Kolay olmayacak Çeviri Fransızca
1,312 parallel translation
Bu kolay olmayacak.
Ce ne sera pas facile.
Demek ki pazarlaması hiç kolay olmayacak bir oyun.
Ca ressemble à un jeu qui ne va pas être facile à vendre.
Bu kurumuş yemekleri güzel tabaklarımdan çıkarmak.. .. o kadar da kolay olmayacak.
La nourriture séchée va coller aux assiettes.
6-7 yıl önce yapıldığına bakınca bu filimi çekenleri bulmak doğrusu pek kolay olmayacak.
Les événements remontent à 6 ou 7 ans... Ca va être très dur de retrouver les auteurs de ce film.
Kolay olmayacak.
Ce ne sera pas facile.
Çok kolay olmayacak, ama en azından ne yapmamız gerektiğini biliyoruz.
Ce ne sera pas toujours simple, mais maintenant nous savons ce qu'il faut faire.
- Sana söyledim, hedef yerlere ulaşmamız kolay olmayacak.
Je ne pensais pas que nous nous tournerions en rond dans les bois. C'est préparé!
Kolay olmayacak!
Ça ne sera pas facile!
Cekirge dovuscuuleri bulmak kolay olmayacak orada
Pour organiser des combats entre nos grillons, ça ne va pas être facile.
Şey, onun için pek kolay olmayacak.
Et bien, ce ne sera pas facile.
Bence bu köydekiler için kolay olmayacak.
Je crois que ça ne sera pas facile pour le village.
— Tamam, bu hiç kolay olmayacak.
- Ça va pas être facile.
Kolay olmayacak o yüzden söylüyorum.
Ce n'est pas facile à dire.
Sen bilirsin ama bu istediğin kadar kolay olmayacak.
Décide, si tu veux décider. Mais ce n'est pas aussi simple que tu le penses.
Bu pazarlıklar kolay olmayacak.
Ces négociations seront difficiles.
Bu iş kolay olmayacak, aşağıda durum çok kötü!
Tu parles d'un boulot de nounou! Ca craint en bas. Ç
Bu hiç kolay olmayacak.
Ça ne va pas être facile.
Kolay olmayacak ama yapabileceğinizi biliyorum.
Ce sera difficile mais vous en êtes capables.
Bir "Yaratıcı Yönetmene" yaltaklanmak kolay olmayacak biliyorsun. Merak etme.
Il faut savoir y faire pour devenir directeur de la création.
- Hayır. Senin o kadar kolay olmayacak, onlar için de öyle.
Non, çà ne vas pas être si facile pour vous, et çà ne va pas être si facile pour eux.
Kolay olmayacak.
Ça va pas être facile.
Size yolu gösterebilirim. Ama bu kolay olmayacak.
Je peux vous montrer, mais ça sera dur.
Dışarıdaki hayatın pek kolay olmayacak.
Dehors, ça va pas être plus facile.
Bu kolay olmayacak, Trance.
Ce n'est pas si facile, Trance.
Hiçbir şey kolay olmayacak.
Rien de pire que la facilité.
Çok uzun zamandır böyle. Çok kolay olmayacak.
C'est tellement dur... ça ne va pas être facile.
Bu kolay olmayacak. Çocuk bir dövüşçü.
Ce n'est pas gagne, c'est un battant.
Kolay olmayacak ama anlayışla karşılayacaktır.
Ce ne sera pas facile, mais je sais qu'elle comprendra.
Maggie'nin ölmesinden sonra bunu öğrenmen kolay olmayacak.
- C'est dur, avec la mort de Maggie. - Elle doit avoir des fichiers.
Kolay olmayacak. Buffy. Ama sizin özel bir ilişkiniz var.
Ce ne sera pas facile mais vous êtes si bien ensemble.
Adam'ı ele geçirmek kolay olmayacak.
Ce sera dur de neutraliser Adam.
Kolay olmayacak.
Ça ne va pas être facile.
Bu o kadar kolay olmayacak bence.
Ce ne sera pas facile.
Kolay olmayacak.
Quelque chose de pas facile.
O zaman bir sorunumuz var demektir çünkü o kadar kolay olmayacak.
Alors nous avons un problème, monsieur. Je ne crois pas qu'on puisse plier.
Daha basit olmalı, Balyoz gibi... Güçlü şarjla fırlatılan, aşırı yüklenmiş, çok yüksek bir voltaj. Bu kolay olmayacak...
ça doit être plus simple, comme un marteau de forgeron... un super tir calorifique transitoire avec des charges d'énergie.
Galibi seçmek kolay olmayacak.
Choisir un gagnant ne va pas être facile.
Kabul etmesi, onun için kolay olmayacak.
Cela ne va pas être facile pour lui.
Geminiz de yaşadığı lüksten vazgeçebilmek, onun için kolay olmayacak.
Ce ne sera pas facile pour lui de renoncer aux luxes de votre vaisseau.
Gelecek saldırılarında, onlar için kolay olmayacak.
La prochaine fois qu'ils attaqueront, ils auront du mal. - C'est bon à savoir.
- Karar vermek kolay olmayacak.
- C'est une décision délicate.
Benim için hiç de kolay olmayacak, Will.
Mais ça va pas être facile pour moi, Will.
- Güzel. - Octavius'u bulmak kolay olmayacak.
- On aura du mal à trouver Octave.
Dünyadaki en kolay iş olmayacak ama nereye gideceklerse götüreceğiz.
Il y a plus confortable, mais au moins on les emmène.
Voyager kolay bir hedef olmayacak.
Le Voyager ne sera pas une cible facile.
sıkı çalışmak, azim ve sıkı çalışmak. Pekala, kolay olmayacak. Ve bir gecede olmayacak.
Pas facile. ça se fera pas du jour au lendemain ll faut trois choses pour voler :
- Bu hiç de kolay olmayacak.
Articulation créative, vieux.
Zamanı gelirse kullanmamız için. Kolay bir seçim olmayacak.
Et même si l'on doit s'en servir un jour ce ne sera pas un choix facile
Kolay teslim olmayacak.
Il ne sera pas facile à tuer.
Kolay olmayacak.
Ca va pas être évident.
Daha kolay bir yolu olmayacak.
Ca ne va pas s'arranger.
olmayacaksın 18
olmayacak 119
olmayacak mı 17
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay oldu 39
olmayacak 119
olmayacak mı 17
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay oldu 39