Demişti Çeviri Fransızca
4,177 parallel translation
Sevgilisi bir sürü sırrı var demişti.
Son petit-ami disait qu'elle cachait beaucoup de secrets.
Max kız düşmeden 6 ila 8 saat önce almış demişti.
Max a dit qu'on l'a injectée entre six et huit heures avant qu'elle tombe.
"Ben de köpeğe çarptılar sandım" demişti.
Elle a dit : "J'ai cru que c'étaient les chiens!"
"Fakirler ölmek için fazla fakirler" demişti.
Elle m'a dit : "Les pauvres n'ont pas le luxe de mourir."
Bir keresinde şöyle demişti :
Une fois, elle m'a dit :
Babama söylediğimde "Tavanın neden bu kadar sarktığı şimdi anlaşıldı" demişti.
Mon père a compris pourquoi le plafond s'affaissait.
"Çok güzelmiş, yatarken giyerim" demişti.
Elle a dit : "Je le mettrai pour dormir."
Mitch daha yeni eşcinsel olduğunu açıklamıştı. Şöyle demişti : "Kendini sevemezken başka birini sevmek çok zor."
Mitch venait de sortir du placard, et comme il le disait, c'était dur d'en aimer un autre sans d'abord s'aimer soi-même.
Yaşlı kadınların gömleği gibi demişti.
Elle a dit que ça ressemblait à un T-shirt de vieille dame.
Babam yüksek dozdan ölene kadar böyle demişti.
C'est ce que mon père disait jusqu'au jour où il a fait une overdose.
Hastaydı, siz kalmasını istemiştiniz ama Efendi Robert olmaz demişti.
Elle était malade, mais vous souhaitiez la garder.
Hatırladığım kadarıyla, o evde kalabilirsin ama onun kurallarıyla yaşayacaksın demişti.
Je me souviens qu'il t'avait dit que tu pouvais rester mais qu'il fallait que tu suives ses règles.
Çok değerli bir insan bir keresinde "Risksiz zafer, görkemsiz bir başarıdır" demişti. Eğer bu doğru ise, güvenli ve geleneksel Broadway'den modern Doğu 4'üncü Sokağına olan yolculuğum profesyonel kariyerimdeki en büyük zaferdir herhalde.
Un grand homme a dit un jour, "Le triomphe sans risque est de gagner sans gloire", et si c'est vrai, alors mon voyage à Broadway habituel à la fine pointe est de la 4ème est...
- Kendimizle alay edebiliriz demişti.
- Moquons nous de nous-même, c'est ce qu'il a dit.
Biraz deliydi ama gerçekten dirildiğinde bütün sürprizi bozar demişti.
Un peu fou, mais... il disait que ça ruinerait la surprise quand il reviendrait vraiment des morts.
Ne demişti biliyor musun?
Sais-tu ce qu'elle a dit?
Pilot da yolculuk biraz çalkantılı olacak demişti.
Le pilote a bien dit que les choses pouvaient se compliquer.
Öyle demişti.
Ça c'est sur.
Bir keresinde bir dostum bana demişti ki...
Un ami m'a dit un jour que dans ce métier,
Rossi eski başkanın öyle söylediğini demişti.
Rossi a dit que c'est ce que l'ancien maire lui avait dit.
Demişti ki onun "Illmatic" albümünü bilmeyen cahildir.
Il disait que si on ne pouvait citer'illmatic', on est ignorant.
Ted sürprize hazır ol demişti ama bu genelde Dex'in bir fotoğrafı veya mağara kayası gibi komik hediyeler olurdu.
Ted dit s'attendre à une surprise, mais... qui entend habituellement photos de Dex ou... une sorte de cadeau de bâillon, comme un roc grotte.
Kızarıklık ve şişlik olursa gelin, demişti.
Elle nous avait dit de revenir si c'était gonflé ou rouge.
Bazen sadece işi halletmen gerekir, demişti.
Il a dit "Quelque fois quelque fois tu dois juste faire faire le travail."
Bana "Şampiyon" demişti.
Il m'a dit il été Champion.
"... ve şöyle demişti :
" et a dit :
Kadınlığın doğasını daha iyi anlamak istiyorsanız, demişti şairlere danışmanız gerekir.
Si vous voulez en savoir plus sur la nature de la féminité, a-t'il dit, vous devrez consulter les poètes.
# Annem babama demişti #
Ma mère disait à mon père
Ne demişti?
Comment a-t-elle appelé ça?
Jane burada bir gofret var demişti.
Jane a dit qu'il y avait une barre de nutrition ici.
Öyle demişti.
Il l'a dit.
Doktor Lo, şimdiye kadar biter demişti.
Selon le Dr Lo, ça devrait être fini.
Motor çalışmıyor demişti. Ben deneyince çalıştı.
Soit-disant qu'elle ne démarrait plus, mais quand j'ai essayé, ça a marché.
Ama organik gıda marketindeki tatlı kız demişti ki...
Le joli fille au magasin bio, elle a dit...
- Kaptan Atom da aynen böyle demişti. Oraya uçup ortadan kaybolmadan önce.
- C'est ce qu'a dit Captain Atom avant d'y aller et de disparaître.
Koca Jim demişti bana. Ama şaka olarak.
Il m'appelait "Big Jim", mais en blaguant.
Coggins cenneti görmek gibi olacak demişti.
Coggins a promis que ça serait comme le paradis.
Kadın nasıl demişti?
Ou comment l'a-t-elle mis?
Belki haklısın, beni ilgilendirmezdi. Annen odasındayken ne demişti?
Qu'est-ce que ta mère a dit quand tu étais dans sa chambre?
Benimdi ama kuzenim sorun olmaz demişti.
C'était la mienne, mais mon cousin disait qu'il y aurait aucun problème
Hayır demişti. Jess benim için çok önemli falan bir şeyler zırvaladı.
Il disait que tu comptais trop, des conneries comme ça.
Kang, nano hücrelerin ölmesi için 20 dakika gerekli demişti.
Kang a dit que c'était le temps que ça prenait pour tuer les nanocellules.
Komiser Mike, karakolda mahremiyet hakkı olmaz, demişti.
Le Lieutenant Mike m'a dit qu'il ne Faut pas espérer avoir de vie privée dans un commissariat de police.
Hatırladığım kadarıyla şöyle demişti "Bay Ching, Amerika'ya iş bulmak için geldim."
C'était vrai. Si je me souviens bien, c'était quelque chose comme... "M. Ching, je suis venue en Amérique pour travailler."
Galiba tam olarak şöyle demişti :
Je crois que ses mots exacts étaient,
Yalan söyledim. Barney Marshall'la Lily'nin bodrumunda buldum demişti.
Barney a dit qu'il était dans le garage de Lily et Marshall.
- Dur bakalım, Marshmallow. Hani al yanaklı gelinimiz şey demişti ya...
Rappelle-toi quand la mariée toute rougissante a dit...
Patron Jiao kömür madenini aldığında kârın yüzde 40'ını köye vereceğim demişti.
Quand Shengi a repris la mine, il a promis que 40 % des profits annuels iraient au Comité de village.
- Fiona gidecegiz demisti.
- Fiona a dit qu'on y allait.
Hemen dönerim, demişti ama kaç saattir ortada yok.
- Et il n'a pas répondu?
En az bir saat demişti.
Il a dit, au pire, une heure.
demiştin 153
demiştiniz 30
demiştim 223
demiştir 26
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demişti ki 31
demiş 290
demişler 27
demiş ki 28
demiştiniz 30
demiştim 223
demiştir 26
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demişti ki 31
demiş 290
demişler 27
demiş ki 28