Söylemeye çalıştığım şey Çeviri İspanyolca
633 parallel translation
Yani söylemeye çalıştığım şey belki de o kemikler bu kasaba kurulmadan önce oradaydı.
Lo que quiero decir es que, probablemente estuvieran aquí antes de que construyan este pueblo.
Söylemeye çalıştığım şey tam da...
Es justamente lo que he intentado...
Söylemeye çalıştığım şey şu Duke :
Duke, me refiero a lo siguiente :
Anne, söylemeye çalıştığım şey... Dün bir kızla tanıştım.
Madre, todo lo que intento decir es... que ayer conocí a una chica.
Albay Thursday, efendim, size söylemeye çalıştığım şey kızınızı sevdiğimdir. Ve sizin yanınızda ondan karım olmasını istiyorum.
Mi coronel, intentaba decirle... que amo a su hija y le pido en su presencia que se case conmigo.
Söylemeye çalıştığım şey buydu.
Eso intentaba decirte.
Söylemeye çalıştığım şey bu.
Esto es lo que trato de decirte.
Söylemeye çalıştığım şey, yaşam bazen böyledir.
Lo que estoy tratando de decir es, a veces la vida es así.
Demin size söylemeye çalıştığım şey buydu.
A esto me refería.
Söylemeye çalıştığım şey şu, ben.. Bu evde olan şeyler beni de rahatsız ediyor.
Intento decirte que he descubierto cosas en esta casa que me preocupan mucho.
Söylemeye çalıştığım şey şuydu... Olan olmuş.
Lo que intentaba decirle... es que el pasado no se cambia.
Söylemeye çalıştığım şey, işlerin yolunda gitmemesinin ne demek olduğunu biliyorum.
Lo que trato de decir es que las cosas no están saliendo bien.
Size telefonda söylemeye çalıştığım şey, Ekselansları bir sorun çıktı.
Como le dije por teléfono, Su Alteza, ha surgido algo.
Söylemeye çalıştığım şey, nereye gidersem gideyim genelde dayak yiyorum.
Lo que me jode bastante es que, vaya a donde vaya, me dan.
Söyleme çalıştıklarımı toparlayamıyorum ve size söylemeye çalıştığım şey, usandırma!
No logro organizar lo que trato de decir. Lo que trato de decir es que es hostigamiento.
Söylemeye çalıştığım şey sana aşık olduğum.
Estoy tratando de decirte que te amo.
Söylemeye çalıştığım şey şu, bana fazla düşüncelisin diyebilirsin ama...
Lo que quiero decir es que, me llamarás alma generosa...
Senin en sevdiğim yanın bu. Söylemeye çalıştığım şey. Şu anda hazırım.
Lo que estoy tratando de decir es que ahora estoy listo.
Söylemeye çalıştığım şey, sana korkunç bir seçim şansı veriyor olduğum.
Queria decir que te he puesto en un aprieto terrible.
Söylemeye çalıştığım şey şu... adalet isteyenler, onlar ödülsüz kalmayacak.
Lo que les estoy diciendo es quienquiera que esté hambriento de justicia, ellos serán bendecidos.
Konumunuzun ne kadar karışık olduğunu biliyorum, söylemeye çalıştığım şey.
Sé que su posición es compleja.
Söylemeye çalıştığım şey, Susan, evde kalacak birine ihtiyacım yok.
Lo que intento decir, Susan, es que no necesitamos una asistenta.
Söylemeye çalıştığım şey James bazen tamamen umutsuzsun.
Lo que intento decir es que, a veces, eres un inútil total.
Söylemeye çalıştığım şey... Seni hiçbirşeyle suçlamaya çalışmıyordum.
No te estaba acusando de nada.
Söylemeye çalıştığım şey her zaman birlikte takılamayız.
Lo que quiero decir es que no podemos andar juntos todo el tiempo.
- Sana söylemeye çalıştığım şey özür dilemek.
Gwen ya lo dijo. - ¿ De veras? Estoy tratando de... pedirte disculpas.
- Evet, söylemeye çalıştığım şey -
- Sí, bueno, quiero decir...
