English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bakın bana

Bakın bana Çeviri Fransızca

3,892 parallel translation
* Bir bakın bana *
Look at me
Bakın bana. Sıcak kanlı ve sevimliyim. Ama hayır.
Regardez-moi, si chaleureux et doux.
Şimdi gidip iri Carol'a olanları anlatmam gerekecek. O da gözümün içine bakıp bana "Ama intikamını aldın, değil mi?" diyecek.
Donc je vais vous raconter ce qu'il est arrivé à la grosse Carol, et elle va me jeter ce regard.
Bakın, bana gün sonuna kadar müsaade edin.
Je sais. Écoute, laisse moi jusqu'à la fin du service.
Bak, benim için bunu söylemek zor ama Masumiyet Projesi'nin ortaya çıkardığı aleyhine yapılan hataların yanında Shawn'un psişik görüleri bana senin hakkında yanılıp yanılmadığımı merak ettirdi, Thane.
Ecoutez, c'est difficile à dire pour moi, mais, les défauts que le Projet Innocence a trouvé dans l'affaire... ainsi que les visions de Shawn, me font réfléchir sur mon opinion, Thane.
Bak, işini batırmak istiyorsan, ben buna karışamam ama bana karşı biraz daha saygılı konuşabilirsen, bu harika olurdu.
Ecoutes, ce n'est pas mes affaires si tu veux couler ton affaire, mais si tu pouvais si possible me parler avec un peu plus de respect, ca serait génial.
Bunun bana faydası yok tatlım, çünkü bakılmaktan hoşlanmıyorum.
C'est énervant, chéri, car je n'aime pas qu'on s'occupe de moi.
- Önce bana bakın.
Je sais pas ce que tu as fait.
"Bana bakın, ben gelinim."
"Ooh, regardez moi, je suis la mariée."
Bak şimdi, burası onu istediğin son yer, biliyorum ama onu rehabilitasyona yazdırmanın ya da Alabama'ya göndermenin yolunu bulana kadar orada, buradakine göre başına daha çok bela açacakmış gibi geliyor bana.
Maintenant regarde, je sais que c'est sûrement le dernier endroit où tu veux la voir mais jusqu'à ce qu'on trouve un moyen de soit l'envoyer en desintox soit de la renvoyer en Alabama, j'ai l'impression qu'elle va causer plus de problème dehors qu'elle le pourrait ici.
Bakın, bu bina on dakika içinde yıkılmazsa, olan bana olur.
Si cet endroit est encore dans cet état dans 10 minutes, c'est moi qui prend.
Eğer bana attığı bakışı görseydin oyumdan daha fazlasını istediğini anlardın.
Et bien, si tu avais pu voir la façon dont il me regardait, il voulait plus de l'action, que mon vote.
Sakın bana Laurie üzüldüğü zaman yaptığın bakışı atma.
Ne t'avise pas de me faire le sourire narquois que tu as quand Laurie s'énerve
- Bak. Orada oturup bunu yapmadığını söyleyerek bana hakaret etme!
- Écoutez, ne vous asseyez pas ici et ne m'insultez pas en disant que vous n'avez rien fait!
Bakın, bana ödeme yaparsanız istediğinizi alırsınız.
Ce mec en est plein. Ecoutez, je suis payé, je vous obtiendrai ce que vous voulez.
Bu konudan bahsediyor olsa da olmasa da bana bakışını gördüğümde, deliye dönmüştü.
Tu sais, je veux dire qu'il en parle ou non, quand je l'ai vu me regarder, il était effrayé.
- Başını çevirip bana bak sadece.
Tourne juste la tête et regarde-moi.
Bak, normalde tüm bu terapi flörtü olayını bana güvenmeyi öğrenene kadar altı ay boyunca sen kanepeme uzanmış bir şekilde minderler hakkında konuşarak yapıp olaya öyle girerdik ama o kadar zamanımız yok.
Ecoute, normalement on pourrait faire toute cette histoire de sessions de thérapie où vous vous asseyez sur mon divan et nous discutons des coussins pendant 6 mois jusqu'à ce que vous appreniez à me faire confiance. et la on irait directement au but, mais nous n'avons pas assez de temps.
Bana bakın!
Regardez!
Bebekten önce bana hiç bu bakışı yapmamıştın.
Oh, tu n'étais jamais capable de faire ce regard avant le bébé.
Bana bakışını özledim.
Sa façon de me regarder me manque.
Serumuna bakın ve ne olur ne olmaz elektrolit getirin bana.
Vérifiez sa perfusion et trouvez-moi une poche juste au cas où
Son derece sıkıcı olan sosyoloji sınıfı için ders çalışıyordum başımı kaldırdım ve bir kız bana bakıyordu.
Je révisais ce cours de socio trop chiant, j'ai levé la tête, et cette fille me regardait.
* Bana bakın, ben Sandra Dee *
Look at me, l'm Sandra Dee
Bana bir bak. Bundan nefret ediyorum. Yapmak istemiyorum ama kardeşinin vampir olmaması gerekiyordu ve bizim ona yardım etmemiz gerek.
