English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir adam vardı

Bir adam vardı Çeviri Fransızca

2,030 parallel translation
New York'ta olduğunu biliyorum. Ama hani bana uzak durmamı söylediğin bir adam vardı ya?
Je me sens comme si je venais juste de découvrir que...
Madem sordun, bir adam vardı.
Maintenant que vous le dites, il y avait un mec.
Tüm ailem oradaydı ve hepimiz tabutun önünde diz çökmüştük. Gerçekten çok korkmuştum ; çünkü bir kaç metre ötemde yaşlı ölü bir adam vardı.
Donc, toute ma famille était à la veillée, et on s'agenouillait devant le cercueil, et j'ai vraiment peur parce qu'il y a ce vieux gars mort juste à quelques mètres de moi.
Sürekli müzik kutusundan Billy Joel'in "Leave A Tender Moment Alone" şarkısını çalan bir adam vardı.
Un type n'arrêtait pas de passer... "Leave a Tender Moment Alone" de Billy Joel sur le juke-box.
Porno izlersin. İki hatun ve bir adam vardır.
Vous matez un porno, il y a deux filles et un mec.
Dün kaleye gelen bir adam vardı.
Un homme est venu au château, hier.
Hank ile tanıştığım zaman görüştüğüm bir adam vardı. Bana onu hatırlatıyorsun. - Öyle mi?
Je sortais avec un mec quand j'ai rencontré Hank, et tu me fais penser à lui.
Bir adam vardı.
Il y a eu ce type.
- Dün burada bir adam vardı.
- Il y avait un homme ici, hier.
İçeride yaralı bir adam vardı.
Il y a un blessé là-dedans.
Beni incitmek isteyen, bir adam vardı, ve onu öldürdü.
Il y avait cet homme, il a essayé de me blesser, et Al l'a tué.
Bu okuldan olmayan bir adam vardı.
Oui, mais il allait dans une autre fac.
Görevde yanımıza atanan topçu ustası, donanmayı çok seven bir adam vardı.
On nous avait envoyé un homme. Le sergent Gunner adorait la Navy.
Tuvalette bir adam vardı ve oldukça ateşliydi. Tamam.
Il y avait un gars dans la salle de bain qui m'a fait vibrer.
Hatırlarsan, Huron Havaalanı'nda Amaco İstasyonu'nda çalışan bir adam vardı.
Tu te rappelles du gars qui travaillait à Port Heron.
Başı hep dik dolaşan gururlu bir adam vardı nerede o?
Un homme fier qui n'aurait jamais baissé la tête. - Où est-il passé?
Bu sabah, Nichols'un ofisinde ürkütücü bir adam vardı ve...
Ce matin, il y avait ce gars pas net dans le bureau de Nichols...
Bombardımanda Ölenler Arasında Yüz Yaşında Bir Adam Vardı.
Parmi les victimes du bombardement se trouvait un homme de cent ans
Girit'te güzel bir plajda ilginç insanlarla kamp kurmuştum ve Paco adında bir adam vardı.
Je campais sur une superbe plage à Crête avec des gens super, dont un gars que j'aimais bien, qui s'appelait Paco.
Orada leopar tekniğini kullanan bir adam vardı, bunu görmek için...
Il y a un gars qui fait super bien le style du léopard.
Virtua Fighter 2'de, Buda'nın Eli tekniğini uygulayan bir adam vardı.
Y'a un type dans Virtua Fighter 2 qui fait la technique de la "paume de Bouddah".
Wonsan'da kendisini Parmak Kesen olarak tanıtan bir adam vardı.
Il y avait un type à Wonsan qui se vantait être le Trancheur de Doigt.
Joey diye bir adam vardı.
Il y a un type, Joey.
Bir gün Patterson'daki derse yetişmeye çalışırken otobüste bir adam vardı. Gazeteyi bu şekilde tutuyordu.
Un jour, je séchais mes cours à Patterson, et il y avait un homme dans l'autobus qui pliait son journal grand format comme ça.
