English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yalan yok

Yalan yok Çeviri İspanyolca

1,197 parallel translation
Yalan yok, dolan yok tam gerçek, anlatabildim mi?
Sin mentiras, sin actuar, ser real, ¿ sabes?
O yüzden yalan yok, tamam mı?
Entonces nada de mentiras.
- Yalan yok.
- Nada de mentiras.
- Yalan yok, içmek yok!
- ¡ Ya no mientas! ¡ Ya no bebas!
Yalan yok mu?
¿ En serio?
Yalan yok.
En serio.
Yalan yok, kötü söz yok!
Nada de mentiras, escribe claro.
Artık yalan yok.
No más mentiras.
Başka yalan yok, değil mi?
Asi que, ¿ No más mentiras?
Bayım, bende yalan yok. Bu silah bomba değil. İş görür.
Esta arma no es gran cosa pero hará el trabajo.
- Umarım yalan yok dostum
Espero que no me estés mintiendo, Fran.
Şu andan itibaren, daha fazla yalan yok.
De ahora en adelante, no más mentiras.
Daha fazla yalan yok.
No más mentiras.
Yalan yok ha?
¿ Bromeas?
Sana yalan söylüyor ama haberin bile yok. - Peki.
Está jugando contigo y no lo sabes.
Bir dakika. Sana yalan söylememe gerek yok. Sen artık burada oturmuyorsun.
Espera, no tengo que mentirte, ya no vives aquí.
Yalan söylemene gerek yok.
No tienes que mentir.
.... hepsi yalan. Benim bununla hiçbir ilgim yok.
Yo no tuve nada que ver.
Yemin ederim yok. Yalanım varsa Çin lokantası mutfağında mahsur kalayım. Bir kereliğine denemem gerekiyordu.
Es como entrar en la cocina de un restaurant chino, sólo se hace una vez.
Bir daha yalan dolan yok.
No, no. Ningún truco más.
Ama yalan söylediyseniz mahkeme devreye girer. Bu çocukları alırlarsa, gidecek yerleri yok.
Pero si mintió, entonces los tribunales intervendrán... y si le quitan esos niños a Ud., no tienen adónde ir.
Ziyaretçilere yalan söylemek ve şikayette bulunmak yok!
Nada de trolas ni de quejas con las visitas.
Yalan olan bir şeyi saklamak, üstünü sarmak ve örtbas etmek için, hakkında konuşabilecek bütün kişileri yok etmek zorundasınızdır.
Para mantener algo, que es toda una farsa, bien cubierto... tienes que eliminar a todos los que puedan llegar a decir la verdad.
- Ivor, canım. - Artık yalan yok, Freddie.
Ivor...
Kızıma yalan söylemeyi nasıl öğretirsin? Utanman yok mu senin?
Le estas enseñando a mi hija a mentir.
Aslında haklısın ama sana yalan söylemek için bir nedenim yok.
Buen punto. Pero no tengo ninguna razón para mentir.
Bana bu konuda yalan söylemene gerek yok.
No tienes que mentirme.
Artık onun için yalan söylemene gerek yok.
No hay razón para seguir cubriéndola.
Bana yalan söyledin çünkü işini yapacak cesaretin yok.
No tienes lo que hay que tener para hacer tu trabajo.
İhbarcının yalan söylemesi için bir neden yok.
El informante no tiene motivo para mentir.
Size yalan söylememe neden yok.
No le miento, Sra.
Artık yalan söylememize gerek yok çünkü gelinle arkadaş olduk.
No tenemos que mentir porque me hice amiga de la novia.
Sahte oyuncuyla bir sorunumuz yok. Tabii yalan söylemediğin sürece.
No nos importa que sea falso, siempre que no mientas al respecto.
Sana çocuğum yok diye yalan söyledim.
- -Sí, siento que mentí sobre no tener hijos.
Ama başlamadan önce bir yalanı yok etmek zorundayım.
Pero esta basado en una mentira, Antes de empezar esta nueva vida...
Buna gerek yok. Yalan söyledim.
Eso no es necesario.
Dur. Sana inanmadım demiyorum, ama ola ki bize yalan söylediysen bırakırım Mike senin üzerinde birazcık icraat yapar. - Darılmaca, gücenmece yok.
No es que no te crea, pero en el caso de que nos hayas mentido, dejaré a Lemi que te trabaje un poquito.
Önemli olan verdiği kararlar. Üzgünüm Ajan Bristow. Ama hükümetine yalan söyleyen birine meslektaşlarımla benim hiç toleransımız yok.
Lo siento Agente Bristow pero mis colegas y yo aplicamos la tolerancia cero para cualquiera que mienta a su propio gobierno...
Yalan söyleyerek kazanacağı bir şey yok.
Ella no gana nada mintiéndonos
Artık daha fazla yalan söylemek yok.
Entonces no más mentiras.
Ona yalan söylemene gerek yok...
No tienes que mentirle- -
"Ailede psikiyatrik hastalık yok" Doktorlara yalan söylüyor.
"No tiene antecedentes familiares de trastornos psiquiátricos".
Bana yalan söylemene gerek yok.
No hay necesidad de mentirme
Lütfen bana şu doktorun söylediği geçmişin bir yalan olduğunu falan söyleyin. Yok mu bir şey?
Dime que la doctora de Urgencias tiene antecedentes de perjurio. ¿ Algo así?
Rita, yalan söylemenin senden başka kimseye faydası yok.
Rita, sólo a ti te sirven esas mentiras.
Onu inciteceğini biliyorum, ve zamanlamam çok kötü ama sır ve yalan üzerine kurulu bir ilişki yok olmaya mahkumdur.
Sé que va a doler y la ocasión es terrible pero una relación a partir de secretos y mentiras tiende a fracasar.
Pasif içiciliğin ölüme yol açabileceğine dair tam bir kanıt yok elimizde fakat insanlara sigarayı bıraktırdığı sürece bu konuda yalan söylemenin doğru olduğuna inanıyoruz.
No hay evidencia de que el humo de segunda mano pueda matar, pero creemos que está bien mentir al respecto si eso impide que la gente fume.
Şu andan itibaren, beni yok saydığın veya yalan söylediğin veya beni kızdıracak bir şey yaptığın zaman bana para ödeyeceksin.
De ahora en adelante, cada vez que me desobedezcas o me mientas, o hagas cualquier cosa que me moleste vas a tener que pagarme con dinero.
Sorgu yok, Yalan makinesi yok.
Sin interrogatorio, sin polígrafo.
Evet yalan söyledim, ama bu kilisenin anneme ve bana yaptıklarıyla kıyaslamaya gerek yok.
Seguro, he estado mintiendo, pero eso no se compara en nada en lo que esta iglesia me hizo a mi y a mi madre.
Berbat bir evde yaşıyorsun. Hastalık hastasısın. Kendine hiç güvenin yok ve yalan söylüyorsun.
Vives como una alimaña, eres hipocondríaco... eres extremadamente inseguro y mentiroso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]