Yak Çeviri İspanyolca
148,365 parallel translation
Yakıt.
El combustible.
Yakıtı silaha dönüştürüyor.
Usando el combustible como arma.
Yakıtları indireyim ben.
Yo descargaré el combustible.
Her damla yakıtı kullandım ama başardım!
Ha hecho falta hasta la última gota de combustible. Pero lo he hecho.
Yakın zamanda ayna odasına geri dönemezsin.
No volverás muy pronto a la Cámara de los Espejos.
Onu yakında göreceksin.
Le verás pronto.
Yakıt aracının torpido gözündeydi.
La guantera del combustible.
Troy yakıt toplamaya gitmişti, adamlarını koruyordu.
Troy estaba allí recogiendo combustible, protegiendo a sus hombres.
Onu yakından izleyeceğiz.
Le vigilamos si está cerca.
Yakıt aracından bir adet Beretta 418... eksik çıktı.
Parece que nos falta una Beretta 418 del camión del combustible.
Kelepçeleri yakında çıkaracaklar.
Van a quitarte las esposas pronto.
- Canımı yakıyorsun!
- ¡ Me estás haciendo daño!
Kaynağa bu kadar yakında satış yapmamalısın.
No puedes vender tan cerca de tu fuente.
Eminim çok yakında giderilecektir.
Seguro que se aclarará todo pronto.
Yakında tatlım.
Pronto, cielo.
Onu yakında göreceksin.
Lo verás pronto.
Lütfen sakinliğinizi koruyup en yakın sığınağa gidin.
Por favor, permanezcan en calma y procedan al refugio más cercano.
Yakından bak.
Mira más de cerca.
İçinden yakında bir kelebek çıkacak.
Una mariposa hará presión para salir de allí pronto.
Yakın olmalıyız.
Tenemos que estar cerca.
Demek ikiniz o kadar da yakın değilmişsiniz.
Entonces supongo que no son tan cercanos.
Onu bir kez daha itersen seni en yakın hava kilidinden dışarı yollarım sa sa ke?
¡ Oye, oye, oye, oye! Lo vuelves a empujar y te mando afuera por la esclusa de aire más cercana, ¿ sa sa ke?
( Yakında döneceğim. Her şey tamam mı? )
¿ YA ESTÁ CERCA?
( Yakın mısın? Saat neredeyse 10 : 30. )
YA SON CASI LAS 22 : 30 H
Şu köşeden yak.
Solo enciéndelo en esa esquina.
Bir ateş yakıp farklı milletlerden çocukları başına toplasanız hangilerinin Ermeni olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Si haces un fuego y pones niños de diferentes nacionalidades alrededor puedes adivinar cuál es el armenio.
Size yakın olan insanlarla.
La gente cercana a ti.
Yiyeceklerini pişirmek için ateş yakıyorlardı.
Debían cocer su comida, así que necesitaban fuego.
Hazırlık tamamlanınca ateş yakılır.
Una vez que todo está listo, se enciende.
" Hey, yakışıklı.
" Oye, eres guapo.
Yakın zamanda içilmezlerse tek boyutlu olacaklar.
Y, si no se fuman pronto, perderán esa complejidad.
Kendilerinde eksik olan bir şey görürler ve... -... bu şeye yakın olmak isterler.
Ven algo que les falta y quieren estar cerca de eso.
Yakınlarını araştırıp koz bulmam gerek ama bunu yapamam.
Investigar sobre él, tomar ventaja. Solo que no puedo hacerlo.
Saçma görünmüyorsun. Çok yakışıklı görünüyorsun.
No luces ridículo, luces muy atractivo.
Hediye de buna yakışıyor ama henüz fark edemedin.
Así que el regalo es adecuado y tú todavía no lo has visto.
Büyük bir mesele bu. Hedefe epey yakın bir kaynak.
Es un asunto muy importante, y está muy próximo.
Yakın bir dostum önerdi diye buraya kadar geldim Victor. Sana bakmak için.
Yo vine hasta aquí, Víctor debido a la recomendación de un estimado amigo para mirarte a los ojos.
Yarın derin dalış başlayacak. Faturaların, internet geçmişin okul günlerinden beri seni yakından tanıyanlarla röportaj.
Mañana empieza la investigación profunda, tus recibos, historial de navegación entrevistas con los que te conocieron desde la infancia.
12 kat aşağıdayım ve sokağa daha yakınım.
12 pisos más abajo y con menos espacio, pero...
Yakınlarda gitmiş olabilecekleri bir yer var mı?
Pudieron ir a cualquier lugar cercano.
Birine kalplerine bu kadar yakın bir şeyle şantaj yapma fikri gerçek ifadeyi cezalandırmak...
La idea de chantajear a alguien con algo tan íntimo... -... es una verdadera muestra...
11 Eylül'de kocalarını kaybeden üç yakın arkadaşı vardı. İtfaiyecilerdi.
Ella tenía tres amigas cercanas que perdieron a sus maridos el 11 de septiembre, eran bomberos.
Masalarını odana yakın bir yere taşıtayım mı?
¿ Muevo su cubículo más cerca de su auto?
Yeni araştırma yöneticisine yakışır. İşin gerekliliklerini anlıyor ve bunları yapmaya hazır.
Suena bien para el nuevo jefe de investigación que entiende las obligaciones de su puesto y las lleva a cabo.
Maxicali'deki insanların daha yakın olduğunu biliyorum.
Conozco a gente cercana en Mexicali.
Yakın dur.
No te alejes.
Walker'ın yakınlarda olduğunu biliyoruz.
Sabes que Walker estaba cerca.
Yakında duracak, Jake.
Será pronto, Jake.
Düşmanlarını yakında tutmalısın, değil mi?
Mantén a tus enemigos cerca, ¿ cierto?
Bu düşündüğünden de yakın olabilir.
Y eso puede ser más pronto de lo que piensas.
Onunla nasıl yakınlaşabilirim?
En eso tienes que pensar las próximas semanas.
yakın 111
yaklaşık 83
yakışıklı 269
yakında 470
yaklaşıyor 99
yakışmış 20
yaklaşın 139
yakışıklısın 18
yakında görüşürüz 149
yakalandın 36
yaklaşık 83
yakışıklı 269
yakında 470
yaklaşıyor 99
yakışmış 20
yaklaşın 139
yakışıklısın 18
yakında görüşürüz 149
yakalandın 36
yakından 16
yakınlarda 19
yakalayacağız 17
yakalandı 21
yakalayacağım 23
yaklaş 303
yakov 16
yakaladım 595
yakalandım 32
yaklaşma 142
yakınlarda 19
yakalayacağız 17
yakalandı 21
yakalayacağım 23
yaklaş 303
yakov 16
yakaladım 595
yakalandım 32
yaklaşma 142
yakala 462
yakaladık 100
yakaladı 27
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorum 20
yakalandık 16
yaklaşıyorlar 62
yakaladın 24
yaklaşmayın 75
yakaladık 100
yakaladı 27
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorum 20
yakalandık 16
yaklaşıyorlar 62
yakaladın 24
yaklaşmayın 75