English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kolay mı

Kolay mı Çeviri Fransızca

4,580 parallel translation
O boyuttaki bir gemiyi çalmak kolay mı?
C'est facile de voler un navire de cette taille?
Ve sen tüm bunları kolay mı- -
Et tu penses que c'est facile de...
Benim için kolay mı sanıyorsun?
Tu crois que c'est facile?
Sence bundan kurtulmak bu kadar kolay mı?
Tu crois que tu vas t'en tirer aussi facilement?
Bunu söylemek benim için kolay mı sanıyorsun?
tu crois que c'est facile pour moi de le dire?
- Bu kadar kolay mı?
- C'est facile à faire?
Kolay kolay korkmam, sadece hiç bilmediğim bir aile hakkında cevaplar aradığım hariç.
Je n'ai pas peur facilement, pas lorsque j'ai besoin de réponses sur un oncle que je n'ai jamais connu.
Evet, kolay değildi ama atlattım.
Ouais, ce n'était pas facile, mais ça va.
Tatlım son birkaç ay senin için kolay değildi. Benim de ödümü kopardın.
Chérie, ces derniers mois n'ont pas été faciles pour toi, et ils m'ont effrayés à ma grande surprise.
İşin aslı, seni buradan alıp eskisi gibi dinlenmeye koymak aşırı derecede kolay. Bana yardım etmek isteyeceğini düşünüyordum.
Compte-tenu du fait qu'il serait incroyablement facile de vous faire revenir d'un changement d'affectation je pense que vous accepterez.
Bir kere caydın mı pes etmek kolay olur.
Quand tu as un plan B, C'est juste trop facile d'abandonner.
Ve Zahra'nın da dediği gibi Kieran'la yaşamak kolay değildi.
Zahra m'avait confié que Kieran était difficile à vivre.
Kolay oldu aslına bakarsan. Sen çıktığında Yahoo hesabından Anne'e mail olarak imzalanmış kira sözleşmesini yolladım.
J'ai envoyé un bail signé à Ann de ton compte Yahoo.
Bu çok kolay insanın hayata bakış açısını değiştiren Reina Sofia müzesinden yeni çıkmıştım kapağında resminin olduğu Herald-Tribune dergisi satan bir bayi gördüm.
C'est facile. Je viens de sortir de la Reine Sofia, qui était un changement de vie. Et je vois un kiosque à journaux vendant le Herald-Tribune avec toi sur la couverture.
Onlardan biri kolay olan mı?
Y'en a-t-il une plus facile?
Böylece, deneğin uyarılma şiddeti arttıkça ne aradığımızı daha kolay görürüz.
Ainsi, pendant l'excitation des sujets, au moins, saurons-nous ce que nous cherchons.
Bırakması kolay olmadı ama bıraktım.
Pas facile d'arrêter, mais je l'ai fait.
- Bakımı pek de kolay değildir.
Et ce n'est pas facile à faire marcher ça.
Sonra kolay yolu seçtim. Geçim derdine düştüm, karımla kızıma baktım.
Puis j'ai pris la sortie facile... je gagnais ma vie, m'occupais d'une femme et d'une fille.
- Görüşürüz. Elena Gilbert'ın bu kadar kolay pes edeceğini sanmazdım.
Je n'aurais jamais pensé qu'Elena Gilbert abandonnerait aussi facilement.
Sanırım bazı takım arkadaşları onu kolay hedef olarak görüyor.
Je suppose que certains de ses coéquipiers pensent que c'est une cible facile.
Ben kolay giden biri değilim, değil mi?
Je ne m'en vais pas si facilement cependant, si?
Her zaman en kolay yolu ararım. Buralardaki en basit yolu.
Toujours à la recherche du chemin de moindre résistance, de la solution de facilité.
Fotoğrafları aldığımız vakit onu teşhis etmek çok kolay olacak.
Une fois qu'on aura vu les photos, il sera facile de l'identifier.
Bu benim için kolay bir şey değil ama bir şekilde ikimiz kavga etmeye devam edersek ben yalnız kalacağım.
Ecoute, c'est pas facile pour moi de faire ça, mais pour je ne sais quelle raison, toi et moi on n'arrête pas de se disputer et j'ai pas envie de rester en froid.
Bu benim kararımı çok daha kolay hâle getirecek.
Ça rendra ma décision plus facile.
