English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Değilse

Değilse Çeviri Fransızca

8,186 parallel translation
- Peki ya o değilse?
Et si c'était pas lui?
- Jason değilse o zaman yalnızca aptal bir makine parçasını çalmak için adamın birinin kafatasında oyuk açacak kadar acımasız birini bile adadan gönderemiyorum demektir.
Si ce n'est pas Jason, c'est quelqu'un d'assez cruel pour défoncer le crâne d'un homme juste pour voler... une stupide machine qu'il ne pourra même pas sortir de l'île.
Cesetlerin dibinde iş yapmak bile bana göre değilse hiçbir şey değildir.
Si travailler avec des cadavres n'est pas pour moi non plus, alors il n'y a rien.
Bu kadar çalışmadan sonra Barney hiç değilse onu mülakata almak zorunda.
Avec tout ça, Barney devra au moins lui laisser une chance.
Tabii, bu mezuniyet balosu kraliçesi ve onun yaşlı, zengin sevgilisi hikayesi değilse.
Eh bien, si ce n'est pas la reine du bal et son papa-gâteau.
Tabii, kamıştan çatal yapan çevre dostu firmalardan biri değilse.
Sauf s'ils sont une société écolo qui fait des fourchettes en bambou.
Tabii sesim senin için fazla değilse.
Sauf si je fais trop de bruit pour toi.
Eğer bebek senden değilse, seni daha hızlı çıkartabiliriz...
Si ce n'est pas le tien, tu sortiras plus vite...
Tabii ölü olan o değilse.
À moins que ce ne soit la femme qui soit morte.
Birinci adımın sevdiğin birini zombiye dönüştürüp, dönüştürdüğünü unutman değilse bu makalenin işime yarayabileceğini sanmıyorum.
Sauf si l'étape 1 est "oublie que tu peux transformer celui que tu aimes en zombie, vas-y", ce n'est pas le bon article pour moi.
Bu çocuk masum. - Fransa değilse neresi o hâlde?
Si pas en France, alors où?
Fotoğrafta sergilenen tahrip edilme biçimi kesin bir kimlik tespitini şu an imkânsız kılıyor. O yüzden soruyorum : Hiç değilse neden bu sefer Savannah Simms olmasın?
Le type de mutilations representees sur la photo rend, impossible, toute identification a l'heure qu'il est donc je me demande " Pourquoi ce ne serait pas Savannah Simms, cette fois?
Hiç değilse bir içki almanı beklemeliyim.
Je devrais au moins attendre que tu aies bu un verre
Değilse de olmalı.
Ou ça devrait.
Ya değilse?
Et si ça ne l'est pas?
Eğer adın Malcolm değilse ve Yukon 104. sokakta oturmuyorsan götünden kan alacağım.
Si tu n'es pas Malcolm au coin de Yukon et de la 104e, je vais te tuer.
Artık öyle bir yer değilse peki?
Et si ça ne marche pas?
Bir-iki günü atlatacak kadar hiç değilse.
Pour tenir un ou deux jours.
Eğer benim hakkımda değilse rahat yok sana
Si ça me concerne pas, alors oublie
- Ya değilse?
Et sinon?
İroni dediğin bu değilse nedir?
Le comble de l'ironie.
Kibar biri değilse onu herhangi bir yerde tekrar izlemem çok zorlaşacak.
Je veux dire, si il n'est pas sympa, cela sera dur pour moi de le regarder dans un autre rôle.
Kendin için değilse de Bayan Claire'in hatrına yemek zorundasın.
Tu dois garder des forces. Tu dois manger pour... pour le bien de dame Claire, si ce n'est pour le tien.
- Değilse ne olacak?
Et si elle ne l'est pas?
Yoğun değilse ben gelmesem de olur mu diye soracaktım.
Je me demandais si ce n'est pas blindé, tu n'auras pas besoin de moi?
Gelirim ama yoğun değilse...
