Uygunsuz Çeviri İspanyolca
3,363 parallel translation
Şimdi sana kocaman bir sarılsam bu uygunsuz mu olur?
¿ Sería inapropiado que te diera un gran abrazo ahora mismo?
Tamamen uygunsuz olur.
Sería completamente inapropiado.
Uygunsuz oldu!
¡ Incómodo!
Doktor Kepner, bu çok uygunsuz.
Dra. Kepner, eso es enormemente inadecuado.
Ona çok uygunsuz davrandı.
Estaba totalmente fuera de lugar con él.
Ayn'in polisi iyi adam olmak için uygunsuz bir zaman seçti.
El policía de Ayn recién escogió un momento muy inconveniente para decidir convertirse en un hombre mejor.
Kokpitte uygunsuz hareketler yapma, Tae-Hun.
No hagas nada inapropiado en la cabina Tae-hun.
Time'daki Reppel denen şerefsiz Garcetti hakkında yaptığımı düşündüğü uygunsuz bir şakayı yazmaya çalışıyordu.
Ese hijo de perra de Reppel del Times estuvo intentando citar algunas bromas sin gusto que él cree que hice de Garcetti.
- Çünkü uygunsuz olur.
Porque no es conveniente.
Belli ki uygunsuz davranmış.
Está claro, que actuó de un modo inapropiado.
- Bilmiyorum, uygunsuz olmasın.
No sé, es algo- -
Max, Sophie'ye olan büyük aşkımı biliyorsun. Başka kadınlara daha fazla uygunsuz seksi şeyler söylemiyorum.
Max, ahora que tengo un gran amor por Sophie, ya no digo cosas sexualmente inapropiadas a otras mujeres.
Uygunsuz araç kullanımı.
Algunas maniobras inapropiadas.
Bak T. Uygunsuz bir şey ya da bir yanlış anlaşılma varsa... Gözlüğünü çıkarsana.
Mira, T., si hubo algo inapropiado o cualquier malentendido...
Uygunsuz oldu.
Inapropiado.
Bu uygunsuz durum için size 5,000 dolar teklif ediyorum.
Por eso le ofrezco pagarle $ 5.000 por la molestia.
Eve giderken Arby'nin Yeri'nde kısa süre durmamız çok uygunsuz mu olur?
Um, sería mucho pedir hacer una parada rápida en Arby's
Ne diye sürekli uygunsuz şeyler söylemek zorundasın ki?
¿ Por qué siempre tienes que decir algo inapropiado?
Sürekli uygunsuz şeyler söylemek zorunda.
Él siempre tiene que decir algo inapropiado.
Sizin için... Şöyle anlatayım. Kendisi orada değilken onun dairesinde oraya daireyi dezanfekte etmek ve temizlemek amacıyla gitmiş bir kadını becermek uygunsuz bir davranış olur.
Cuando tú, bueno, digamos que, te tiras a una mujer en su apartamento cuando él no está... una mujer que, por cierto, está allí con el único propósito de desinfectar y limpiar dicho apartamento... eso podría empezar a ser una conducta inapropiada.
Uygunsuz!
¡ Inapropiado!
Lütfen, eski tartışmalardaki gibi uygunsuz davranmayalım.
Tratemos de no comportarnos inapropiadamente, como muchos han hecho en pasados desacuerdos.
Şirketle iletişime geçtim, uygunsuz bir davranıştan dolayı şirketle ilişkisi kesilmiş.
Así que, llamé a la compañía y he averiguado que le despidieron hace poco por conducta indecorosa.
Bir de hem uygunsuz, hem de itaatsiz olacak bir şey söylemek istiyorum.
Y quiero decir algo que es tan inapropiado como insubordinado.
- Sana hem uygunsuz, hem itaatsiz hem de beni kovdurabilecek bir şey söylemek istiyorum.
- Quiero decirle algo inapropiado insubordinado y puede hacer que me despida.
Bu hem uygunsuz hem de itaatsiz oldu ama umurumda değil.
