English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bakın hanımefendi

Bakın hanımefendi Çeviri Fransızca

107 parallel translation
Bakın hanımefendi, beni korkutmaya çalışıyorsanız, fazla uğraşmanıza gerek yok.
Si vous essayez de me faire peur pour que je m'en aille... vous ne réussissez guère.
Bir bakın hanımefendi.
Voilà, mademoiselle.
- Beyler, çorabına bakın hanımefendi ağaçlara tırmanmış.
- Messieurs, regardez ses bas. Madame a grimpé aux arbres.
Bakın hanımefendi, bu şehirde her gün çok sayıda cinayet işlenir.
Il y a beaucoup de meurtres dans cette ville, tous les jours.
Keyfinize bakın hanımefendi.
Installez-vous confortablement.
Bakın hanımefendi.
Très ressemblant. Regardez ce chef-d'œuvre!
Bakın hanımefendi, bazı şeyleri açıklığa kavuşturalım.
Maintenant il faut tirer cela au clair.
Bakın hanımefendi, durumunuz size ilginç gelmiyor mu?
Vous ne seriez pas dans un état "intéressant"?
- Bakın hanımefendi...
Sinon ils vont se foutre de moi.
Siz rahatınıza bakın hanımefendi, bir şey ikram edebilir miyim?
Je vous offre quelque chose?
Bakın hanımefendi, trende veya gemide yapabileceğim bir şey yok ancak odama böyle daldığınızda...!
Dans le train, j'ai dû m'abstenir, mais là, dans ma chambre...
Masal Diyarı Sahilleri. Bakın hanımefendi, size söyledim.
Je vous l'ai dit, je m'occupe du bateau.
Yoksa değil mi? Bakın hanımefendi, tavsiye istiyorsanız lütfen başkasına sorar mısınız?
Si vous voulez un conseil, allez voir quelqu'un d'autre.
Bakın hanımefendi, Başkan bir sorun olması halinde onu aramanızı söylemişti.
Il me faut un nom. Ça, vous ne l'avez pas perdu, si?
Bakın hanımefendi.
- Ecoute... Je ne veux pas d'histoire.
Bakın hanımefendi. Beni merak etmeyin, gayet temizim.
Ne vous inquiétez pas, je n'ai rien.
- Bakın hanımefendi, onu tanımıyorsunuz.
- Tu ne le connais pas.
Bakın hanımefendi yerinizde olsaydım. Havaya atlardım. Benim yapacağım gibi.
À votre place, je sauterais en l'air comme je m'apprête à le faire.
Bakın hanımefendi. - Marcy. Marcy, herkes biftek yemek ister ama kimse kasapla çıkmak istemez.
L'ironie... c'est que tout le monde veut de la viande, mais personne ne veut sortir avec le boucher.
Bakın hanımefendi, yanlış adamı yakaladınız.
Ecoutez, madame, vous vous trompez d'homme.
Oyuk taraması yapacak. Bakın hanımefendi sizi buraya almak zorundayız.
Besoin d'un agent féminin pour une fouille de cavité.
Bakın hanımefendi, ne tür bir baba olduğumu bilmiyorum.
Écoutez, j'ignore quel genre de père je suis.
- Bakın hanımefendi... - Adım Marta. Marta.
Qui que vous soyez... je ne vous connais pas, et je ne suis pas venue discuter avec vous.
Bakın hanımefendi.
Madame, écoutez.
Bir hanımefendi sizden içki istiyor, şu muhabbetinize bir bakın.
Charmante conversation quand une dame a envie de boire un verre.
Bakın, hanımefendi, eğer iyi oynarsa gidip babasıyla bizzat ben konuşurum. Kiku'yu geri alması için ikna etmeye çalışırım.
S'il réussit dans ce spectacle, et s'il est pardonné, vous le rendrez à sa famille?
- Bakın, hanımefendi.
- Ecoutez,
Şimdi, bakın, hanımefendi, senin başını derde sokmayacağım.
Je ne viens pas pour vous causer des problèmes.
Bakın, hanımefendi.
On m'a déjà appelé 20 fois ce soir.
Bana bir bakın, hanımefendi.
Maintenant, regardez-moi.
Bakın, akıl sağlığım için, hanımefendi öyle şeyler konuşmayalım artık, ha?
Alors, pour éviter de me démoraliser... ne parlez plus de ça.
Bakın, hanımefendi, Oscar kolunu uzatıyor.
Oscar vous offre son bras mademoiselle.
Hanımefendi, gelin tabloya bakın.
Venez voir le tableau.
Şuna bakın, hanımefendi.
Regardez-le.
- Bakın, hanımefendi... - Lütfen oturun, beyefendi.
Bouclez-la, hein?
Hanımefendi ona iyi bakın.
Madame, occupez-vous-en bien.
Kendinize iyi bakın, hanımefendi.
Soyez prudente.
Bir cin hazırlayayım mı? Hanımefendi. Bir daha bakın.
Tu veux du gin? Regardez encore!
- Hanımefendi siz kendi işinize bakın.
Madame, occupez-vous de vos affaires!
- Oh, bak, sürekli bana hanımefendi deme, tamammı. Ben başka ifadeleri sevmiyorum.
Ne m'appelez pas madame, je n'aime pas la connotation.
- Nasıl hissediyorsun? - Bana bakın, yerli hanımefendi! Benim kariyerimi örnek aldığınızı ve bunun sizi, benimle rekabet etme havasına soktuğunu biliyorum.
Ecoutez, je sais que je suis votre modèle professionnel et que ça vous stimule de tenter de me surpasser.
Ben de gözlerinin içine bakıp "Hanımefendi, Shreveport'un en çekici kadını olduğunuza hiç şüphe yok." dedim.
Je l'ai regardée et lui ai dit : "Madame, vous êtes la plus belle femme de tout Shreveport."
- Doğru, hanımefendi. Kendiniz bakın.
lmpossible, vérifiez vous-même.
Hanımefendi, Suzuki-san, bakın...
Madame, Monsieur Suzuki, regardez...
Bakın, hanımefendi, kim olduğunuzu bilmiyorum, ve söyleyecekleriniz de umurumda değil.
Ecoutez madame, je ne sais pas qui vous êtes Et je me fous de ce que vous avez à dire.
Hanımefendi, beni esas sinir eden şey başka. İkimiz de her sabah aynı cinayet raporlarına bakıyoruz. Ama bu kızın olayına siz de öncelik vermediniz.
Mais ce qui m'agace le plus, c'est que tous les matins, vous et moi lisons les mêmes rapports d'homicides et je ne vous ai pas entendu parler de priorité non plus à propos de cette fille.
Feleğin çarkının size sunduklarına bakınca, bunda haklısınız hanımefendi.
Avec les derniers ennuis qui vous sont arrivés, je dirais que c'est justifié.
- Bak ne diyeceğim? Neden bir hanımefendi ile nasıl konuşulacağını öğrenmiyorsun?
On parle pas comme ça aux dames!
Biz bakarız. - Sizinle gelmek isterim. Bakın, Hanımefendi, bunu neden istediğinizi anlıyorum.
On a un nom pour notre... pour notre... femme SDF aux dents blanchies?
- Bakın, çok üzgünüm hanımefendi.
- Ecoutez, je suis désolé. Non, non.
Hanımefendi, bakın, kolay değil.
Ce n'est, en effet, pas facile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]