Sersem Çeviri Fransızca
2,466 parallel translation
Seni zavallı sersem.
Pauvre fou!
Hiç kimse sana gözlük kullanman gerektiğini söylemedi mi, sersem budala!
On vous a jamais dit que vous êtes bigleux, pauvre empoté?
Hayır, sersem. Ufak bir miktar işi kredisi alacağız.
- non crétin, on va contracter un prèt spécial petites entreprises.
Koridorun ortasında elini tutmuş duruyorum, sersem.
Je te tiens la main en plein milieu du couloir.
- Seni o sersem mi yolladı?
- Ce salaud t'envoie? - Je passe le message.
Kavanaugh gibi bir sersem bile Antwon'la aynı yatağa girmez.
Même une ordure comme lui ne fricoterait pas avec Antwon.
Biraz sersem gibiyim.
Je suis un peu surexcitée. J'ai pas beaucoup dormi.
Sarışın, Sersem, örtbası beğendim.
Blondinette, Mignonnette, très fort.
Bonus olarak da seni dövmeyeceğim, sersem.
Deux pièces, quatre pièces, six pièces, un dollar? * Et en bonus, je ne te frapperai pas, crétin.
- Defol git, sersem herif.
- Va te faire foutre.
Biraz sersem gibiyim.
Un peu vaseuse.
Abisinin onu sersem bir polisten çaldığını söylemişti.
Il a dit que son frère l'avait gaulé à un flic. Elle est où?
O zaman yönümüzü değiştiririz, sersem.
Alors on va changer de direction. Steve, laisse-nous sortir.
Hareket etme sersem.
On bouge pas, ducon.
Bir dahakine, tenisi dene, seni sersem.
La prochaine fois, essaye le tennis, espèce de folle.
Sersem!
Petit con!
Tek düşündüğün vaaz veren, domuzdan korkan bir sersem.
Tu penses qu'à ce prêcheur de mon cul obsédé par la viande de porc.
Sersem kuzenim geceleri burada çalışıyor.
Mon crétin de cousin travaille ici la nuit.
- Sersem gibi çekip gitti.
Tout simplement, il est parti.
Önce elbisemi giydireyim sersem.
Faut que je l'habille avec ma robe d'abord, abruti.
Ah, sersem.
Ah, crétin.
Derhal, burdan defol.Sersem!
"Pour le moment, file d'ici. Imbécile!"
Aynı fikirde olduğumu söylüyordum sersem.
Je te justifiais, bouffon.
Sanırım anladım kazık atabildiğin sersem bir yol planlayıcısıyım ve hiç kimse umrunda değil.
T'as dû te dire que j'étais qu'un roadie que tu peux facilement rouler.
İnsanlar : "Öyleyse, onlar çok sersem ve çok aptallar" şeklinde düşünebilir. Ama bu doğru değil. Onların zekâları gerçekten çok şaşırtıcı.
Les gens le croient stupide mais ils se trompent, il est très intelligent.
Çabuk ol sersem!
Dégage, connard!
- Beni kandırdın sersem herif.
Tu t'es foutu de moi!
Denemeye devam et sersem şey!
Continue, saloperie!
Warren! Tanrım! Sersem saçınla oynamayı bırak!
Warren, bon sang, arrête de toucher à tes cheveux!
Sersem-kafa bize imzasını bırakmış.
Ce malin nous a laissé son autographe.
Dedi ki, ben... Sersem pis bir Meksikalıymışım. Sınırın öbür tarafına geçmeli ve pis Meksikalı annemi de yanımda götürmeliymişim.
Il m'a traité de sale métèque qui devrait traverser la frontière avec sa sale mère métèque.
O sersem kimin yaptığını biliyor.
Ce salaud sait qui l'a fait.
Sen öyle san, sersem.
Oui, dans tes rêves, connard.
Bu, genellikle insanı sersem yapar, benim durumum hariç.
Et bien, il s'est séparé de sa femme. D'habitude, ça ne rend pas les gens joyeux, Sauf moi.
Biraz sersem gibiyim.
Je suis un peu "dans le gaz".
Önemli bağışçılardan biri ona sersem dediğim için kellemi istemişti.
Un important donateur voulait ma tête parce que je l'avais traité de crétin.
Sıradan, kalın kafalı ve sersem.
Simple, consistant et sans intérêt.
Sersem yalaka.
Espèce d'idiote.
Hey siz, Clinton'lu iki sersem, çoktan temizlenmiş bir suç mahalline baskın düzenlediniz.
Vous deux les "baises Clinton" avez détourné une scène de crime déjà nettoyée.
Bu sersem saf ifadeye seni kimin büründürdüğünü bilmek istiyorum.
Oui! Je veux connaître le responsable de ce sourire niais.
Lanet olası çiva'mız nerde, sersem?
Où est notre putain de Chiva, pendejo?
Hayır, seni sersem. Parayı bankaya koyduracak.
- Il voudra que tu les déposes à la banque.
Vurulmadım sersem!
Je suis pas blessé. Saloperie!
- Para mara yok, sersem!
- Y'en a pas, abrutie!
Haftalardır sersem gibiyim.
Je sais.
Pekala, seni sersem.
Je t'aurai, salopard!
Sersem.
Idiot!
Tam bir sersem.
Quel idiot!
Küstah sersem!
Sombres fous!
Sanırım aynen doktorun söylediği gibi sersem ve kramplı. Nasılsın?
Comment tu te sens?
memnunum, sersem.
- Je suis heureuse, imbécile.