Çok yakıştı Çeviri İspanyolca
711 parallel translation
Çok yakıştı.
Estás muy guapa.
Çok yakıştı!
Justo a mi medida. Pudo ser hecho para mí.
Evet, işte, böyle daha çok yakıştı.
Sí, eso es, ahora te queda mejor.
Herkes çok yakıştığını söylemişti.
Los demás creyeron que me quedaba bien.
Kar sana çok yakıştı!
Toda esa nieve cayéndote.
Size özel bir fiyat. Tamamen yeni bir seri. Üzerinize de çok yakıştı.
Esto es un precio de amigas un modelo que le hace tan buena figura
5 kilo verdi ama çok yakıştı tabii.
Perdió 5 kilos, pero le sienta muy bien, desde luego.
Ona, hangi elbiselerin kendisine daha çok yakıştığını öğrettim.
Le mostre que vestidos le iban mejor.
Sadece yedi tane ve çok yakıştığını söylüyorlar.
Sólo me quedan siete... y me dicen que me sientan mucho.
- Nanni, sana çok yakıştı.
- Nanni, te sienta muy bien.
Sana çok yakıştı, Morris.
Le sentarán bien, Morris.
Ayrıca sana da çok yakıştı.
Además, quedas muy apuesto.
Bu elbise çok yakıştı.
Mire qué bien le sienta el vestidito.
- Çok yakıştı.
- Muy bien.
Tatlım, bu sana çok yakıştı!
- Querida, le queda ideal.
Hem tişörtümle çok yakıştı.
Además, hace juego con mi camiseta.
Bu benim terzimin çok yakıştığını söylemek istediğim Bermuda şort için yazdığı bir fatura.
En realidad, esto es una factura de mi sastre por un par de bermudas muy atractivas.
Ah, sana çok yakıştı.
Luce hermosa en ti.
Çok yakıştı chérie.
Luces encantadora.
Berberi ipeklilerimiz Hristiyan zırhınıza çok yakıştı.
Nuestra seda mora le sienta bien a las armaduras cristianas.
Sana çok yakıştı.
Te ves muy bien.
Herkes birbirimize çok yakıştığımızı söylüyordu.
Hacíamos una bonita pareja.
Ben de kıyafetini sana çok yakıştırdım.
A mí me gustan tus ropas.
Bu çok yakıştı.
Te queda bien.
Çok yakıştı. Gerçekten çok yakıştı!
¡ Es elegantísima!
Birbirinize çok yakıştınız.
Ustedes se quedan bien juntos.
Ve bu gösterinin özel konuğu sizlerin ve bu kasaba halkının uzun yıllardan beri çok yakından tanıdığı saygıdeğer bir isim. Biliyorsunuz, kendisi uzun yıllar eşsiz bilgisiyle sizlerin hizmetindeydi. Kendisi çok uzun yıllar buradaki lisede öğretmenlik yapmıştır.
La actuación especial de un hombre extraordinario al que todos han conocido por su actividad pedagógica en el Liceo de la ciudad.
Sana çok yakışmıştı.
¿ Todavía lo recuerdas?
Almanları, çok sevdikleri Paris'e yakıştıramayanlardan mısınız?
¿ Es Ud. de los que no puede imaginar a los alemanes en su amado París?
Hem de çok yakın. Dün niçin tartıştınız?
Nada más.
Neredeyse çok yakın şartlardayız. Benimle tanıştığına mutlu musun?
Somos casi íntimos ¿ Te alegra haberme conocido?
Gelinlik çok yakıştı ona.
- Es una novia maravillosa, profesor.
Geçtiğimiz birkaç ay boyunca pek çok kez, sol tarafında bir ağrı olduğundan yakınmıştı.
Varias veces... durante los últimos meses, se quejó... de un dolor en el costado izquierdo.
- Dün gece çok güzeldi, elbisen de yakışmıştı.
Mariscal, qué guapo estabas ayer por la noche vestido.
Sana çok yakıştı.
Es apropiado.
- Çok yakıştı.
- Se ve maravilloso en ti.
Yatıştığı zaman avlanmaya gideceğiz, çok yakında.
Cuando te disculpes, iremos a cazar una noche.
Bilirsiniz, savaş sırasında Ning-po'daki halkınızla... çok yakın bir şekilde çalıştık, Peder O'Shea.
Trabajé con su gente en Ningpo durante la guerra, padre O'Shea.
Majesteleri pek çok konuda bana iltifat ederdi. Ama kibar kelimesini yakıştırdığını anımsamıyorum.
Su Majestad me hizo muchos cumplidos, pero no recuerdo que mencionara la cortesía.
Ona ucuzluk mağazasında çok yakışıklı bir erkekle tanıştığımı söyledim.
Le he dicho que conocí a un chico de calidad en una tienda de Todo a Cien.
Yaşlı adam çok yorgun hissediyordu ve çok yakınca gece olacağını biliyordu. Böylece başka şeyleri düşünmeye çalıştı.
El viejo se sentía muy cansado y sabía que la noche llegaría pronto,... y trató de pensar en otras cosas.
Demek istediğim, senin görünümündeki bir kızın çok güzel büyük bir kente yakıştığı.
Quería decir que a una chica con tu aspecto le tendría que ir muy bien en una gran ciudad.
Nasıl? Çok yakıştı.
- ¿ Qué tal?
- Bu elbise, krala çok yakıştı.
A un rey le va bien ese abrigo.
St Louis'deki kuzenimi ziyaret ediyordum, ve Leavenworth oraya çok yakın.
Iba a visitar a un primo en San Luis, y Leavenworth no está lejos...
Tekne çok açıktaydı ve muhtemelen yakılmıştır.
La cocina está tan lejos... y el fogón debe de estar apagado.
Paris'te Gare St Lazare yakınlarında çok iyi bir restoran var.
Hay un buen restaurante : "Chez Adrien", el rey de la langosta. En París, por St.
Çok güzel! Sende bana hemen kötülüğü yakıştırdın.
Muy bien, siempre pensando mal de mí.
Birbirimize çok yakın çalıştık.
Trabajamos codo con codo.
Bir zamanlar sarışındım, çok yakışmıştı!
Verás, yo antes, era rubia. Me sentaba muy bien.
Ben Derviş Mustafa, benden çok üstün arkadaşıma yakıştıramam bu hareketi.
Yo, Mustafa Derviche, no puedo permitir tal actitud en un amigo.
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yaşlı 53
çok yakın 78