English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir avukat

Bir avukat Çeviri Fransızca

6,151 parallel translation
O bir avukat.
C'est un avocat.
Hikayenin tamamını ister misiniz? - Başka bir avukat tutayım. - Hayır, beni iyi dinle.
Je ne veux pas mettre la pression aux kidnappeurs plus que nécessaire, commandant, surtout que je ne sais pas exactement qui ils sont ni où ils sont.
Ben bir avukat istiyorum. İyi fikir.
Bonne idée.
Sen bir avukat değilsin, yani bu durumda stajyer oluyorsun, ve yapacağın iş de tam olarak buna uygun olacak.
Tu n'es pas un avocat, tu dois donc être assistant juridique, et c'est exactement le travail que tu feras.
çünkü o sadece para basma makinesi ve harika bir avukat değil, aynı zamanda beni kişisel olarak birden çok kez beladan kurtardı ve benim adımın yanında görmek isteyeceğim tek kişi dostum Louis Litt
car non seulement c'est une machine à fric, mais aussi un excellent avocat, qui m'a tiré plus d'une fois du pétrin. Et il n'y a personne d'autre dont je préfèrerais voir le nom accolé au mien que mon ami Louis Litt.
Hatta erkek arkadaşın bir sahtekar olmasına rağmen senin asla olamayacağın kadar iyi bir avukat.
En effet, ton petit ami est peut être un fraudeur, mais il est un meilleur avocat que tu ne le seras jamais.
Benim nasıl bir avukat olacağım hakkında hiçbir fikrin yok.
Tu n'as aucune idée de quel genre d'avocate je serai.
Senin nasıl bir avukat olacağını çok iyi biliyorum.
Oui, je sais exactement le type d'avocate que tu vas être.
Gerçek bir avukat olmadığımı biliyorum ama bana da ortakmış gibi geldi.
Je sais que je ne suis pas un vrai avocat, mais ça y ressemble selon moi.
Ben gerçek bir avukatım.
Je suis un vrai avocat.
Bunu yap ve sonra bir gün benden iyilik iste fakat o zamana kadar anlayacaksın ki sana şu anda asıl iyiliği yapan benim, çünkü Katrina Bennett inanılmaz bir avukat.
Tu fais ça et puis tu voudras quelque chose de moi en retour. Mais d'ici là, tu auras peut-être compris que là c'est moi qui te fais une faveur, car Katrina Bennet est une incroyable avocate.
Şimdi sana bir avukat nasıl yemek yapar göstereyim.
Laisse-moi te montrer comment un avocat cuisine.
Burada olmanın güzel bir tarafı da senin gibi boktan bir avukat yüzünden çok daha iyi görünmem.
C'est pourquoi je suis revenu ici pour avoir une avocate pourrie qui va me faire avoir l'air intelligent.
Yeni zıpır bir avukatı işe aldıklarını duymuştum ama ne kadar yakışıklı olduğundan söz etmemişlerdi.
J'ai entendu qu'ils avaient engagé un nouvel avocat, mais ils n'ont jamais précisé à quel point il était sexy.
Evet, çünkü o iyi bir avukat.
Oui, parce qu'elle est une excellente avocate.
- Demek bir avukat arıyorsunuz.
Donc, vous cherchez un avocat? Avant.
Şansınız var ki, kayınpederiniz çok deneyimli bir avukat, öyle değil mi?
Heureusement que votre beau-père est un avocat influent, non?
- İyi bir avukat tutun.
- Prenez un bon avocat.
- Bölge savcısı ile konuştum. Bir avukat tuttum.
J'ai parlé au procureur et engagé un avocat.
Kendine bir avukat tuttu.
S'est dégotée un avocat.
Eğer sadece soygunsa sana bir avukat buluruz ve işimize bakarız.
Oui. Je veux dire, s'il ne s'agissait que d'un vol, alors nous vous appelons un avocat et continuons notre chemin.
Bu yüzden avukat tuttum. Karşılayabileceğimizden çok daha iyi bir avukat.
C'est pour ça que j'ai engagé un avocat... un meilleur avocat que toi et moi pouvons nous permettre.
Evet, var çünkü yönetmeliğe göre bir avukat ayrıldığında müvekkilleri bilgilendirmen gerekiyor.
Oh si il y a quelque chose, parce que d'après les règlements, tu as l'obligation d'informer les clients du départ d'un avocat.
Başka bir öğütücüye daha ihtiyacım yok. Kapıları yıkabilecek bir avukat istiyorum ve buradaki kapı Pearson Specter'ınki oluyor.
Je n'ai pas besoin d'un autre broyeur, j'ai besoin d'un avocat qui peut défoncer une porte, et la porte en question est celle de Pearson Specter.
Evet, ben bir daha asla çalışamayacak muhteşem bir avukatım.
Oui je suis un brillant avocat qui ne va plus jamais travailler
Ama şimdi yeni bir avukat arıyor.
