English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bök

Bök Çeviri Fransızca

12,067 parallel translation
Ne bok yediniz lan siz?
Qu'est-ce que vous avez fait les gars?
Sen bok herifin tekisin.
T'es un connard.
Bok herifin teki olmama ve seni buradan kurtarmama izin ver.
Laisse-moi être le connard qui te sort de là.
Şimdi hepimiz bir bok üzerine kurulduk çünkü senin dışında yaptığın şeyden dolayı kimse mutlu olmadı.
Maintenant tout ce que nous avons est construit sur de la merde parce que personne n'est heureux à propos de ce que tu as fait sauf toi.
Bok herif, çantaları değiştirecektin!
Petit merdeux! Tu allais échanger les mallettes!
Ne bok yiyorsun?
Qu'est-ce que tu fous?
Bencil olabilirim hain bir bok parçası olabilirim ama senin yılan prensesinden hoşlanmıyorum.
Je suis peut-être un sale traître, mais votre princesse m'intéresse pas.
"Bok böceği dedim, iğne ve ipliğimle."
"Moi, dit le scarabée, avec mon fil et mes aiguilles."
Umarım insanlara sıkmıyorlardır. Ama bok da çıkabilir, güvenemiyorum.
Heureusement pas les gens, mais je ne sais pas.
- Araban bir bok parçası.
- Ta voiture c'est de la m * rde.
Siz bayım, yüzünüz bok gibi ve gidip annenizin sikini yalıyorsunuz.
Vous, monsieur, avez une face de pizza, et vous sucez la bite de votre maman.
Sonra Calyx'in yanında bir bok yapmayan Hyde'i durdurup onu da öldür.
Ensuite empêchez Hyde de s'approcher de ce Calyx, et après tuez-le aussi.
Ve sen onlara bok gibi davrayınorsun.
Et tu les traites comme de la merde.
Bok gibi davranıyorsun ve onlar öyle davranılmayı hak etmiyorlar, tamam mı?
Et ils ne méritent pas d'être traités comme ça.
Egondan başka bir bok göremiyorum ki.
Tu as un de ces putains d'ego!
Evin bok götürüyor.
Ta maison est pourrie.
Neden şu ekonomi özürlüler, her şeyi bok etmek zorundalar?
Pourquoi le challenge économique fout toujours tout en l'air?
Hiçbir bok olmak istemiyorum.
Je veux être que dalle.
Hayatınız koca bir bok fırtınası gibi değil mi?
Votre vie est un sacré foutoir, pas vrai?
Burada yeterince bok var, bir de seninkiyle ugrasmayalim.
Il ya suffisamment de fientes ici-bas sans vous faire plus.
Yerde biraz bok var.
Il y a de la merde sur le sol.
Yemekler bok gibiydi.
La nourriture était affreuse.
Birbirimiz hakkında bütün bok püsürü öğreneceğiz.
On va se rapprocher à fond.
Ne bok yemeye bunu yapıyoruz?
Pourquoi faisons-nous ça?
Bizim yaptığımız bunca bok için başın belaya girmesin istiyorum.
Je me soucie que tu n'aies pas de problème à cause de toutes ces merdes qu'on fait.
Patronuna gideceğim ve tek taraflı anlaşma yaptığını bir kez değil, iki kez ve hangi bok çukurundan çıktıysan kıçını oraya göndersin diye söyleyeceğim.
Je vais aller voir votre patron et lui dire que vous avez eu des échanges ex parte pas une mais deux fois avec mes clients, et il va renvoyer votre cul de plouc dans peu importe la meule de foin de laquelle vous l'avez sorti!
Bu sefer insanlar bana bayılır dedim. Ama bana, koca bir bok çuvalı olduğumu çekici olmadığımı söylediler.
et j'ai pensé que les gens seraient excités de me voir, mais ils ont dit que j'avais l'air d'être une grosse merde.
Seni küçük bok parçası!
Sale petite merde!
Fare suratlı bok yiyen mi?
Le fouinard fayot?
Ne bileyim, bok gibi sanki.
Je veux dire, c'est la merde.
Bu tavuğun tadı bok gibi.
Ce poulet est dégueulasse.
Kimsenin sikinde değil bu. Seni bok çuvalı.
Tout le monde s'en foutait, grosse merde.
Stan, burada ne bok işin var?
Qu'est-ce que tu fous ici?
İnsanlar "Altın Bok" diyorlar.
C'est celui avec la crotte en or dessus.
Tadı bok gibi olacak. Çünkü asla içine yeteri kadar şeker koymaz. Ama suratını buruşturmamaya çalış.
Ça aura un goût de merde, car elle ne met jamais assez de sucre, mais essaie de ne pas crisper ton visage.
Ben üzgün değilim seni koca kırmızı bok.
Je ne suis pas fâchée, grosse conne.
Bir de hayata bok pembe bakıyorum.
Et mes lunettes ont une couleur de merde.
Kahramanlığı bırak bok çuvalının tekiyim.
Pour un héros, je suis un raté complet.
- Ne bok yemeye çalışıyor bunlar o zaman?
Alors qu'est-ce qu'il fout, bordel?
- Belki biraz bok çıkar.
Peut-être des conneries.
- Epey bir bok çıkar bence.
Beaucoup de conneries en sortiront.
Bu işi bok etmezseniz iyi edersiniz.
Faites pas tout foirer.
- Hayır, demek istediğim kimyasal veya nükleer bir saldırıda yanmış olma seçeneği göz önüne alındığında burada hayatta olmak ve kızarmış bok tadını güzelleştirdiği için şu ana kadar tattığım en iyi sos diyorum.
Non, c'est vrai. Considérant que l'alternative, c'est ça ou être brûlé dans une attaque chimique, ou nucléaire, le fait d'être en vie ici, ça mettrait 4 étoiles à un étron frit, alors... Félicitations.
Nasıl olurda senin yaşında biri hâlâ bu bok çukurunda çalışır.
C'est pour ça que tu bosses dans ce trou perdu à ton âge.
Bok!
- Merde!
Yeni bok Pazartesi geliyor, değil mi?
Les nouveaux trucs arrivent lundi?
Ayrıca, vücudun bok çuvalına dönecek spor yapmaya vaktin de olmayacak.
Et le corps part en couilles.
Hayır yapamam, vücudum bok çuvalı gibi. Vücudum gerçekten bok çuvalına benziyor.
Mon corps est parti en couilles, c'est vrai.
Aynı bok işte.
- C'est la même merde!
- Sen iş birliği yapmadan önce, it led to drugs off the street, and a lot of serseri right here in this bok çukurunda that you call your home.
- Quand t'as collaboré avec nous, y avait plus de dealers dans les rues et un tas de trafiquants se sont retrouvés dans ce trou à rat qui te sert de maison.
Her ne bok yapman gerekirse onu yaparsın, adamım.
Et il faut que tu joues ton rôle jusqu'au bout.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]