Söylemeye çalıştığım şey buydu.
Es todo lo que trato de decirle.
Söylemeye çalıştığım şey o zaman duyacağın acı, şimdiki mutluluğun bir parçası.
lo que trato de decir es... que el dolor de entonces es parte de la felicidad de ahora.
Söylemeye çalıştığım şey bu.
Eso es lo que intento decirles.
Sana söylemeye çalıştığım şey bu.
Es lo único que intento decirte.
Söylemeye çalıştığım şey... Ben başka bir gerçekliktenim.
Lo que quiero decir es que pertenezco a otra realidad.
Söylemeye çalıştığım şey, eğer konuşmak isterseniz, ben sizi dinlerim, tamam mı?
Lo que quiero decir es que, si les apetece hablar, aquí me tienen.
Söylemeye çalıştığım şey kişisel değil. Belki başka bir şey hakkında konuşuyorlardı.
Estarían hablando de sus cosas.
Söylemeye çalıştığım şey işle zevki birbirine karıştırma.
Pero no mezcles el negocio con el placer.
Tek söylemeye çalıştığım şey bu iş ona göre değil. Bunun neresi kötü?
Lo que digo es que este trabajo le viene grande.
Belki onu isteyeceğim, ama söylemeye çalıştığım şey bir değeri var mı?
- Puede. Si es que vale algo.
- sana söylemeye çalıştığım şey buydu.
- Éso es lo que intentaba decirle.
Söylemeye çalıştığım şey...
Lo que intentaba decir...
Angie, bir şey var... Sana söylemeye çalıştığım bir şey var. - Ve bu o kadar kolay olmayacak.
Angie, hay... algo que te tengo que decir.
Söylemeye çalıştığım şey bu değil.
No es lo que quiero decir.
Söylemeye çalıştığı şey uzun süre senin işini yaptım.
Mi padre te vendió ese sueño y tú aún te lo crees.
Neden sana bir şey söylemeye çalıştığımı düşündün?
¿ Por qué crees que intento decirte algo?
Söylemeye çalıştığım, beni Helen'da en çok rahatsız eden şey cesaretimi kırmış olması.
Lo que estoy tratando de decir es que lo que más fastidia de Helen es la forma en que ella denigra mi hombría.
Sanırım savcının size söylemeye çalıştığı şey... o çocuğu öldürdüğünüze dair yapılan suçlamalara karşı... açık cevabınızı duymak istediğimizdir.
Creo que lo que el fiscal intenta decirle es que... nos encantaría que respondiera concretamente... a la acusación de si asesinó al niño.
Babanın söylemeye çalıştığı şey ; tatlım, sen veya başka birisi incinmediği müddetçe ne yaparsan yap, bizim için mahsuru yok.
Lo que tu padre intenta decirte querida, es que apoyamos en todo lo que hagas mientras no te hagas daño a ti misma ni a otro.
Sanırım yaşlı bezelye toplayıcının söylemeye çalıştığı şey yeterince iyi hizmet almadıkça ne kadar ödediğinin önemi yok. Bu borçla öleceksin.
Creo que lo que viejo Recogedor de Peras intentaba decir era que no importa cuánto estés pagando ahora, a menos que estés ahorrando en bienes y servicios, terminarás endeudado.
Sanırım söylemeye çalıştığı şey kendisinin kalp krizi geçirdiği.
Creo que lo que intenta decir es que le está dando un infarto.
Çok fazla olmadı anlarsın ama... Söylemeye çalıştığım...., yani bahsettiğim şey... ee... tanıştığım bütün kadınlar.... Ooh!
No es que hayan sido muchas, como comprenderá verá, lo que intento decir en cierto modo, es que de todas las damas que he conocido...
Bizim söylemeye çalıştığımız şey, klasikleri öne sürmen gerektiği.
lo que decimos es que tiene que enseñar los clásicos.
Dinle Stitch, kızımın söylemeye çalıştığı şey henüz için birinine bağlanmaya hazır olmadığı.
Escucha, Stitch, lo que mi hija está tratando de decir es que no puede esta lista para un compromiso por el momento.