Eso fue inapropiado e insubordinado... -... pero no me importa.
Düşmanınız ya da sizi uygunsuz, hatta utanç verici bir şeyler yaparken yakalamak isteyen birileri var mı?
¿ Alguien que pudiera querer atraparlo haciendo algo impropio o incluso simplemente embarazoso? Usted trabaja en esta ciudad.
Arayacaktım, ama uygunsuz olur diye düşündüm.
Debería haberte llamado, pero pensé que sería extraño.
Aramızda uygunsuz olan bir şey yok ki zaten.
No que haya algo incómodo entre nosotros.
Elbette uygunsuz kaçması için hiçbir neden yok ve ben de senin kafana sahip ahtapot benzeri bir uzaylının seks kölesi olduğuma dair bir rüya görmedim.
Claro que no hay otra razón por la que sería incómodo. Y yo no he tenido un sueño en que era una esclava sexual de una especie de calamar extraterrestre con tu cabeza.
Evet. Ayrıca stüdyodaki IT çalışanları onun uygunsuz sitelere girdiğini belirlemişler mesela bu bunlardan birisi.
Sí, y los técnicos del estudio lo marcaban por buscar sitios web dudosos, y aquí está esto.
Seviyorum evet, tabii uygunsuz bir şekilde salınmış dışkıların karıştığını düşünmediğim sürece.
Me gusta, siempre que no piense en la contaminación fecal por el mal manejo de la corriente.
... gerçekten sen uygunsuz birşey mi yaptın.
- Sí, padre. Vicky! ...
Vay! Bayağı uygunsuz olmuş.
Qué situación más incómoda.
Uygunsuz bir durum yaratmak istemiyorum, ama ifadenle hapse gönderdiğin adamı hatırladığına eminim.
No quiero crear una situación incómoda, pero... Estoy seguro que recuerdas al hombre que fue a la cárcel por tu testimonio.
Muhtemelen akşam yemeğini iptal etmeliyiz, çünkü çok uygunsuz kaçar.
Y probablemente deberíamos cancelar la cena porque sería incómodo.
- Çok uygunsuz bir hareket.
Esto es muy inapropiado.
Tamamen uygunsuz hareketler.
Bueno, eso es del todo inapropiado.
Kimse alevin biraz uygunsuz düşeceğini düşünmemiş mi?
¿ Nadie ha pensado que el fuego puede ser un poco inapropiado?
Bizim belirli yeteneklerimiz var... sen ve ben düzgünce değerlendirildik ama uygunsuz bir şekilde tazmin edildik.
Tenemos ciertas habilidades, tu y yo que son propiamente utilizadas, pero impropiamente compensadas.
Birkaç dakikalığına, bu uygunsuz bir şekilde düzenlenmiş partiden ayrılman mümkün müdür acaba?
¿ Crees que podrías dejar esta fiesta inapropiada durante algunos minutos?
Uygunsuz şeyler yapıyorum böyle durumlarda.
Tiendo a decir cosas inapropiadas.
- Uygunsuz şeyler yapıyorum.
- Cosas inapropiadas. - Sí, llevátelos.
Ancak bir çok insanın uygunsuz fantezileri vardır. Bunları gerçek hayata geçirmeye çalıştıklarında sorunlar başlar.
Pero mucha gente tiene un montón de fantasías inapropiadas, y el problema solo surge cuando tratan de llevarlas a cabo.
Çok uygunsuz olur.
Eso sería muy perjudicial.
Ve uygunsuz yalanmak da yok.
Y nada de lametones inapropiados.
Efendim, uygunsuz davranıyorsunuz.
Señor, está excediéndose.
Jimmy, bunun ne kadar uygunsuz olduğunu biliyor musun?
Jimmy, ¿ sabes lo inapropiado que es eso? El...
JAKOV : [burnunu çeker ve ağlar] ARCHER : Uygunsuz olmaz mı?
¿ Incómodo?
- Uygunsuz olur.
- No es conveniente.
- Gayet kaba ve uygunsuz.
Eso ha sido grosero e inaceptable.