Cenaze alayında bir adam vardı.
Un homme a assisté au cortège.
İlk sırada da, zenci bir adamın, karını almasına izin vermek mi vardı?
Et le premier, c'est "avoir laissé partir ma femme"?
Bir adam vardı, kamyoncu.
Je voulais aller me changer et me laver un peu, mais, hum...
Beni tutan adamın kolunda yamuk yumuk bir iz vardı.
Celui qui me tenait avait une cicatrice en Z sur son bras.
Hapisteyken bir çocuk vardı. Hücresindeki adamı öldürdü.
Il y avait ce gosse, il a tué un gars en tôle.
Bir sürü adam vardı.
Plein de types.
Bir adamın ihtiyaçları vardır.
Un homme a des besoins.
- Beni korkutan bir tek adam vardı.
- Il n'y a qu'un mec qui m'ait intimidé.
Adamın elinde bir topuz vardı sanırım adama Palmes diyorlardı.
Il avait un gourdin... Je pense qu'il s'appelle Palmes.
Umarım et ve patatesimiz vardır. Çünkü bende bu tip bir adamımdır.
J'aurais aimé manger de la viande et des pommes de terre, je suis comme ça.
- Adamın bir şans verilmeye hakkı vardı, Derek.
- Il méritait sa chance, derek.
Çılgın adamın haklı olduğu bir nokta vardı.
Aussi malade ce gars était, il m'a fait prendre conscience d'une chose.
Ertesi gün adamın kafasında bir mermi vardı.
Le lendemain, il a été retrouvé avec une balle dans la tête.
Takım elbise giymiş bir sürü adam vardı.
Pleins de types en costard.
İşlerini batırdığımı söylediğim, bir çok psikopatla deneyimim vardı ama bu adam, psikopatın da psikopatıydı.
J'ai souvent dû avouer à des dingues que je les avais arnaqués, mais lui les surpassait tous.
Her adamın bir fiyatı vardır.
Tout homme a un prix.
- Duman vardı ve bir adam üstüme saldırdı.
Il était plein de fumé et j'ai été attaqué par cet homme.
Muhtemelen üçüncü cinayet için farklı bir planın vardı. Fakat orkestrada üçgen zil çalan adamın ölümü Hızır gibi yetişti.
Vous deviez avoir un plan pour la 3e mort, mais ce joueur de triangle fut un don du ciel.
Hani şu adamın öldüğü ev vardı ya orayı yakıp yerle bir etmek istedim.
Je veux brûler la cabane dans laquelle ce type est mort.
Smithens'ların evini soyan adamın dövmesi vardı. Bunu bir görgü tanığından duydum.
Celui qui a cambriolé la maison des Smithens avait un tatouage.
Hayır, 50 adam vardı ve üniformaya yapışmış kemik parçasından başka bir şey değillerdi.
Non, 50 types aujourd'hui. Que des paquets d'os tenus par leurs uniformes.
İri yarı, kır saçlı bir adamdı ayrıca üstünde bornozu vardı ve adamı vurdu.
Grand, grisonnant, en peignoir et il l'a buté.
Yazık, sana bir hediyem vardı : Adamın DNA'sı.
C'est con, on a levé l'ADN de ton mec.
- Elbette, kirasını ödüyordu kardeşini yıldız yaptı ama adamın farklı bir gündemi vardı.
- Il paye le loyer, a fait de son frère une star mais il a un tout autre programme.
Adam evsizdi fakat bileğinde kırmızı bir kurdele vardı.
Le mort était un sans-abri, mais il avait un ruban rouge autour du poignet.
20 tankeri koruyan 30,000 adamım vardı, Bir yıl daha toplumu güvende tutabilmeye yeterli yakıt, başımıza bu işleri açmadan önce.
J'avais 30000 hommes pour 20 pétroliers contenant assez de pétrole pour tenir une année
- Bir adamım vardı.
J'avais un gars.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]