Mais là il cherche un autre avocat...
Bir avukat isterse? - Ya da arama izni?
Demande un avocat, un mandat?
İyi bir avukat. Bize lazım olan bu.
Il nous faut juste un bon avocat.
Bizim gibi iki evlatlık çocuğu alacak iyi bir avukat tanıyor musun?
Vous savez ce qu'ils demandent à deux enfants adoptés du ghetto?
- Ne? İkimizin de o ifadede daha iyi bir avukat tutabileceğini düşünüyorum.
Je pense qu'on aurait pu avoir un meilleur avocat dans cette déposition.
Henüz avukat bile olmayan bir kızın, sana bir ihtimal olduğunu söylediği için hayatını tehlikeye mi atacaksın?
Tu mets ta vie entre les mains d'une fille même pas avocate qui t'a dit que tu avais une chance?
Avukatun var mı? Avukat olan bir adamla... konuştum.
As-tu un avocat? J'ai parlé à un mec qui... Qui est un avocat.
Avukat olmadan bir daha konuşmazdım.
Je ne dirais rien de plus sans un avocat.
Ya da avukat hakkından feragat edersin ve hikayeyi tüm çirkinliğiyle anlatırsın. Biz de senin iş birliğine dayanarak bir tavsiye mektubu yazarız.
Par exemple, il n'y a aucun signe d'agression sexuelle, ce qui est inattendu puisque la fille n'était pas retenue contre une rançon, et il y a des poils de chien sur ses habits, provenant de races différentes.
Avukat ofisinden daha büyük bir sorunla karşılaşabilirler.
Ils peuvent avoir un problème bien plus gros qu'un cabinet d'avocat.
L.A polisi avukatın kapısında bir not bulduğunu söyledi.
La LAPD dit que l'avocat a trouvé une note sur sa porte.
- Avukatın kapısına bir not bırakılmış.
Il y avait une note sur la porte de l'avocat. C'est un leurre.
Aldatmacaydı. Bombacı duygusal bir nedenden dolayı avukatı hedef seçseydi..... boşanma, çocuk velayeti gibi, öldürmeyi yakın temasla yapardı.
Si le terroriste visait un avocat ou quelque chose d'émotionel, pour un divorce ou une garde d'enfants, son mode opératoire aurait été plus intime...
Avukat olmaksızın buradayım. Bu sana bir şeyler anlatmıyor mu?
Cela ne signifie-t-il pas quelque chose?
Sadece bir sahtekarla yaşamıyorsun sen de tıpkı onun gibisin avukat rolü yapıyorsun, ama aslında değilsin
Tu ne vis pas seulement avec un imposteur, tu es comme lui... Prétendant être un avocat alors que tu ne l'es pas.
Başka bir sorunuz varsa bunu avukatımın varlığında cevaplayacağım.
Je ne réponds plus sans la présence de mon avocat.
Eğer avukat tutacak paranız yoksa, sizin için bir tane atanacaktır.
Si vous n'avez pas les moyens, on vous en procurera un. Vous ne pouvez pas...
Şimdi bu hayat hakları feragat şeysini bir imzalarsan bu sıradan avukat saçmalığı sadece.
- C'est cool! Maintenant, si tu pouvais juste signer ces trucs de droits à la llibération de vies. C'est... typiquement des conneries d'avocats.
Avukatım bunun sıradan bir yolcu tacizi vakası olduğunu söyledi.
Mon avocat disait que ce n'était qu'une nuisance des passagers de routine.
Size bir avukat bulacağım.
Je vais vous chercher un avocat.
Devletin avukatı ona bir çalışma olması için çalışacağız olacaktır.
Le procureur essayera de s'en servir.
- Bir şey desene, avukat sensin!
Dis quelque chose, avocat!
Şu avukat arkadaşını bir arasan iyi edersen.
Vous feriez bien d'appeler votre ami avocat.
- Bir avukat istiyorum.
Je veux un avocat.
Biliyorsun, sanırım bu firmada, bu büyüklükte bir davaya oturan en genç avukat sensin ama eminim eğer gecelerini çoktan denenmiş davalarda takılırsan bir on yıl daha MAK davalarından başka bir şeye oturmayacaksın.
Vous êtes le plus jeune avocat de ce cabinet à être responsable d'une affaire de cette envergure, mais si vous continuez à passer vos nuits à travailler sur des affaires déjà jugées vous ne vous occuperez que des conduites en état d'ivresse durant ces dix prochaines années.
O Hitler'in eski bir ahbabı ve Bayer, Agfa ve BASF adlı yan kuruluşlara ayrılmadan önce gaz odalarındaki kimyasalları üreten IG Farben adlı şirketin eski avukatıdır.
Il s'agit de la compagnie qui fabriquait les substances chimiques des chambres à gaz avant qu'elle n'éclate entre les différentes filiales : Bayer, Agfa and BASF.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]