English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Oz

Oz Çeviri Fransızca

4,674 parallel translation
"Steampunk Oz Büyücüsü" ne lan?
c'est quoi un "Steam Punk magicien d'oz"?
Her şeyin buhar gücüyle çalıştığı ve sanayileşmiş olduğu Viktorya Dönemi İngiltere'sinde geçen Oz Büyücüsü.
C'est le magicien d'oz dans le monde de l'Angleterre victorienne, où tout est alimenté en vapeur et industrialisé.
Oz Büyücüsü'ndeki Korkuluk repliklerim bunlar.
C'est ma tirade de l'Épouvantail dans le Magicien d'Oz
Oz büyücüsündeki gibi bronzlaştırılmış olmamın dışında mı?
Tu veux dire à part que je suis l'homme de fer en bronze dans une production du Magicien d'Oz?
Burada Oz büyücüsü motifi yapmaya çalışıyorum, Steve.
Je travaille le thème du Magicien d'Oz ici, Steve.
Hmmm, ve kız kardeşi evin kahyasını oynuyor, ve sonra, anneleri... çatı arasındaki bir münzevi gibi... sonra Oz Büyücüsündeki maymunlar ellerindeki silahlarla ortaya çıkıyor... büyük bir çatışma çıkıyor...
Elle est comme une recluse dans l'arctique, et ensuite des singes volants du Magicien d'Oz se pointent avec des armes et il y a une grande fusillade.
Umarım siz dahiler Oz'dan gelen birini öldürmenin yolunu bulur.
J'espérais que vous, les coincés, sauriez comment tuer quelqu'un d'Oz.
Oz'daki Ozma... Berbat bir şeydi.
Ozma d'Oz... est vraiment nulle.
Bu Oz'un anahtarı.
C'est la clé d'Oz.
Oz'a girmenin birkaç büyülü yolu vardır. Hortum, fırtınanın merkezi, girdap ama bu anahtar her kapıyı Oz'a açılan bir geçit yapabilir.
Il y a des moyens magiques pour entrer à Oz... tornade, oeil d'un ouragan, tourbillon... mais cette clé transforme n'importe quelle porte en portail pour Oz.
Anahtarı takıp çevir ve artık Oz'dasın.
Insérez la clé, tournez, et aussitôt vous êtes dans Oz.
Oz'daki tüm iyi şeyleri yok edecek.
Elle détruira tout ce qu'il y a de bon dans Oz.
Oz'da.
Dans Oz.
Ama aynı gelincikler gibi bu da Oz'dan büyü barındırıyor.
Mais, comme les coquelicots, elles contiennent de la magie d'Oz...
Eğer kapıyı açarsa Oz'u yok edecek.
Si elle ouvre la porte, elle détruira Oz.
Oz'dan kaçmak gibi bir niyetim yoktu.
Je n'ai aucune intention de retourner à Oz.
Oz'a mı?
À Oz?
Oz'da neler olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.
Tu ne sais pas ce qu'il y a à Oz.
Kendi öz benliğinden.
Avec sa propre manière.
Öz kızımı beslemeyi unutmuştum.
J'ai oublier de nourrir ma propre fille.
Öz annen seni sokağa atmıştı.
Ta propre mère t'a jetée à la rue.
Jesus öz annenizin hamile olduğunu söyledi bana.
Jesus m'a dit que ta mère biologique est enceinte.
Kurbanın öz kardeşi eğer Flynn'in değiştiği yönünde ifade verirse...
Vous avez imaginé que si le propre frère de la victime témoignait de son changement...
Kendi öz kızının nerede olduğunu bile bilmiyorsun, öyle değil mi?
Tu ne sais même pas où est ta propre fille, si?
Heyecan yükseliyor o yüzden bunu kısa ve öz tutacağım.
Les émotions sont fortes, donc je vais être rapide.
Niklaus, öz ailemiz bizi hor gördü. Ailemiz yıkıldı.
Nos parents nous ont rejetés.
