Yapmalıyız Çeviri İspanyolca
8,563 parallel translation
- Matthew için en iyisini yapmalıyız.
Es lo mejor para Matthew.
Bir şeyler yapmalıyız Claire.
Tenemos que hacer algo.
Onun söylediğini yapmalıyız.
Debemos hacer lo que dice.
Majesteleri, daha çok araştırma yapmalıyız.
Vuestra Majestad, debemos ahondar más en esto.
O zaman geceleyin, hastane boşken yapmalıyız.
Bueno, tendremos que hacerlo de noche cuando este vacio.
Bundan kurtulmak istiyorsak bunu düzgünce yapmalıyız.
Si queremos eliminarlo debemos de hacerlo de la manera apropiada.
Ama bizim oyunlar oynayıp, hikayeler anlatmalı ve çay partisi yapmalıyız.
Pero se supone que jugaríamos, contáramos historias y tener una fiesta de té.
Taktik bir geri çekilme ve acil bir tahliye yapmalıyız.
Necesitamos una retirada táctica y evacuación de emergencia.
Gecikmeyi engellemek için belki tüm kablolamayı yeniden yapmalıyız.
Quizás re-cableando todo mas cuidadosamente ayudaría con el retraso.
Sadece ödevimizi iyi yapmalıyız.
Solo debemos hacer la tarea.
Onun dediklerini yapmalıyız.
Tenemos que hacer lo que él dice.
- Her şeyi kanuna uygun bir şekilde yapmalıyız, Şerif.
Tenemos que hacerlo todo según las normas, sheriff. Lo sé.
Bayatlamamak için bir şeyler yapmalıyız.
Depende de nosotros ahora evitar estropearnos.
Kız konusunda bir şey yapmalıyız.
Deberíamos hacer algo con la chica.
Ve amacımıza ulaşmak için, halkımızı Weather Dağı'ndan çıkarmak için işbirliği yapmalıyız.
Para llegar a ella, para sacar a nuestra gente de Mount Weather, tenemos que trabajar juntos...
- Indra. Bir şey yapmalıyız.
Tenemos que hacer algo.
Hayır, hemen yapmalıyız, Gail.
No, tiene que ser ahora, Gail.
Bence her yıl yapmalıyız.
- Creo que deberíamos hacerlo cada año.
Biz yapmalıyız.
Si dice que puedes ir, puedes ir.
"Buhar olup uçtu" dan daha iyisini yapmalıyız.
Tenemos que hacerlo mejor que "sin rastro de ella".
Ne yapacaksak kitabına göre yapmalıyız.
Todo lo que hagamos, siguiendo las normas.
- Bir şeyler yapmalıyız.
- Tenemos que hacer algo.
- Evet, yapmalıyız. Ama hangi cehennemde olduklarına dair bilgimiz yok.
- Sí, lo haremos, pero no sabemos dónde está ni lo que le esta pasando.
- Bir uzaklaştırma töreni daha mı yapmalıyız?
¿ Hacemos otra desposesión?
Eğer onları yeneceksek elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
Hay que ir bien armado para enfrentarlos.
Bunu doğru şekilde yapmalıyız.
Tenemos que hacerlo bien.
Bir şey yapmalıyız.
Debemos hacer algo.
Bizde kendi gösterimizi yapmalıyız...
Deberíamos tener nuestra propia demostración...
Bu yüzden hikayemiz için... bir plan yapmalıyız.
Así que tenemos que idear un plan... nuestra historia.
Bir şeyler yapmalıyız.
Tenemos que hacer algo.
Gömülmek istemiyorsak, bir şeyler yapmalıyız.
No quiero cavar para enmascarar el rastro.
Ama gitmeden önce bence kısa sürelik bir kayıt yapmalıyız.
Pero antes de que nos vayamos creo que deberíamos grabar un ratito.
Beyin fonksiyonlarında birkaç test yapmalıyız.
Tenemos que realizar algunas pruebas en su función cerebral.
Bunu yapmalıyız Aysh.
Tenemos que hacer esto Aysh
- Ne için hazırlık yapmalıyız?
¿ Para qué? Para la guerra.
Ama bütün insanların iyiliği için Sırplar'ın, Hırvatlar'ın, Bosnalılar'ın, Makedonlar'ın iyiliği için onları parçalara ayırırken çok dikkatli olmalı tiksinmeden ve üstünlük taslamadan yapmalıyız. Bu biz İngilizler'e çok kolay geliyor.
Pero por el bien de los pueblos, serbios, croatas, bosnios, macedonios, debemos desarmarlos con prudencia, y sobre todo sin el desprecio y la suficiencia... que a menudo muestran los británicos.
Bir şeyler yapmalıyız.
Debemos hacer algo.
O hâlde, buradan çıkacaksak bunu kendi başımıza yapmalıyız.
Así que si queremos salir de aquí, tendremos que hacerlo nosotros mismos.
- Bence testi bir daha yapmalıyız.
Pienso que deberíamos repetirle la prueba otra vez.
Şahsi duygularımız ne olursa olsun onun için elimizden geleni yapmalıyız.
Sea lo que sea que lo que pensemos de él, lo haremos lo mejor que sepamos.
Bunu beraber yapmalıyız.
Tenemos que hacer esto juntos.
- Bakın, üzgünüm ama eğer Fisk olan bunca şeyin arkasındaysa o zaman bir şeyler yapmalıyız.
- Lo lamento... pero si Fisk está detrás de esto... tenemos que actuar.
Yeni bir plan yapmalıyız.
Tenemos que pensar otra estrategia.
- Bu işi kitabına uygun yapmalıyız.
Tendremos que hacerlo según las normas.
Bunu aylık olarak yapmalıyız.
Deberíamos hacer de esto una tradición mensual.
Daha iyisini yapmalıyız!
¡ Tenemos que hacerlo mejor!
Öyleyse yapmalı mıyız?
Entonces, ¿ debemos hacerlo?
- Ne yapmalıyız?
- ¡ ¿ Qué deberíamos hacer? !
Bunu yalnız yapmalıyım.
Aún tengo que hacerlo sola.
Çeteden biri öterse, şey yapmalıyız, ailesinden birini öldürmeliyiz. Bunu kesinlikle yapacağız.
Definitivamente haremos eso.
Hayır, bunu yalnız yapmalıyım.
No, tengo que hacer esto sola.
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma bunu 151
yapma be 35
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma bunu 151
yapma be 35