Tabi ki değil Çeviri İspanyolca
430 parallel translation
Tabi ki değil..
No es eso, no es eso.
- Hayır, tabi ki değil.
No, por supuesto que no.
- Hayır, tabi ki değil. Teşekkürler, Louisa. - Ne oldu?
- No, claro que no. ¿ Qué pasa?
- Tabi ki değil.
- Claro que no.
Hayır, tabi ki değil!
Dios, no.
Hayır, zararlı değil. Tabi ki değil..
No, claro que no.
Tabi ki değil.
Claro que no.
Tabi ki değil.
Por supuesto que no.
Tabi ki değil. 19. yüzyılda bir kömür madeniydi.
Claro que no. Aquí extraían carbón en el siglo XIX.
Kelimenin tam anlamıyla bir vasiyet değil tabi ki.
Desde luego, no un testamento, en la acepción literal de la palabra.
Yalnızca, tabi ki, kuzeye doğru soğuk ve dalgalı olduğundan pek iyi olmaz, değil mi?
Aunque no fue tan lindo al norte cuando hacía tanto frío, ¿ no?
Para için, tabi ki. Bir erkeğin kumar borçlarını ödemesi gerekir, değil mi?
Para apostar y pagar sus deudas en las carreras.
Naziler aptal değil. - Mühimmatı israf etmezler. - Tabi ki etmezler.
Los nazis no son tontos, no gastarían sus municiones.
- Evet. Tabi ki. 'Ya hep ya da hiç'dedin, öyle değil mi?
Por supuesto, usted quería que él fuera todo suyo o nada.
Tabi ki onları takip etmenin nedeni bu değil, biliyorum ama... Yani, benim sana takıImamın sebebi bu.
Por supuesto sé que ésa no es la razón por la cual los persigue, pero... bueno, esa es la razón por la que seguiré su camino.
Tabi ki Bay Bascombe, her şeye rağmen hala dost olabiliriz, değil mi?
Yo creo, Sr. Bascombe, que a pesar de todo podemos ser buenos amigos, ¿ no?
Tabi ki istersin, senin kardeşin de onların arasında değil mi.
Claro, su hermano era uno de ellos. Son amigos suyos.
- Tabi ki yaptım, Thunderbird'de ilk seferim değil biliyorsun.
¡ Por supuesto! No es mi primer día en un Thunderbird.
Tabi ki büyüyecek. Değil mi oğlum?
Claro que lo hará, ¿ verdad hijo?
Tabi ki hayır. Kraliyet koruması bedava değil.
La protección del Rey no es gratis.
Tabi ki zamanı değil.
Claro que ahora no es el momento.
Tabi ki, çocukların hoşuna gitmedi değil.
Claro que el dinero posibilitó que los muchachos se divirtieran.
Bela Lugosi ile olan tabi ki, yeni herifle olan değil.
El de Bela Lugosi, claro, no el de ese tipo nuevo.
Farkındayım, tabi ki, yoksulluk utanılacak bir şey değil.
Desde luego, me doy cuenta qllê [ 10 SS [ H13 vergüenza SS! pObf9.
Tabi ki değil!
; por supuesto que no!
Herkes parasız, tabi ki, ama bu günlerde kim değil ki?
Todos en bancarrota, por supuesto, pero quién no lo está en estos días.
Tabi ki şu ünlü papas değil.
No el gran juez, claro.
- Tabi ki sorun değil memur bey.
Por supuesto que no, inspector.
Benim ki o kadar değil tabi, sadece okumaya geliyorum.
Lo mío no es para tanto, solo vengo a leer.
Aktörler kadar değil tabi ki.
No es que los actores no lo estén.
- Tabi ki bunun adı Yeni Yapılaşma değil.
Claro, no lo llamaríamos el New Deal.
- Tabi ki. - Bunlar bugünküler, değil mi?
Son de hoy, ¿ verdad?
Tabi ki, sorun değil.
Seguro, ningún problema.
- Tabi ki çok ağır değil.
- Claro que no pesa demasiado.
Tabi ki değil.
, por supuesto que no.
Tabi ki veremezsin, onu kurtaracağız ama sanırım bunu bana bırakmalısın, değil mi kardeşim?
Claro que no puedes, y la rescataremos pero creo que deberías dejar que Adam y yo nos encarguemos de eso ¿ No es cierto hermano? Correcto
Tabi ki! Onlar Rusya'da değillerdir değil mi?
Sí. ¿ Esos lugares están en Rusia, verdad?
Tabi ki yalnız, hala bilinci yerinde değil.
Claro... pero ella todavía está inconsciente.
Her cinayeti ben işleyemem değil mi baba? Bu mümkün değil. Tabi ki.
Pues no pude ser yo, podría serlo si no estuviera aquí.
Bu şey kablolu yayını çalarak izlemek için kullanılan parça değil mi? Tabi ki hayır.
¿ Esto es algo para robar cable?
Tabi ki, senden değil.
- ¿ De mí? No, no de ti.
Tabi ki artık ölümünden sonra, tabloları satışa çıkarılabilir, değil mi?
Y ahora, después de su muerte, ¿ sus cuadros pueden venderse?
- Bu kesin bir bilim değil tabi ki.
No es una ciencia exacta, por supuesto.
Kontratım tabi ki yanımda değil.Hiçliğin ortasında bir bardan telefon ediyorum.
No tengo el contrato. Estoy en un bar quién sabe dónde.
Tabi ki hiçbir şey olmadığına yemin ediyor. Ama zaten öyle yapmalı, değil mi?
Por supuesto, él jura que no hay nada, pero claro ¿ qué va a decir?
Bir şey değil, tabi ki.
¿ Eso es agradecimiento?
Tabi ki yapmıyorum, ama Bay Hebbing'e güvenim tam, değil mi canım?
Bueno, ¡ claro que no! Pero el Sr. Hebing es de confianza. ¿ No es verdad, querido?
Tabi ki, göğüsleri kocaman çok şahane bir parçaydı, ama bunu yapmak doğru değil.
Seguro, tiene buena cola y grandes tetas, pero es ilegal.
Tabi ki sorun değil.
Claro que está bien.
- evet... hayır, tabi ki, değil!
- ¡ Sí... no, claro, no!
- Hayır, henüz değil. Ama alacağım tabi ki.
Aún no, pero aspiro a ello.
tabi ki 1198
tabi ki yok 20
tabi ki öyle 33
tabi ki hayır 106
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
tabi ki yok 20
tabi ki öyle 33
tabi ki hayır 106
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77