Evet, onu bir keresinde ben de yapmıştım. Bir android'den kurtulmanın kolay bir yolu yok.
J'ai fait ça une fois et c'est pas facile de se débarrasser d'un androïde.
Herhangi biri için girip silah almak çok kolay. - Hadi alalım.
C'est si facile pour n'importe qui de s'acheter une arme.
Ağır tüfekler alıp Mac ile Charlie'ye bu işin ne kadar kolay olduğunu kanıtlayalım.
Achetons des fusils d'assaut pour prouver à Mac et Charlie la facilité.
- Çünkü arkadaşlarımıza yüksek kapasiteli bir tüfek almanın ne kadar kolay olduğunu göstermek istiyoruz.
On prouvera à nos amis que c'est facile d'acheter un puissant fusil.
İstiyorum çünkü bir silah alması çok kolay. Ve bazı insanlara bunu kanıtlamalıyım. Silahı makul bir fiyata ver, hemen.
C'est facile d'acheter un fusil et je dois le prouver à certains... alors donne-moi le fusil, à un bon prix, et maintenant.
- Ağır bir tüfek almak çok kolay ve şu an bunun ne kadar kolay olduğunu kanıtlayacağım.
- C'est incroyablement facile... et je vais te prouver à quel point c'est facile.
Bütün bu para girişi... bize yeni bir şey vermek daha kolay olmaz mı?
Avec tout cet argent, c'est pas plus facile d'avoir la nouvelle marchandise?
Kolay sorularla başlayalım. Sonra heyecanlı kısımlara geçeriz.
On va commencer par des questions faciles, puis nous ferons en progressant.
Bu kadar kolay bırakmana şaşırdım doğrusu.
Ça m'étonne que tu aies arrêté si facilement.
Herkes senin büyüne benim kapıldığım kadar kolay kapılmıyor.
Tout le monde ne tombe pas sous ton charme aussi facilement que moi.
Eğer halk yanımızda olsaydı daha kolay olurdu.
Ça serait bien plus facile si nous avions le public de notre côté.
Bazıları hala peşimden geliyormuş gibi, kendimi yollara vurmak kurtulmanın kolay yolu gibi Peki, Polisi arayamaz mıyız?
On dirait qu'une partie de mon passé est en train de me rattraper, et ce sera plus facile si je prends la route.
Aslında kulüpte tam bir kaşarla tanıştım ona Kolay E diyorlardı.
En fait... J'ai rencontré une vraie pute plus tôt au club, appelée... Ils l'appellent Easy E.
Hayatımı burada harcadım, Kolay E diye bir kız hiç duymadım.
J'ai vécu ici toute ma vie, jamais entendu parler d'une fille nommée Easy E.
Kolay olmadı, ama 10 dakika kazandırdım.
Ça n'a pas été facile, mais je vous ai eu dix minutes.
Şu Günışığı yüzüğünü çabucak elde etmenin kolay bir yolu var mıdır acaba?
Tu connais un moyen d'obtenir une bague de jour rapidement?
Neden onu bu kadar kolay bırakayım?
Pourquoi je ferais ça?
Aynı fikirde olsak annemi ikna etmek çok daha kolay olurdu.
Il serait plus facile de convaincre ma mère si vous m'aidiez.
Sana yalan söyleyip bunun kolay bir geçiş olduğunu söylemeyeceğim çünkü öyle değil, tamam mı?
Je ne vais pas te mentir et te dire que c'est une transition facile, parce que ça ne l'est pas, OK?
Çok kötü, böyle bir manzaraya kolay alışırdım.
J'aurai pu m'habituer à une vue comme celle là.
Oradan söylemek kolay, Onunlasın, ben ise burada sıkışıp kaldım.
C'est facile pour toi, moi, je suis coincée ici.
İki kişilik bir çıkartma takımı oraya sessizce girebilir ama kolay değil.
Une équipe d'extraction de deux hommes pourrait se glisser là-dedans, mais ce n'est pas facile.
Ama geri kalanımız bu kadar kolay kurtulamıyor.
Mais pour nous ça ne sera pas aussi facile.
Önce şu sahte kolay yoldan para kazanma şeylerinden sandım.
D'abord j'ai cru à une arnaque. Vous savez... que vous allez gagner de l'argent.
Kolay kolay memnun olmuyorum sanırım.
Je suis difficile à satisfaire, je suppose.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]