English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Z ] / Zavallı şey

Zavallı şey Çeviri İspanyolca

1,284 parallel translation
Zavallı şey.
Pobrecita.
Zavallı şey tam bir hafta topalladı.
El pobre quedó cojo por una semana.
Zavallı şey.
Pobre bicho.
Kim, seni zavallı şey.
Kim, pobrecita.
o hasta bir köpek, zavallı şey.
Digamos que es omnívoro. Un perro enfermo, pobrecito.
Zavallı şey, çok üzüldüm.
Pobrecita. Cuánto lo siento.
Demek istediğim kendimi kötü hissettim. Zavallı şey tımarhaneye götürülürken... Kadının tüm istediği o sersemin kendine biraz saygı göstermesiydi.
La pobre acaba en el manicomio cuando lo único que necesitaba era que ese inutil la respetara un poco.
Zavallı şey.
Pobre criatura.
Zavallı şey, buraya ulaşabilmek için bütün gün yürüdü.
Pobrecita, ha caminado todo el día para llegar aquí.
Zavallı şey!
Pobrecilla.
İsa adına, zavallı şey. İyi misin?
Jesús, pobre de ti estas bien?
Ah, seni zavallı şey.
Oh, pobrecito.
Zavallı şey.
Pobrecito.
Bu kırmızı, zavallı şey.
Es rojo. Pobrecito.
Zavallı şey.
La pobre cosa.
Zavallı şey, günlerdir tosttan başka şey yemedi, şimdi muhtemelen açlıktan bayılmıştır.
Pobrecito, solo ha comido pan tostado por días, está muy débil.
- Zavallı şey.
Pobre.
Zavallı şey, çok endişeli.
Pobrecillo, está preocupado.
- Oh, zavallı şey.
Oh, pobrecita.
Zavallı şey yaşamak için mücadele ediyor.
Pobre, está luchando por su vida.
Zavallı şey.
La pobre.
Zavallı şey.
Pobrecilla.
Zavallı şey. Tasması, künyesi yok.
Pobre animalito.
Baby Gunderson, zavallı şey.
Baby Gunderson. Pobrecita.
Zavallı şey. Azıcık dahi olsun için cız etmiyor mu?
Pobre. ¿ No te da pena?
Sadece kalbi kırılırdı, zavallı yaşlı şey.
Sólo rompería su corazón, pobre anciana.
Zavallı küçük şey.
Pobre criatura.
Sizden istediğim tek bir şey var. O hile ve numara hırsızını o zavallı özenti sahtekârı bulduğunuzda silahınızın emniyeti kapalı olsun.
Les pido solo una cosa, cuando encuentren a este medio ladrón, ladrón de trucos, aspirante patético, falso, asegúrense de tener quitado el seguro.
Zavallı Joe'dan bana kalan tek şey bu.
Es todo lo que tengo del pobre Joe.
Ben hiçbir şey yapmadım. Ah, zavallı şey.
Pobrecito.
Böyle bir şey gördüğün zaman... Ama şuradaki zavallı adama bir bak...
Cuando ves algo así sólo mira al pobre hombre de ahí...
Zavallı şey.
Oh querida, no estés así.
Zavallı, tatlı şey.
qué infeliz, pobrecito.
Senin komik, zavallı maskaralıkların hiçbir şey değiştirmeyecek.
Tus payasadas no van a cambiar absolutamente nada.
Ancak zavallı kadını öldüren şey oktu, değil mi?
- Ni yo. Pero ¿ no fue el dardo lo que mató a esa pobre mujer?
O zavallı varoluş dediğin onun 18 yıldır bildiği tek şey.
Que es lo único que ha conocido durante 18 años.
Yani ünlü Mürekkep Balığı Sid, zavallı bir kader kurbanından başka bir şey değil.
Así que Sid el calamar sólo es una pobre víctima de Ias circunstancias.
Zavallı şey yine yataklara düştü.
Pero la pobre está en cama otra vez.
Öğrendiğim o oldu ki şeytan bizden daha fazla şey bilmiyormuş, zavallı yaratıklar.
Estoy aprendiendo. que el diablo no sabe más. que nosotros, pobres tontos.
Sonunda, zavallı, kalori sorunu olan bir kadın bu kapıdan içeriye girecek ve sen onu aşağılayacaksın. Çünkü diplomatik davranmak konusunda hiçbir şey bilmiyorsun.
Con el tiempo, una pobre mujer, calóricamente desafiada Va a pasar por esa puertas y la vas a insultar porque no sabes nada Sobre el comportamiento políticamente correcto.
Senin gibi sert bir kadını, karşımda duran sulugözlü zavallı haline getiren şey nedir?
¿ Qué convierte a una mujer de piedra como tú en la llorona que veo?
Bu zavallı dükkandaki en boktan şey.
No de éstas de aquí. El pedazo de mierda más barato que haya en toda la tienda.
zavallıcık. ne söylersen söyle hiçbir şey duymuyor, konuşmuyor
Puedes decirle lo que quieras, no te escucha y no habla.
Selam, zavallı minik şey.
Hola, pequeño desgraciado.
Seni zavallı küçük şey.
Tu pequeño desgraciado.
- Sence bu beni daha çok şey göstermez mi? - Umutsuz, çaresiz, zavallı?
- No crees que eso me haría parecer- - - ¿ Desesperado, necesitado, patético?
- Oh, zavallı şey.
Pobrecita.
Zavallı çocuk çok fazla şey biliyor.
Ya le dijo todo a su psiquiatra. El pobre muchacho sabe demasiado.
Tam azıttı bir ara perdenin arkasında bir şey kımıldayınca çekti hemen kılıcını "fare, fare!" diye bağırdı. Bir deli şaşkınlığı içinde öldürdü arkada saklanan, zavallı ihtiyarı. Tanrım, ne büyük bir felaket.
En su paroxismo oyó removerse algo tras el tapiz desenvainó su estoque y gritó : "¡ Una rata, una rata!" y en su frenética ilusión ha matado al pobre anciano allí escondido.
Doğuştan zavallı dedikleri şey O... gerçek bir Munson.
Rechazalo enormemente. El es a lo que se llama : nacido para perder... un auténtico Munson.
Zavallı olan şey şu Bay başkan, bir kaç dakikam daha olsaydı Elaine Lieberman, tanınmış bir mafya çetesinden seçim kampanyanız için kesilmiş ve iptal edilmiş 250,000 dolarlık bir çekle burada olurdu.
Lo que es patético es que, si tuviera unos minutos más, Elaine Lieberman estaría aquí con un cheque anulado por 250.000 dólares, de una mafia muy conocida, a favor de su campaña de reelección.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]