Kolay Çeviri Fransızca
35,665 parallel translation
Göstermesi çok daha kolay olur.
Et ce serait beaucoup plus facile si je vous montrais seulement.
Karşı koymazsan çok daha kolay olur.
Si tu... Si tu avais coopéré les choses seraient plus facile pour nous.
Çok kolay, doğrult ve ateş et.
Facile, tu pointes et tu tires.
Aslında güç kaynağını tekrarlasam işim çok daha kolay olur.
Tu sais, il serait vraiment facile pour moi d'améliorer cette configuration juste en Itérer la source d'alimentation.
- Güzel. Tamam, kolay gelsin.
Bien... bonne chance.
İnan bana, Flash, bu sefer hayatımı o kadar kolay alamayacaksın.
Crois-moi, cette fois-ci tu ne me voleras pas si facilement ma vie.
Evet, Bayan West. Kolay oldu çünkü biz de daha önce buraya hiç gelmemiştik.
Oui, Mlle West, c'était facile parce qu'on est jamais venu non plus.
Çoğu açıdan bu durum, hiçbir şeyin olmamasından daha korkutucu çünkü çuvallamak, başarmaktan daha kolay.
De bien des façons, c'est beaucoup plus effrayant que de ne rien avoir, parce que... c'est plus facile d'échouer que de réussir.
Demek istediğim meta insan olmak da kolay bir şey değildir hayal bile edemeyeceğimiz şekilde hayatlarının değişmesi.
Désolé, je dis juste que ça ne doit pas être facile d'être un meta-humain, voir sa vie... leur vies changé de telle façon, qu'aucun de nous ne peut imaginer.
Bu insanların kolay olmayacağını anlaması gerek.
Ces gens doivent comprendre que ça ne va pas être facile.
Gerçekte kim olduğumu bilmezlerse işler daha kolay olur diye düşündüm.
Je pensais juste que s'ils ne savaient pas qui j'étais, ça rendrait les choses plus faciles.
Affetmesini istemek izin istemekten daha kolay.
C'est plus simple de demander pardon plutôt que la permission.
Eğer John yardımcı olursa işimiz çok daha kolay bir hal alır.
Ce serait beaucoup plus simple si nous avions la coopération de John.
Kamu hizmeti kolay değildir.
Les services publics ne sont pas simples.
O kadar kolay değil.
Pas si facilement.
Çünkü belediye başkanını öldürmenin Green Arrow'u öldürmekten daha kolay olduğunu biliyor.
Parce qu'il sait que tuer le Maire est bien plus simple que de tuer Green Arrow.
Senin yerindeydim ben de. Kolay olmadığını biliyorum ama bunu konuşursak ve adım adım ilerlersek...
Je suis passé par là, ok, et je sais que ce n'est pas facile, mais si on en parle et qu'on y va étape par étape...
Bütün bunları bilmek işleri daha kolay hale getirmiyor.
En sachant tout ça... Ça ne rend pas les choses plus faciles.
Anlatması senin için çok kolay olmalı o halde.
Donc vous devez commencer à être vraiment bon pour le raconter.
Çok kolay oldu bu.
C'était facile.
Kolay olduğunu söylemek zorundaydın.
Il a fallu que tu dises que c'était facile.
Kimi seversin, kime güvenirsin kimin canını yaktın ama Evelyn'i sana karşı çevirmek ne kadar kolaydı onların hepsini sana karşı çevirmek ne kadar kolay olacak, biliyor musun?
Qui tu aimes, à qui tu fais confiance, ceux que tu as blessé, mais sais-tu à quel point c'était simple de tourner Evelyn contre toi, à quel point ce le sera de tous les tourner contre toi?
Lars'ın Mark'tan aldığımız şifrelenmiş dizüstü bilgisayarı, aslında kaçakçılık yaptığı şey, Kolay... Uyuşturucu değil.
Facile... j'ai récupéré son ordinateur par Mark, et découvert ce qu'il trafiquait, et ce n'était pas de la drogue.
Kolay kolay ezilmiş.
On ne peut pas l'écraser.
Mutfaktan bir şeyler almayı çok daha kolay hale getiriyor.
C'est tellement plus simple de porter des trucs.
Kolay bir ceza olur.
C'est trop facile.
Kolay olmadı.
Ce n'a pas été facile.
O kadar kolay değil Jer.
Ce n'est pas facile, Jer.
Çok kolay.
C'est facile...
Ve C, paraya çevirmek kolay.
Et trois, c'est facile à monétiser.
Çoğu dolandırıcılığı kolay kolay fark etmeyecek yaşlı müşterilerimdi.
La majorité provient de clients âgés que je croyais moins à même de détecter la fraude.
İşin gerçeği, pek kolay oluyor.
Dis lui la vérité. Ce n'est pas facile.
Onun için kolay olmadığını biliyorum ama.
Mais je sais que ce n'est pas facile pour lui.
Hepimiz birden gidersek, kolay hedef oluruz.
Si on prend tous cette rue, on est des cibles faciles.
Evrenin koruyucuları olma işi öyle kolay bir iş olmayacak.
Il ne sera pas aisé d'être les Défenseurs de l'univers.
Görevinizi biliyorsunuz, kolay olmayacak.
Votre mission est assez ardue.
O kadar kolay olmayabilir, yüzbaşı.
Ce sera compliqué.
Ailemizin oğullarının 10 yaşındaki bir çocuğu öldürdüğü için mahkûm olduğunu görmelerinin kolay olduğunu mu sanıyorsun?
Les parents ont vu leur fils condamné pour le meurtre d'une môme.
Hayır, ona ulaşmak için kolay bir yer orası.
- Non. C'est pas un endroit sûr.
- Kızla daha kolay olacağını düşünmüştüm.
- Une fille, ça devait être simple.
Beni öldürmek, kolay lokma değildir.
Me tuer n'est pas un petit problème.
O kadar kolay değil.
Ce n'est pas si facile.
Bu kadar kolay kurtulamazsın, Melvin.
Tu es resté après la fermeture.
Ölümün senin için fazla kolay olacağını düşünüyordum.
Il aurait été trop facile pour vous de mourir.
Çok kolay bir kaçış.
Trop facile de vous en tirer comme ça.
Schmidt'in annesinden. "Cece, bu ekmek makinesini kullanmak çok kolay."
" Cece, cette machine à pain ne peut pas être plus facile à utiliser.
Öylesi daha kolay olurdu.
je souhaite.
Öksürüğünde kolay gelsin.
Bonne chance avec cette toux.
Unutmam kolay olmuştur çünkü grup seksin içinde ben yoktum.
Facile pour moi d'oublier vu que ce n'est pas avec moi qu'ils ont essayé de baiser.
Evet, kolay gelsin.
Ouais, bonne chance avec ça.
Hemen bulmak kolay.
Aussi vite que je peux.
kolay gelsin 78
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay para 20
kolay mı 24
kolay değil 104
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay para 20
kolay mı 24
kolay değil 104