Çok yorucu Çeviri İspanyolca
643 parallel translation
Çok yorucu.
Estuvo cansado.
Çok yorucu bir akşam geçirdim.
He pasado una noche muy difícil.
Benim için çok yorucu bir oyun oldu.
- Es un juego muy cansado para mí.
Senin için beklemek, çok yorucu olacak ve ne kadar acı değil mi?
Si se cansara de esperarte ¿ no sufriría tu corazón?
Senin için çok yorucu olur.
Te vas a cansar mucho.
Hastalarımdan bazısı da bunu çok yorucu bulur.
Y para algunos de mis pacientes resulta agotadora.
Ondan bir hanımefendi yaratmak benim için çok yorucu bir iş.
Intentar convertirla en una dama me está cansando mucho.
Hem Pierre hem de marie için sonunda çok yorucu olmaya başlasa da inat dolu azimleri aylar boyunca çalışmalarını sağladı.
Una obstinada determinación les hizo-- - seguir mes tras mes con un trabajo arduo y peligroso. Pero al fin empezó a afectarlos, tanto a Pierre como a Marie.
Çok yorucu.
Qué aburrida.
Netta, galiba, çok yorucu bir hafta geçirmişsin.
Sé que has tenido una semana agotadora, Netta.
Susan, gençliğinin coşkusu çok yorucu.
Susan, tu exuberancia juvenil es agotadora.
Çok yorucu bir gün geçirdim, Paul.
Tuve un día agotador, Paul.
Zaten dergide çok yorucu bir gün geçirdim.
Tuve un día ocupado en la revista.
Çok yorucu bir gün oldu.
Ha sido un largo día.
Yatma zamanım çoktan geçti ve çok yorucu bir gün geçirdim.
Debería estar durmiendo hace rato. Ha sido un día agotador.
O kadar yorgunum ki, yorgun olduğumu söylemek bile çok yorucu.
Yo estoy tan cansado
Minnettarlık bazen çok yorucu olabilir.
La gratitud puede ser agotadora.
Biliyorum ama, çalışmak çok yorucu.
Trabajar,... pero trabajar es aburrido.
Barbara, bu şekilde kürek çekmek çok yorucu!
¿ quieres esperar?
Çok yorucu bir hayatım var. Birkaç liret kazanmak için... sabah 5'te kalkıp Luigi'ye kahvaltı hazırlıyorum.
Llevo esta vida agotadora, levantándome a las 5 : 00 cada mañana, para prepararle el desayuno a Luigi, y ganar unas liras extra.
Çok yorucu oldu ama dayanamadım, sen gelmeden her şeyi hallettim.
Es imperdonable, pero no lo pude resistir. Lo arregle sin esperarte.
Umarım iş çok yorucu olmaz.
Espero las tareas no sean muy demandantes.
Çok yorucu bir akşam geçirdim.
Ha sido una noche agotadora.
Sinek kağıdından kurtulmaya çalışmak çok yorucu bir iş.
Despegarme de la tira atrapamoscas es un trabajo muy complicado.
- Çok yorucu ama.
Un poco agotadora.
- Büyü çok yorucu bir şey. - Hayır, teşekkürler.
- La magia es extenuante, sabe.
Çok yorucu.
Muy agotador.
Bayan Birchfield, bu öğleden sonrayı, bir cevap için yaptığınız ısrarlı arayışla çok yorucu hale getirdiniz.
Señorita birchfield, ha hecho usted que la tarde sea muy aburrida con su constante búsqueda de una respuesta.
Hiçbir şey yapmamak gerçekten çok yorucu bir şey.
No hacer nada y pensar sin hacer nada es agobiante.
İngilizce'nin çok yorucu olduğu anlar var.
Hay veces en que los ingleses son unos pesados.
Burada gece işler çok yorucu oluyor.
Es duro trabajar aquí de noche.
Berlin'den buraya çok yorucu bir yolculuk yaptım.
He tenido un viaje muy largo desde Berlín.
Birini öldüreceksen eğer hiç değilse aptalca konuşmalarını dinlemen gerek. Ama bu da çok yorucu.
Es bastante malo tener que matar un tipo y encima tener que escuchar sus estupideces.
İkimiz çok yorucu bir gece geçirdik ve ikimiz de bitip tükendik.
Ambos hemos tenido una noche muy agitada y ambos estamos exhaustos y... ¿ Entonces cuándo?
Bu köylüler çok yorucu, lanet olsun!
¡ Qué trabajo esos campesinos!
Günü muayenehanede ve sonraki birkaç saati hastanede geçirmek çok yorucu.
Paso el día en la oficina y en el hospital. Resulta fatigante.
Ayrıca rehber olmak çok yorucu da değil.
Y ser guía no es agotador.
Benim işim daha az karmaşık. ama çok yorucu.
Mi trabajo es menos complicado, pero es cansador.
Sadece çok yorucu olmayan bir iş bulmak istiyorum.
Quiero un trabajo que no sea tan cansador.
Çok yorucu idi.
Era demasiado.
Hayır, çok yorucu.
No, es demasiado agotador.
- Yapamıyor işte. - Çok yorucu.
- Pero, al parecer, no puede.
- Çok yorucu ama.
- Pero así es.
Fazla yorucu değil, artı insanı meşgul ediyor ve bu çok eğlenceli olacak.
No es mucho trabajo, tendrá algo en qué pensar y será muy divertido.
- Sorun ne, iş çok mu yorucu?
- ¿ Qué sucede, demasiadas horas?
Yaşadığınız yorucu deneyimi dikkate alırsak, sanırım çok fazla konuştuk.
Con lo cansada que está, ya hemos hablado demasiado.
Deanie yorucu bir gün geçirdi ve çok yorgun.
Deanie ha tenido un día agotador, está demasiado cansada.
Seni sevmek çok yorucu.
Me enfurece estar enamorada de ti.
Çok uzun ve yorucu bir gün geçirdiler.
Tuvieron un largo y cansador paseo hoy.
Çok sıkıntılı ve yorucu bir gün geçirdim, Castagnier'yi kovdum! Önce, onu geri getirmem lazım!
He tenido un día agotador por culpa de Castagnier y tengo que recuperarme.
Kan gölünde o kadar ilerlemişim ki çok geç artık geri dönmek, ileri gitmek kadar yorucu olur.
Estoy tan sumergido en sangre que no seguiría, si volver atrás no fuera tan molesto como seguir.
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53