English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sen beni dinle

Sen beni dinle Çeviri İspanyolca

695 parallel translation
Asıl sen beni dinle.
Pues, escúchame.
Sen beni dinle.
Escúchame bien.
Sen beni dinle.
Escúchame.
- Hayır, bir kere de sen beni dinle.
- No, escúchame tú a mí, para variar.
- Sen beni dinle.
- No, oye tú.
Asıl sen beni dinle anne.
Escúchame mamá.
- Sen beni dinle! Buradan cıkma sansı var mı
¿ Que posibilidades tenéis de salir de aquí?
Simdi sen beni dinle.
Escúchame tu.
Sen beni dinle, John'dan paranı al ve buralardan git.
Siga mi consejo, tome su dinero de Tom y salga de la ciudad.
Sen beni dinle, Bushrod Gentry.
Escúchame tú, Bushrod Gentry.
Şimdi sen beni dinle.
Escúcheme bien.
Sen beni dinle.
Escucha.
Hayır. Sen beni dinle.
Escúchame tú a mí.
Şimdi de sen beni dinle.
Ahora escúchame tú a mí.
Şimdi sen beni dinle.
Escúcheme a mí.
hayır sen beni dinle.
No, escúchame tú.
Şimdi sen beni dinle!
¡ Escúchame!
Sen beni dinle.
No. Escúchame tú a mí.
Şimdi de sen beni dinle.
Escúcheme.
Şimdi de sen beni dinle.
Ahora escúchame tú.
Sen beni dinle, Larry.
Óyeme tú, Larry.
Sen beni dinle.. Uzlaşmacı olmalısın.
Escuche mis consejos más y muéstrese más colaborador.
Şimdi de sen beni dinle.
Ahora escúcheme.
Şimdi de sen beni dinle.
Mira, escucha.
Dur biraz. Dinle beni... Sen ve ben eski dostuz.
Mire, usted y yo somos viejos amigos, y quiero continuar.
Fakat beni dinle, Henry Frankenstein. Sen ölü dokularını birleştirdiğin cesetlerin mezarlarını kazarken ben, sevgili arkadaşım, malzemem için yaşamın kaynağına gittim.
Pero escuche, Frankenstein, mientras usted cavaba tumbas y juntaba tejidos muertos, yo, querido alumno, busqué mi material en la fuente de la vida.
Haydi onlara mantığım yatar da sen... Beni bir dinle!
Pero tú tienes que hacerme caso.
Beni dinle. Sen Laurence Talbot'sun.
Escúchame.
Beni dinle hayatım, günde 3 defa 5er pastil alır ve sen de benim için bu kadar endişelenmezsen 50. yıl dönümümüzü kutlayacak kadar yaşayacağız.
Escucha, querido, si tomo cinco gotas tres veces al día... y tú no te preocupas demasiado por mí... viviremos ambos para celebrar nuestras bodas de oro.
Beni dinle tatlı çocuk, sen daha ananın sıcak yuvasındayken ben Fransa'da savaşıyordum.
Oye, majo, yo estaba en Francia antes de que a ti te hubieran domesticado.
Elbette öylesin tatlım ama dinle beni bu İspanyol Kayası'ndaki tek genç kız sen olacaksın.
Claro que lo eres, querida, pero... serás la única jovencita en Pequeña España.
Dinle beni. Udo benim işim. Sen bunun dışında kal.
Mira, Udo es cosa mía, mantente al margen.
- Sen benimle aynı durumda değilsin. - Maurice, dinle beni.
Maurice, escúchame.
Sen beni dinle.
Escúchame tú.
Beni iyi dinle. Sen de benim gibi hırsızsın.
Escúchame bien.
- Sen beni dinle!
- ¡ Escúcheme!
Sen anneni dinle. Buradaki diğer anneler beni güldürüyor. "Benim kızım böyle, benim kızım şöyle".
Todas esas madres del patio me dan risa... "que si mi hija esto..."
- Sen, beni dinle.
- Escúchame.
- Dinle beni, sen git yat.
Has sido buena conmigo.
Evet, ama sen beni dinle!
Cierto. ¡ Pero no es chiste!
Sen dinle beni.
Tú escúchame a mi.
Beni dinle, dedim. Sonraki büyük elde, artırarak seni çekilmeye zorlayacaklar. Ama sen devam etmelisin.
En la próxima partida, cuando intenten echarte fuera no tienes que dejarte vencer, ¿ Me has entendido?
Oh, sen dur. Onu kafandan çıkar ve beni dinle.
Cálmate y escucháme.
Sen sadece beni dinle.
Ahora escúchame.
Bir dakika otur. Christian, ben... Bilirim sen uygun bulmazsın, ama beni bir dakika dinle.
Sé que no lo apruebas, pero escúchame un momento.
Ama sen gücünün üçte birini geri yolluyorsun! John, dinle beni.
Y quieres deshacerte de un tercio de tus efectivos.
Hayır, sen dur ve beni dikkatle dinle.
Espera tú y escúchame bien.
Dinle beni. Sen uslu bir kız gibi çalışma odamda bekle, ben yukarı çıkıp bu berbat işi halledeceğim.
Sé buenita y espera en la oficina.
- Sen iyi misin? - Dikkatlice dinle beni.
- Escúchame con atención.
Sen beni dinle.
- ¡ No! Escúchame tú.
Dinle beni. Sen daha göremiyorsun bile ama bana onların ne kadar güzel olduklarını söylemeye çalışıyorsun.
Mira quién va a hablar no puedes ver y tratas de contarme lo hermosos que van a ser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]