Sen bilirsin Çeviri İspanyolca
4,191 parallel translation
Sen bilirsin.
Hazlo como tú quieras. - Espera. ¿ Adónde vas?
Sen bilirsin, dostum.
A tu manera tio
Bu son gelişim. Artık sen bilirsin.
Es la última vez que vengo, así que haz lo que quieras.
Yani, sen bilirsin... Belli ki işi alacaksın, değil mi?
Bueno, quiero decir, ya sabes, obviamente tienes que cogerlo ¿ no?
Şey, çünkü en iyi çamaşır suyunun hangisi olduğunu sen bilirsin.
Lo decía porque tú sabes cuál es la mejor.
Büyük ihtimal sen bilirsin.
Bueno, seguramente tú lo sabes.
Sen bilirsin sanıyordum.
Pensé que tú lo sabrías.
Sen bilirsin.
Tú lo sabes mejor.
Sen bilirsin, fakat sen ön sevişmeden olacaksın.
Muy bien, pero esto saldrá de tu tiempo de juego previo.
Tamam, sen bilirsin.
Bueno, está bien.
En iyisini sen bilirsin.
Lo sabe muy bien, Señor.
Sen bilirsin.
Como quieras.
Sen bilirsin.
Haz lo que quieras.
Bozdur çevir ya da bozdurma sen bilirsin.
Cóbralo o no lo cobres, haz lo que quieras.
Sen bilirsin ama orası çökmek üzere.
Puedes ir si quieres, pero ese lado está colapsando.
Tehlikeli patikalarda ayağını sağlam yere nasıl basacağını en iyi sen bilirsin.
Nadie conoce mejor que tú la posición adecuada de unas pisadas en una senda traicionera.
Yap o zaman. En iyisini sen bilirsin.
Está bien tú eres la experta.
- Sen bilirsin.
- De acuerdo.
- Sen bilirsin.
- Tú decides.
Ne yapacağını sen bilirsin.
Ya sabes qué hacer.
Sen bilirsin, ben susadım.
Está bien. Yo tengo sed.
- Sen bilirsin.
- Como tú quieras.
Ya da sadece kaytarıp, akabinde gidip sarhoş olup, bazı okul birlikleri üzerinden kardeş bağı kurabiliriz eğer sen de bilirsin işte, biraz güzel zaman geçirmek istersen.
O podríamos dejar todo, entonces emborracharnos, pasar el rato sin chicas si tú ya sabes, quieres pasar un buen momento.
Bunların herhangi birisi hakkında sen ne bilirsin ki, Ron?
¿ Y qué sabes tú acerca de todo eso, Ron?
Sen bir askerdin bunun nasıl bir şey olduğunu bilirsin.
Fuiste soldado, sabes cómo es.
Biliyorum Christina ve sen ayrıldınız, fakat sen iyi olur musun... ben ve o, bilirsin, arkadaş kalırsak, haklı mıyım?
Sé que tu y Christina están separados, pero te parece bien que... ella y yo, tu sabes, sigamos siendo amigas, verdad?
Sen de bilirsin.
Así que deberías.
Sen herkes hakkında her şeyi bilirsin.
Sabes todo de todos, no podemos dejar que Ussing huya con todo esto.
Bence ne aradığımızı sen daha iyi bilirsin.
Creo que sabes lo que estamos buscando.
Bilirsin, s-sen... Bunu tweet'lemelisin. Buna ne dersin?
Usted debe tweet, ¿ qué dices?
Sen bir transfer asansörü hakkında ne bilirsin ki?
¿ Qué sabes tú de elevadores de transporte? Nada.
Bilirsin, sen gelene kadar Lavon Hayes % 98.7 destekleniyordu,
Sabes, hasta que llegaste, Levon Hayes tenía un 98.7 % de porcentaje de aciertos.
- Sen Kral ve böreklerim hakkında ne bilirsin ki?
¿ Qué sabes tú sobre el Rey y mis albóndigas?
Tanrım ne zaman işler kötü gitse bana hep kapı açtın, daha sonra tekrar kapattın, sen daha iyi bilirsin. Senin şeytani Mapple korumanı reddettim.
Oh, Señor, cuando las cosas pareci an oscuras me diste luz, y luego la apagaste, sabiendo perfectamente que no he ayudado a la fundacion Mapple.
Tatlım, sen bunu benden iyi bilirsin.
Oh, cariño, tú lo sabes mejor que nadie.
Sen ne bilirsin ki?
¿ Qué sabes sobre eso?
Nasıl bir kaşar olduğunu sen de bilirsin.
Sabes lo fácil que el es.
Sen daha iyi bilirsin.
Tú sabrás.
Zaten polisler arasındaki suçlular beni yeterince meşgul ediyor, sen de bilirsin.
Hay bastantes criminales entre la policía para mantenerme ocupado, lo sabes.
Alma, sen cevabı bilirsin hep.
Alma tú conoces la respuesta.
Bir erkekle kadın arasında neler geçtiğini ne bilirsin ki sen?
¿ Qué sabrás tú de las relaciones entre hombres y mujeres?
bu hayatın bize oynadığı küçük bir oyundu. Sen daha iyi bilirsin.
A veces, la naturaleza es caprichosa, tú lo sabes bien, ¿ no?
Bilirsin, tonlarca parçacık geliyor ve sen bununla ne yapacağını bilmiyorsun bile.
Millones de partículas que salen y no sabes qué hacer con ellas...
Ama bilirsin, şey yaparız seninle ve sen 175'e bırakırsın bana.
Pero yo hago aquello contigo y me lo das por $ 175.
Her şeyin klibini yapardın ve mono olurdu, sen de bilirsin.
tu sabes, tenias que cortar todo, y era mono, entonces sabes.
Ne derler bilirsin, sen yapmadıysan...
Si no lo cocinas tú...
Sen en iyi ajanlarımızdan birisin, ne yapman gerektiğini bilirsin.
Eres una de nuestras mejores agentes, deberías saber que hacer.
Evet, biliyorum, düşündüm ki o, bilirsin, örümcek... sen de korktun. Kapa çeneni.
Sí, lo sé, pero pensé que era, ya sabes, araña eras miedo, también Cállate
Bu uh... iki yol geldiğinde bir... bilirsin, bir T yaparak bir araya gelip, ve sen bunu... Bodruma gitmek için sola mı yoksa sağa mı döneceğim?
Es uh como cuando dos caminos llegado son ya sabes, ven juntos en una T, y no ¿ Me voy a la izquierda o derecho a ir al sótano?
Bay Choy hakkında ne bilirsin lan sen?
¿ Qué rayos sabes del Sr. Choy?
Sen daha iyi bilirsin.
Deberías saberlo mejor.
bilirsin 3409
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
sen bana aitsin 27
sen bir 32
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bile 69
sen bir erkeksin 31
sen biliyor musun 62
sen bir 32
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bile 69
sen bir erkeksin 31
sen biliyor musun 62