English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sorun bu değil

Sorun bu değil Çeviri İspanyolca

2,405 parallel translation
Shawn, sanırım asıl sorun bu değil.
Shawn, creo que no lo entiendes.
Sorun bu değil, Sophie.
Ese no es el punto, Sophie.
Sorun bu değil.
Ese no es el problema.
Canım burada asıl sorun bu değil, hikayenin ana fikri...
Un momento, no es eso. El cuento revela algo completamente diferente.
Ama sorun bu değil.
Pero ese no es el punto.
Yaşlı kadınları da severim hem. Sorun bu değil yani ama- -
Y me encantan las mujeres mayores, así que no es por eso, pero...
Asıl sorun bu değil!
Y este no es el verdadero problema!
- Anne, sorun bu değil ki!
Mamá ese no es el punto.
- Sana söz veriyorum, bu sadece... - Hayır, hayır. Sorun değil.
Arranca.
Pekâlâ, yani kanıt olmadan ateş edenin adını vermeye bu kadar mı hevesli? Sanırım size haber vermek için çok erken davrandık. Evet, sorun değil.
Varón negro, de veintipocos años, 1.88 cm, 82 kilos, conduce un todoterreno plateado, matrícula Alfa-Uniforme - Golf-Romeo-6-3-9.
Sorun şu ki, bu alete yalnızca tek bir şirket sahip ve bu, benim şirketim değil.
El problema es que hay una sola empresa que lo tiene, - y no es la mia.
- Bu doktor Clement. Sorun değil, benim dişçim. Caddenin karşısında çalışıyor.
Es el doctor Clements, está bien, es mi dentista de enfrente.
Bu sorun değil.
No será un problema.
Sevişmemiz sorun değil ama iyi mi diye uğramam... Bu, aile meselesi.
Así que estaría bien si tuviéramos sexo, pero, si me paso a ver si estás bien... esta es nuestra familia.
Bu bir sorun değil mi?
Ese es el problema, ¿ no es así?
Ama bu bir sorun değil mi?
- Aha. ¿ Y eso no es un problema?
Ve inan bana, bu bizim için sorun değil.
Y créeme, estamos de acuerdo con eso, te lo prometo.
"ve eğer bu son şansımızsa, sorun değil." demek için güç topladık.
"Lo haremos a nuestra manera y si este es el adiós, que así sea".
Diğerleri bu konuda rahatlar oldukça ve görüşüp tanışma işini her gece onlar yapıyor ve sorun değil, yapsınlar.
Se nota que a los chicos no les importa, todas las noches salen a saludar y ven a los fans, y está bien, por qué no.
- Bu düzgün. Hayır, bu kesinlikle benim çocuklar için sorun değil.
No, eso definitivamente no es un problema con mis chicos.
Haydi ama bu sorun bile değil.
Vamos, ni siquiera es un problema.
Benim uzmanlık alanımda bir şeyler sallamanı dinledim. ve bu sorun değil.
He oído cómo desacredita mi profesión, y no pasa nada.
bu sorun değil bayan Angela.
No es un problema, Sra. Ángela.
Sorun değil çünkü bu gece ki gösteriyi Harborfront'a aldılar. Nasıl?
- Bueno, perfecto porque trasladaron el espectáculo a Harborfront esta noche.
Bence bu hiç sorun değil.
Supongo que eso está bien.
Ama bence bu hiç de sorun değil, çünkü kendini kiliseye kapatmıyorsun. Bu da beni gururlandırıyor.
Pero yo personalmente pienso que está bien, porque no estás toda atrapada en la iglesia y me haces sentir orgulloso.
Yani, bu benim için hiç sorun değil.
Quiero decir... Estoy bien así.
Bu kadar fazla şey için anlaşma yapmadığımızı biliyorum. Hiç sorun değil.
Sé que no te contrataron para mucho de esto.
Sorun bu mu, değil mi, bilemem. Ancak bunu yapılacaklar listene ekle ve yarın ilk iş bunu hallet.
Ese quiza sea o no sea el caso... pero apuntalo en la lista y encargate de eso mañana a primera hora.
Bu senin için sorun olmaz, değil mi?
No te molesta, ¿ verdad?
Sorun sadece bu değil.
No sólo eso.
Ama bu da olur. Sorun değil.
Funcionará.
- Pekala, fiziksel şiddetin dışında şimdi ne yapacaksın? - Sorun değil, bu gayet iyi olurdu.
- Sí, no.
Zira bu hiç sorun değil.
Porque eso estaría bien.
Hiç sorun değil. Bu moruk da kim?
Esta es la cara que voy a hacer cuando me congelen.
Ama sorun bu degil.
Aunque eso no es problema.
Bu yalnızca bölgesel bir sorun değil.
Y no es un problema puntual.
Bu da sorun değil ki.
Eso también está bien.
- Hayır sorun değil. Bu kalsın.
Me la quedaré.
Sorun edilecek bir şey değil bu.
Eso no es un problema.
Insanlarin ideolojik farkliliklari olabilir, bu sorun degil.
Está bien tener diferencias ideológicas.
Sorun şu ki, kanuna göre bu böyle değil.
El problema es que la ley no lo ve así.
Bu sorun olmaz değil mi Sayid?
Y eso no será un problema, ¿ no, Sayid?
Hayır, bu sorun değil Meredith.
No, está bien, Meredith.
- Sorun, kelimelerin değil. Bu komik değil.
No es por los insultos, esto no es gracioso.
Senin bitirmen gereken bir albüm, benim de yaşayacağım bir hayat var. Bu sorun değil.
Debes terminar un disco, y yo vivir mi vida, y está bien.
Bu sorun değil ne söyleyeceğini biliyorum ve çok sert davranmıyorum.
Esta bien. Yo sé lo que vas a decir y yo no estoy siendo demasiado duro -
Hayır, sorun değil bu.
No no, está bien.
Bu terapi değil diye birden hiçbir sorun kalmadı mı?
¿ Como no es terapia, de repente todo está bien?
Bu buruşturup atabileceğin bir sorun değil.
No es un problema que desestimas.
O çektiğin her neyse devam et sorun değil ama bu saçmalıklarla insanları meşgul etme.
Miren, si quiere agregar brillantina al pegamento que está oliendo, está bien, pero no arroje su locura sobre nosotros.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]