Je déteste ça, je ne veux pas faire ça, mais ta soeur n'était pas supposée être un vampire, et nous devons l'aider.
Geçen gün Sheldon'a en davetkar bakışımı attım ama o bana buğdayın nasıl ekildiğini açıkladı.
{ \ pos ( 192,205 ) } Hier, j'ai lancé à Sheldon mon meilleur regard aguicheur, { \ pos ( 192,205 ) } et il m'a expliqué comment on produisait la farine.
Gözlerimin içine bakın ve bana delirmişsin deyin.
Regardez-moi dans les yeux et dites-moi que je suis fou.
Şimdi, eğer suçlu sensen bana bakıp bana resmen söylemek zorundasın aksi takdirde hapsi göze almalısın.
Si tu es un criminel, regarde-moi, légalement, tu dois me le dire, sinon c'est considéré comme incitation au crime.
Internet'te koleksiyonum için harika hayvanlara bakınıyordum beş tıklamadan sonra birisi bana Sibirya Kaplanı satmak istediğini söyledi
Je cherchais sur internet des animaux cool pour ma collection, cinq clics plus tard, il y a quelqu'un qui veut vendre un tigre de Sibérie
Bak, bunları bana telefonla da söyleyebilirsin. - Neden buradasın?
Écoutez, vous auriez pu me dire ça au téléphone.
Dediklerimle bakıcıların kanını bana karşı ısıtınca niteliklerini kontrol ediyorum.
Lorsque j'ai eu les nounous sympathiques, J'ai du vérifier leur qualifications.
- Bana bakın, nasıl olmuşum.
J'ai pensé à être toi. - Regarde-moi.
Devasa anevrizmama bak ve Thomas'ın bana verdiği armağana gıpta et.
Regarde mon anévrisme géant et émerveille-toi devant le cadeau que Thomas m'a donné.
Henry, kız arkadaşın tatlı, nazik ve güzel biri ama gözlerimin içine bak ve onun bu şehirde başarılı olmak için nelere sahip olman gerektiğini bildiğini söyle bana.
Henry, ta petite amie est douce, gentille et jolie mais regarde-moi dans les yeux et dis moi qu'elle sait ce que cela requiert de réussir dans cette ville.
- Bana bakıcılık yapmak zorunda değilsin.
- et... - Non, tu n'as pas besoin de me surveiller.
Bakın, siz bana bir liste verin, ben Tanrı'ya götüreyim, seçsin birini.
Et si vous me donniez une liste? J'irai demander à Dieu s'il y en a un qui lui plaît.
Bak Mogens, dün bana bu dava hakkında hiç bilgin olmadığını söyledin.
Écoute, Mogens, hier tu m'as dit que tu ignorais tout de cette affaire. - Oui...
Bana bakın.
- Ces jeunes femmes...
Bak, ben senin C.F.O.'num ama yarım milyar doların nereye gittiğini bana söyleyemiyorsun.
Je suis le directeur financier et je ne sais pas où est passé cet argent.
Oh, bakın bakın, kim şimdi bana dikkatini veriyor.
Regardez qui m'écoute maintenant!
Beyler, biriniz bana yöneticinin odasının yerini tarif edebilir mi? Saçmalığa bak.
Messieurs, l'un d'entre vous pourrait m'indiquer la direction du bureau d'administration?
Roadie etrafa bakınıyor, " Neymiş? Kim vurdu bana?
Roadie regarde autour, du genre, " Qu'est-ce que..?
Dedi, "Şey, birkaç saat sonra tekrar bana bakıyordu, " ama sonra havladı ve kafasını yanlara döndürdü, geri çekildi, ve patlama oldu. "
"Quelques heures plus tard, il me regarde encore, mais ensuite il aboie, tourne sa tête sur le côté, fait la grimace, et une explosion arrive."
Bana bakın, farklı görünmüyor muyum?
Regarde-moi. Ai-je l'air différente?
Bana bak, şimdi biraz canın acıyacak.
Écoute-moi, ça va te faire mal, ça.
Bak, Max, biliyorum dün aramızda bir şeylerin olduğunu düşündün, ama Lynette'ten yeni ayrılmıştın, ve ona karşı olan hislerini bana yönlendirdin.
Ecoute Max, je sais que tu as ressenti comme une connexion hier, mais tu n'étais pas encore remis de ta séparation avec Lynette, et tu penses que c'est de l'amour
Chloe... Şu seksi erkek etine, birinin bayramını mahvetme niyetin olmadan tekrar bak ve hala açsan bana haber ver.
Regarde bien ce mec sexy sans ton intention de gâcher Thanksgiving.
Sayın Başkan, bana bakın.
M. le président! Regardez-moi.
Bana bakın.
Regardez-moi.
Bak bana ne yaptırdın?
Maintenant va arranger ça.
Bana bakıyorlar ve tek gördükleri şey TV'deki o kaçık kadın ya da oğulları ve kocalarını rehin tutan adamın karısı oluyor.
Ils me regardent, et tout ce qu'ils voient c'est la femme folle de la télé ou la femme de l'homme qui retient leurs fils et leurs enfants en otages.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]