo tonterías!
Saçmalıyorum işte.
Hablo tonterías.
Doğruyu söylemek gerekirse biraz saçmalıyorum ha?
¿ No le parezco un poco patética?
Hiçbir şey. Her zamanki gibi saçmalıyorum.
Que soy una tonta, nada más.
Sürekli saçmalıyorum.
¡ Hablo demasiado! ¡ Me comprendes!
Saçmalıyorum.
Es absurdo.
Hayatım, belki saçmalıyorum, ama ben daha rahat...
Cariño, tal vez sea ridículo, pero me sentiría mejor si...
Saçmalıyorum.
Estoy portándome como un loco.
Saçmalıyorum..
Estoy siendo boba.
Senin ne düşündüğünü biliyorum, ben saçmalıyorum.
Yo sé que usted piensa, que hablo tonterias.
Ama cidden saçmalık. Her şeyi işliyorum, ama hiç toplamıyorum.
Anoto cosas, pero nunca las sumo.
Adaleti engellemeye çalışmıyorum ancak bu genç adamın da dediği gibi bu bir saçmalık.
No intento entorpecer la acción de la justicia. Pero como dice este joven, esto es una farsa... y será un asesinato si los ejecutan esta noche.
Saçmalık, katılıyorum.
- Necedad, estoy de acuerdo.
Böyle saçmalıklar aklına nasıl geliyor anlamıyorum.
No sé que se te metió en el coco. ¡ Mujeres!
Bu tür saçmalıkları yanımda taşımıyorum.
No llevo encima esas tonterías.
Saçmalıyorum, değil mi?
Soy gracioso, ¿ verdad?
Saçmalık kokusu alıyorum.
Huele a puro cuento.
Bu saçmalığa inanmıyorum.
No creo en todo eso.
Savcı tarafından yapılan sorgulamanın saçmalığına... dikkat çekmeye çalışıyorum.
Intento señalar, señor... el total absurdo que constituyen las preguntas del fiscal.
Kongo'da tüberküloz olduğun saçmalığına inanmıyorum.
No creo esa tontería de que tuvieras TB en el Congo.
Baron Krovath ve hakkımda söylenen saçmalıkları hatırlıyorum.
Recuerdo cuando hubo un rumor sobre mí y el barón Krovath...
Birleşik Devletler Anayasasına ortaçağ saçmalıklarının girmesini ve ilerleme karşıtlarını önlemeye çalışıyorum.
sólo intento impedir que los retrógrados vicien con ignorancia medieval la Constitución de los Estados Unidos.
Majesteleri böyle saçmalıklara inanamıyorum!
Su Majestad no puede creer semejante tontería.
Bu saçmalığın canımı sıkacağını sanmıyorum.
No creo que pueda molestaros con esta tontería.
Ben bu saçmalıkların hiçbirine inanmıyorum.
No creo en ninguna de esas estupideces.
Devamı için elimden geleni yapıyorum ama saçmalık istemiyorum.
Yo hago lo posible porque nos llevemos bien pero no permitiré que esto se vuelva tonto.
- Bu bir saçmalık. - Chuck'a katılıyorum efendim.
- Estoy de acuerdo con Chuck, señor.
Buradaki herkes de. Bu saçmalığın sebebini anlamıyorum.
Todos sabemos eso aquí adentro y no entiendo el porque de esta comedia
Bak Emily, ara sıra kıskançlık yapmana aldırmıyorum ama bu saçmalık.
No me importa que te pongas celosa de vez en cuando... ¿ pero no es ridículo esto?
Bay Crockett, bunun çok garip geldiğini anlıyorum, ama... ya doğa bizi geri püskürtmeye çalışıyorsa? - Saçmalık.
Sr. Crockett, sé que sonara terriblemente extraño... pero, y si la naturaleza tratara de vengarse de nosotros?
Ne zaman bu bağlantıyı kapatsam yeniden ses-yazar saçmalığına girmek zorunda kalıyorum.
¡ Cada vez que me conecto, tengo que pasar por esa mierda de verificación de voz!
- Yorum yok. Bütün gece burada dikilip bize "Yorum yok" saçmalığını mı söyleyeceksiniz?
¿ Se va a quedar parado ahí toda la noche sin hacer comentarios?
Bu saçmalıkların ne alakası var anlamıyorum.
No sé lo que estoy consiguiendo con esta mierda.
Seninle tanıştırabilirim ama sanmıyorum ki... Saçmalık!
Te lo puedo presentar, aunque no creo...
Bailey saçmalığı derken uygar dünyanın kıskandığı muhteşem İngiliz yapımı köprüden bahsettiğini sanıyorum.
Supongo que se refiere a ese glorioso puente británico envidia del mundo civilizado.
Ben bu politik saçmalıklara inanmıyorum.
No creo en esa basura de la política.
Bazen bu saçmalıklara inandığımı düşünmeye başlıyorum. Hastaneye gidemedim.
A veces, pienso que terminaré creyéndome toda esa mierda.
Bu saçmalıklara artık inanmıyorum.
Te digo otra cosa. Ya no creo en estas tonterías.
Ben doğaüstü saçmalıklara inanmıyorum.
Yo no creo en esas supersticiones sin sentido.
saçmalık 1235
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçma sapan konuşma 57
saçmalıyor 21
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçma sapan konuşma 57
saçmalıyor 21
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40