Önümdeki bu, öz kardeşim olarak tanımakta bile zorlandığım kişiyi oluşturmadan önce...
Quelqu'un en qui j'ai du mal à reconnaître mon frère.
Öz babaları gelse bile mi?
Je suis leur père.
Öz kardeşiyim onun.
Je suis son frère, son... son sang
Konuşmayı bitirdiği zaman, karım yanımda zar zor durabiliyordu, öz oğlum bile benim bir ırkçı olduğumu düşünüyordu.
Quand il a eu fini... Ma femme pouvait à peine se tenir à côté de moi et mon fils pensait que j'étais raciste.
Öz annenle tanışman için sana görüşme ayarlıyordum.
Je m'arrangeais pour que tu puisses rencontrer ta mère biologique.
Öz annene hiçbir şey yapmak istemediğini sanıyordum.
Je croyais que vous ne vouliez rien avoir à faire avec votre mère biologique.
Polislik görevinizi, çocuklarını görmek isteyen öz anneye gözdağı vermek için suistimal etmeniz dışında tabii.
A moins que tu aies prévu quelque chose d'autre, comme... abuser de votre statut d'officier pour intimider cette mère qui voulait juste voir ses enfants
Bence... sen öz anneni gözetimli ziyaret etmekten çok ona karşı özlem duyuyordun.
Je crois... Que tu mourrais d'envie d'avoir autre chose que des visites supervisées avec ta mère biologique.
Öz annenin kardeşini ve seni uyuşturucuya tercih etmiş olmasının ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Je sais que ça doit être dur de comprendre comment elle a pu préférer la drogue à toi et à ton frère.
Bak, her birini kendi kabiliyetlerine göre dizayn ettik böylece, odanın boyutlarını ve dokularını kaydediyor ve sonra da madde öz kütlesini, radyasyonunu test ediyoruz.
Voyez, nous avons conçu chacun avec leurs propres capacités, donc, um, quelques enregistrements les dimensions et les textures de la pièce, et certains mesurent la densité de la matière, les radiations.
Aman Tanrım! Öz oğluna vurdun!
T'as frappé ton propre fils!
Çocuklarını da seviyorum. Öz çocuklarım gibi seviyorum.
Et... j'aime tes enfants, comme s'ils étaient les miens.
Öz babanızın damağında.
La propre barbe de ton père.
Öz kardeşine koca muamelesi yapıyor.
Traité son frère comme son mari.
- "Öz kimliğini arayan kız." nasıl?
Que pensez-vous de "fille cherche son identité"?
- Öz geçmişim nasıl gidiyor?
- Comment est mon nouveau CV?
Öz kızın Kemali, peki öz kızın?
Ta propre fille, Kamali, putain, ta propre fille?
- İş için öz oğlumu seçerdim.
J'aurais préféré que mon propre fils reprenne l'emploi.
Peki ya oturup da birlikte öz geçmişini yazmaya ne dersin?
Pourquoi on ne s'assiérait pas pour travailler sur ton article?
Öz annem bile.
Pas ma mère.
Öz annem bile bana sırtını çevirdi.
Ma propre mère m'a tourné le dos.
En azından kısa ve öz oldu.
Au moins elle fut brève.
Kalbi kırılmış, ağlayan bir süt çocuğu tüm suçu bana atıyor ve kendi öz ağabeyim yelkenlerini suya indirip ona inanıyor.
Un cœur brisé, un petit pleurnichard me montre du doigt, et mon propre frère tombe dans le panneau, impatient d'y croire.
Stiles, şu anda öz oğlumun iş performansımı değerlendirmesi ihtiyacım olan son şey.
Stiles, la dernière chose dont j'ai besoin maintenant est un constat de mon travail par mon propre fils.
Bir soruşturma odasında öz oğlumun beni utanca sürüklememesini dilerdim.
J'espère vraiment éviter l'embarras d'avoir à traîner mon propre fils dans une salle d'interrogatoire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]