Yazık olur Çeviri İspanyolca
489 parallel translation
Burada böylece bitirmek yazık olur.
Pero es un poco decepcionante escuchar que desea pararlo ahora.
Yoksa seni o kadar uğraşıp da hapisten erken çıkarttığıma yazık olur. Sadece senin için bir şeyler ifade eden herkesi öldürmeme yarar.
Sería una pena haber pasado por todo el esfuerzo de sacarte antes de la cárcel solo para matar a todos los que significan algo para ti.
Aramızda kalacak, laf sızarsa, birisi için çok yazık olur.
Esto es privado, y si se descubre, será mala suerte para alguien.
Büyük aşkımıza yazık olur.
No sería digno de nuestro gran amor.
Tabii, arkadaşına göz kulak olun ve onu uyarın diye ısrarcı olamam. Başına bir iş gelirse yazık olur.
- No sé como aconsejarle lo suficiente para que vigile a su amiga y prevenirle que sentiríamos que tuviera un accidente.
Koca bir tomarı mı? Yazık olur.
Sería una vergüenza hacerlo
Bunu öğrenmezsem yazık olur, çok yazık olur.
Será una pena si no te sale. Una verdadera pena.
Ters taklayı da öğrenmezsem çok yazık olur gerçekten.
Sí, será una pena si esto tampoco sale.
Johnny'nin partisine yazık olur.
Arruinarán su fiesta.
Daha buralarda bir şey göremeden göndermek yazık olur. Kendi kendime dedim ki, burada istediği kadar kalabilir.
Por lo tanto, Mary puedes quedarte aquí todo el tiempo que quieras.
Şikayet ettiğimi sanmayın. Ama beyefendiler bunu kaçırırsa yazık olur.
No me quejo por razones sociales pero es una pena que esos caballeros se pierdan esto.
Birbirinizle karşılaşmazsanız, gerçekten çok yazık olur.
Sería una pena que no llegarais a coincidir.
Eğlencenizin yarım kalması yazık olur.
Es una pena que se pierda la diversión.
Geçici bir kadın tutmak yazık olur.
Sería una pena contratar a una mujer temporalmente.
Böyle güzel bir şapkaya yazık olur.
¡ Qué lástima! Con lo bonito que es.
Çok yazık olur bu sürede çamurluğunuz falan parçalanırsa.
Sería una lástima que tuvieran un accidente con el seguro al descubierto.
Harwood'u alalım. Onu bekletmek yazık olur.
Empecemos con Harwood, no quiero hacerle esperar.
Seni umutlandırmak istemiyorum Helen ama bu kadar kolay pes etmek yazık olur.
No quiero que te hagas ilusiones, pero es una pena que abandones tan fácilmente.
Ulaşamazsam yazık olur.
Sería una pena que no pudiera llegar ahora.
Ve çok yazık olur.
Sería una lástima.
Bir şey bulurlarsa ve biz orada olup bunu görmezsek... gerçekten çok yazık olur.
Sería una lástima que dieran con algo... y no estuviéramos allí para ver lo que es.
Fransa'daki en eski ailenin sonu böyle olacaksa, gerçekten çok yazık olur.
Y sería una pena que así desapareciera la familia más tradicional de Francia.
Bırakmak çok yazık olur.
Es una pena que te vayas.
Gidersen çok yazık olur.
Es una lástima que tengas que irte...
Yazık olur.
Sería una pena desperdiciarlo.
Ne istiyorsan onu yap, ama... buralara kadar geldikten sonra, vazgeçmemiz çok yazık olur.
Nunca te miento, ya lo sabes. Haremos lo que tú quieras, pero habiendo llegado hasta aquí es una lástima.
- Terfiinizi daha almadan kaybetmeniz yazık olur.
- ¿ Qué sentido tendría hacerlo? - Exacto.
Çok yazık olur.
Sería una pena.
Yazık olur.
Sería una vergüenza.
Bütün bunlardan sonra, Calvera gelmezse, ne kadar yazık olur!
Si Calvera no viene después de esto qué desperdicio.
Yazık olur, çünkü buradan daha ucuzunu bulamayız.
Y sería una lástima, porque jamás encontraríamos un sitio tan barato.
Kırmak yazık olur.
Sería una pena romperlo.
- Evet, öyle. Çok yazık olur.
- Podría dañar su ascensión.
Şimdi gidersek çok yazık olur.
Sería un derroche marcharse ahora.
Onu kullanmamak yazık olur.
Es una pena que nadie lo aproveche.
Burada kalırsa yazık olur.
Lo siento por él, pero tiene que quedarse en casa.
Öyle bir şey olursa yazık olur.
Sería una lástima que pasara eso.
Yazık olur.
No puede tratarlo así.
Yazık olur.
Sería una verdadera làstima.
"Beceremezseniz Sampson'a yazık olur."
"Sampson lo tendrá crudo si cometen algún error."
Gizli tutulursa, yazık olur, öyle değil mi?
Es una pena guardar un secreto, ¿ no lo ves?
Çok yazık. Kusuruna bakmayın, olur mu millet?
Le disculpan, ¿ verdad amigos?
Yazın, sıcak bir ev kadar boğucu, kışın dondurucu olur.
En verano, es tan sofocante como un invernadero. Y en invierno, se congela uno.
O mektupta bütün yaptıkların yazıyor, aşkım. Yani o silahı ateşlemen aptallık olur.
La carta cuenta toda tu historia, cariño, así que cometerías una estupidez disparando ese revólver.
Yazın burası kalabalık olur, ama şimdi tam mevsimi.
Esto es tranquilo, excepto en verano.
Erken gelen baharın yazı kısa olur.
Los estíos cortos suelen tener primaveras precoces.
Mahzenler soğuk olur Nevers'de, yaz kış.
En Nevers los sótanos son fríos, siempre.
Albay, efendim. Ne yazık ki bu felaket olur.
Señor, me temo que eso seria desastroso.
Sık sık yaz, olur mu?
Escribe con frecuencia, ¿ de acuerdo?
- Yazık, ziyan olur.
No lo vamos a tirar.
Kışın hayvanlar yolculuk yaptığı için biraz daha iyi yem arıyor... ve yazın arada bir, kuraklık olur.
En invierno el ganado tiene que viajar mucho buscando pastos... y en verano a veces hay sequía.
olurdu 43
olur mu öyle şey 39
olursa 17
ölürsem 25
olur efendim 53
olur mu hiç 40
olur biter 25
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur mu öyle şey 39
olursa 17
ölürsem 25
olur efendim 53
olur mu hiç 40
olur biter 25
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur böyle şeyler 121
ölürler 26
olur şey değil 105
yazık 479
yazıklar olsun 49
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık ki 31
ölürler 26
olur şey değil 105
yazık 479
yazıklar olsun 49
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık ki 31