Je pensais juste que s'il n'y avait pas grand monde...
Hiç değilse annemiz bana yaptığı gibi senin de hayatına karışamayacak.
Notre mère ne sera pas pour toi l'obstacle qu'elle a toujours été pour moi.
Eğer düşmanın mütevazi değilse, onu mahvet.
"Si ton ennemi ne veut apprendre l'humilité, détruis - le."
Gayet iyi biliyordum ki Jamie'yi bulmak için herhangi bir umudum olsaydı ilahî bir müdahale söz konusu değilse yardıma ihtiyacım olacaktı.
Je savais bien que si je voulais retrouver Jamie j'aurais besoin d'aide pour ne pas dire d'une intervention divine.
Bir dulsun ya da şimdi değilse de yakında olacaksın.
Tu es veuve, ou tu le seras bientôt.
Kendilerinden birini öldürmeye çalıştıkları gerçeğini örtbas etmek için değilse.
Si ne pas dissimuler le fait qu'ils ont essayé d'assassiner l'un des leurs.
Bir listeleri olsa gerek. Hiç değilse kafalarının içinde.
Il devrait y avoir une liste.
Ama hiç değilse deneyeceğiz amına koyayım!
Mais il faut essayer, putain!
Sizin gibiler aç değilse sofraya oturmaz.
Les hommes comme vous ne mangent jamais sans avoir faim.
Eğer Wimbledon'ı kazanmak için bu baskı yeterli değilse, şimdi ellerinde bir de ölü adam var.
le voilà avec un mort sur les bras.
- Eğer Caleb değilse, bilmiyorum.
Dites-nous, à qui est ce bébé?
Bu bir iyileşme ya da çıkarma değilse, tek bir yara görmeyi beklerdim.
S'il y avait eu une augmentation ou réduction, je m'attendrais à voir une seule cicatrice.
Sorun değilse...
Si ça ne vous dérange pas.
Eğer para ya da şeref için değilse bir şey kalıyor.
Si c'est pas pour le fric, ni pour la gloire, il reste plus qu'une option.
Ama şimdi uygun değilse...
Mais si je tombe mal...
Hiç değilse ismini öğrenebilir miyim?
Vous avez un nom, au moins?
De Foix babam değilse kim o zaman?
Si de Foix n'est pas mon père, alors qui l'est?
Arkadaşlarımın fikirleri benimkinden farklı değilse eğer istediğinizi yapmak için bir neden göremiyorum.
À moins que mes confrères soient d'un avis contraire, je n'ai aucune raison d'accéder à votre demande.
Hele bahsettiğin kişi doğu yakası gettosunda oturan bir yahudi köylüsü değilse yeme de yanında yat.
Et s'il s'agit d'un Juif qui n'est pas issu du ghetto de Lower East, c'est encore mieux.
Ya amaç para sızdırma değilse? Olmadığını nereden biliyorsun?
Et si ce n'est pas une extorsion?
- Değilse aptalın teki demektir.
C'est un sacré imbécile si elles ne le sont pas!
Eğer bir nefret suçu değilse, Teğmen sivil gözetimi artık durdurumaz.
Si ce n'est pas un crime haineux, le lieutenant ne peut plus esquiver la surveillance civile.
Tamam, bu CSI'dan bir bölüm değilse, ben varım, ama sadede gel ve bunun bizimle ne alakası var onu söyle.
Si c'était un épisode des Experts, je trouverais ça trop cool, mais viens-en aux faits et dis-moi le rapport avec nous.
Bak, eğer bu haddim değilse, söyle geri çekilirim.
Si tu crois pouvoir faire mieux, vas-y. Si tu ne veux pas que je m'en mêle, je ne ferai rien.
Neyse işte Hore, hiç değilse bizim yüzlerimiz simetrik!
Peut importe, Hore, nos visages sont symétriques.
Evet, hiç değilse biz yüz camları takmıyoruz!
On n'a pas des carreaux!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]